Bu Bilgiyi Barkodlasak da mı Saklasak, Barkodlamasak da mı Saklasak?

0
barbaros
Arkadaşlarınızla gezerken bir pastaneye uğradınız. Yediğiniz pasta o kadar lezizdi ki, aşçıdan tarifini isteme gafletinde bulundunuz. O da haklı olarak bu işten para kazandığını, tarifi size verirse aç kalacağını söyledi. Damak zevkinize bir yenilik daha katacaktınız, ama olmadı.

Günümüzde bilginin en büyük dağılım kanallarından biri, şüphesiz internet. İnternet ile bir şekilde ilişkisi olan herkes, reklam amacıyla ücretsiz sağlanan e-posta adresleri, ücretsiz web alanları gibi birkaç istisna alan dışında bir çok hizmetin, bilgisayarda kişisel ya da ticari kullanım amacıyla edinilen programların, fotoğraf ve haber arşivi gibi "aslî" bilgi kaynaklarının ücrete tabî olduğunu bilmektedir. Okumakta olduğunuz yazı, bu örnekler arasında yer alan "ücret karşılığı kullanılan program"ı kendisine konu edindi. İnternet üzerinde, her ay çıkan bilgisayar dergilerinin cd eklerinde, çeşitli kitapların yanında verilen cdlerde bir çok program bulunmakta, ancak bu programların yaklaşık %95'i, aslında belli bir ücret karşılığı satılmakta olup, bu ücret ödenip programın kaydı yapılana kadar belirli sayıda, belirli gün kısıtlamasıyla, belirli fonksiyonların devre dışı kalması zorunluluğuyla kullanılabilme gibi kısıtlamalarla dağıtılan reklam sürümleridir.
Bir bilgisayar programı da tartışmasız bir "bilgi"dir, ve kullanımı karşılığında bir ücret ödenmesi istenmektedir. Tabii ki yaşamını yazdığı programlarla idame ettiren, nasıl ki bir yazar yazdığı kitaplarla para kazanıyorsa; yazdığı programlarla para kazanan bilgisayar programcıları yazıyor bu programları. Ve programlar, "son kullanıcı" dediğimiz, programın sağladığı işlevleri kullanarak ondan fayda sağlayan kullanıcılara, "lisans" kısıtlaması ve ücret karşılığı gelmekte. Bu kısıtlamalar, çoğu zaman sandığımızdan daha fazla yükümlülük getirmektedir. Mesela ortalama bir program lisansına göre, "Kullanıcı yazılımı her ne şartla olursa olsun aynı anda iki veya daha fazla bilgisayarın harddisk veya disket sürücüsüne kuramaz, iki kopyasını aynı harddiskte farklı işlemler için kullanamaz." Böyle bir kısıtlama, birden fazla bilgisayarla çalışılan "hedef kitle"lere daha fazla sayıda program satmak için getirilmiştir. Hatta aynı bilgisayar üzerinde iki defa kurabilmek için yeni bir lisans almak gerekecektir. Daha farklı, ve ilgi çekici bir lisans hükmünden bahsetmek gerekirse, "Bu sözleşmeden doğan hak ve yükümlülükler hiçbir şekilde üçüncü bir gerçek veya tüzel kişiye devredilemez, kiralanamaz veya bedelli/bedelsiz kullanımına, yararına sunulamaz.

Kullanım lisansı sahibi, yazıcıdan bastıracağı metinleri sadece kendisi kullanabilir. Bu karar/madde metinlerini veya matbu düzenlemeleri ve raporlamaların çoğaltılmış nüshalarını bedelli/bedelsiz olarak üçüncü şahısların kullanımına sunamaz ." hükmü karşımıza çıkar. Hukuken bakacak olursak, bilgisayarı bozuk veya kullanılamayacak halde olan bir muhasebeci, müşterisinin vergi hesaplamalarını yapmak üzere komşu bürodaki bilgisayarı geçici bir süre için kullandığı takdirde lisans sözleşmesi hükümlerine aykırı hareket edilmiş olacaktır. Aynı kısıtlamaların okuduğumuz kitaplarda da olduğunu düşünebiliyor musunuz?

Bu kısıtlamalar, nihayetinde yazılımın dağıtımını engelleyerek satışı artırma amacını gütmektedir. Daha önce bahsettiğimiz gibi, elbet program yazarak yaşamını sürdüren pek çok programcı var, ve tüm programların ücretsiz dağıtılmasını talep etmek mümkün değil. Ancak günümüzde, yaklaşık 10-15 yıllık bir geçmişe sahip olan "GNU" akımı, "GNU" lisansına sahip tüm programların kısıtlama olmaksızın tüm topluma dağıtılabilmesini, kaynak kodları üzerinde istenen değişiklikler yapılarak programın kişisel istek ve ihtiyaçlara göre yeniden derlenebilmesini öngörmektedir.


" "Özgür yazılım'' özgürlükleri korumaya yönelik bir akımın adıdır. İngilizce'deki ``free'' sözcüğünün çift anlamlı olmasından dolayı bazı yanlış anlamalar olmaktadır. Özgür yazılım ücretsiz (bedava) olmak zorunda değildir. ``Free software'' denince ``free beer'' (bedava bira) değil ``free speech'' (ifade özgürlüğü) aklınıza gelmelidir." GNU lisansının işlerlik kazanabilmesi için, programın kaynak kodunun açık olması gerekir. Zira programlama sürecinde "derleme" denen işlemle programın kaynak kodu kapanır, ve son kullanıcının kaynak kodunu görmesi mümkün değildir. Ancak GNU lisansı ile dağıtılan programlar ya kaynak kodunu da ayrıca içermekte, veya kullanıcının istediği anda kaynak koduna erişmesini mümkün kılmaktadır.

Bir program, bütün kullanıcıları bu hakların tümüne sahip oldukları zaman özgür bir yazılım olur. Yani, kopyalama, değiştirme, aynen yada değiştirerek parayla satma, herkese ve her yerde dağıtma ve bedava verme özgürlüklerine sahip olmalısınız. Bu özgürlüklere sahip olmak, kimseden izin almamayı ve izin için hiçbir bedel ödememeyi de içerir. Ayrıca, programda her turlu değişikliği yapmaya, ve bu haliyle işinizde veya eğlence için kullanmaya da hakkiniz vardır. Hatta bu değişikliklerin varlığını kimseye bildirmek zorunda da değilsiniz. Değişiklikleri yayınlamanız veya dağıtmanız halinde de hiç kimseye hiçbir şey bildirmeniz gerekli değildir. Geliştirme ve dağıtma özgürlüklerinin anlamlı olması için, programın kaynak koduna erişebilmeniz gerekir. Bu nedenle, kaynak kodunun açık ve kolay erişilebilir olması özgür yazılım için gerekli bir şarttır. GNU yazılımlarını edinmek için para ödemiş veya ödememiş olabilirsiniz. Yazılımları nasıl edindiğinize bağlı olmaksızın, kopyalama ve değiştirme özgürlüklerine sahipsiniz.

GNU lisansında da belirli kısıtlamalar vardır, ancak bu kısıtlamalar programcıya haklar veren, son kullanıcıyı kısıtlayan kısıtlamalar değil, programın "özgür yazılım", "serbest yazılım" olma niteliğini koruyan kısıtlamalardır. Örneğin lisanslarda kullanılan "copyright" kavramına hoş bir gönderme yapan "copyleft" kavramı (basitçe söyleyecek olursak) şu kuralı koyar: "Programı herhangi bir biçimde dağıtırken, kullanıcıların temel özgürlükleri kısıtlanamaz." Açıkça görüldüğü gibi, bu kural temel özgürlüklerle çelişmemekte, tam tersine onları korumaktadır.

Bu serbestlik ilkesi, programın dağıtımı aşamasında sağladığı yarar kadar programlardan alınacak faydayı da artırmaktadır. Öyle ki, Kanada'da yazılan bir programın hataları Yunanistan'daki bir programcı tarafından giderilmekte, Türkiye'deki bir programcı tarafından yapılan eklemelerle Norveç'teki kullanıcı programdan (bilgiden!) daha fazla yararlanabilmektedir.

Peki bu kadar bahsi geçen, dünya çapında savunucuları bulunan "GNU" bizce neyi temsil etmekte? Yıllardır bizim şikayet etmekten bıktığımız, ancak sistemin uygulamaktan bıkmadığı -yapısı gereği bıkamayacağı- bilginin metalaşması, eğitimin elit bir ayrıcalık olması, tüm bilgi kaynaklarının ticarethane raflarına dönüşmesi ve bilginin içeriğinden çok barkoduyla anlam kazanması gibi "... Ülkesinde Yaşama Lisansı" kısıtlamalarından kurtulma, her şeyin herkes için olması ve -bu yazı çerçevesinde- bilginin ücretsiz dağılması sürecinde bir adımdır GNU.

Av. Barbaros Ulutaş

barbaros@savunma.org




(Yazıya esin kaynağı olan "Linux İşletim Sistemi" kitabının yazarı Görkem Çetin'e teşekkürler...)
gnu

Görüşler

0
husy
"Bir bilgisayar programı da tartışmasız bir "bilgi"dir, ve kullanımı karşılığında bir ücret ödenmesi istenmektedir"

Burada bana biraz elmalarla armutlar karışmış gibi geldi. Tabii ki bir bilgisayar programı tam anlamı ile bitler'den oluşan bir "bilgi katarı" dır. Ancak bu bilgi mesela endonezya'nın yüzölçümü şu kadar kilometredir tarzından bir bilgi değildir.
Bir bilgisayar programı salt bilgi olmasından daha çok üzerine emek&mesai&beyin hücresi&saç kılı harcanarak oluşturulmuş bir "ürün" dür. (Free software olsun-olmasın)

Bu anlamda sözünü ettiğim kaynakları harcayarak bir bilgisayar programı "üretmiş" bir kişi ya da kurumun bence bunu para karşılığı satmak istemesinde hiçbir kötü yan yoktur.

Öte yandan bu tabii ki de bütün bilgisayar programları para karşılığı satılmalıdır anlamına gelmez, ancak bir programı "bilgi" ye indirgeyerek ve "bilgi bedava olmalıdır" önermesinden yola çıkarak doğal mantık yürütümü sonucu "bilgisayar programları ücretsiz olmalıdır" yargısına varmak ve programlarını ücretle satan kişi/kurumları sanki "piyasadan voliyi vurarak köşeyi dönmeye çalışan oluşumlar" olarak görmek bana doğru gelmiyor. (Bazılarını bu klasma dışında tutuyorum :) )
0
yk
"Hukuken bakacak olursak, bilgisayarı bozuk veya kullanılamayacak halde olan bir muhasebeci, müşterisinin vergi hesaplamalarını yapmak üzere komşu bürodaki bilgisayarı geçici bir süre için kullandığı takdirde lisans sözleşmesi hükümlerine aykırı hareket edilmiş olacaktır."

Peki bu hukuk mu yoksa "kibar" ifadesiyle "mevzuat hazretleri" mi? Yoksa başka bir şey mi?...
0
husy
Sanırım benim asıl anlatmak istediğim nokta pek anlaşılamış
Yazımın anafikri yazılım=bilgi önermesi üzerine ve bence bu eşitliğin çok ta doğru olmadığı üzerinedir. Yoksa her yazılımın lisansında bu tip kısıtlamalar olmalıdır, ve hatta her yazılım ücretli olmalıdır görüşünü savunan bir yorum değildir. di
0
yk
Yazdıklarınıza aynen katılyorum ve bunu belirtmem gerekirdi.Bir ek olarak yazmıştım.

Yani, alıntı yaptıgım kısımda hukuken demek yerine kanunen veya yürürlükteki yasalara göre denmesi daha dogru olurdu gibi.Çünkü kanun=hukuk önermesinin dogru olmadıgını düşünüyorum.

Sadece böyle bir örnektan yola çıkarak gnu lisansını savunmanın yeterli ve sağlıklı bir yöntem olmadıgı düşünüyorum.

Avukatların ve hukukçuların iyi bildigine inandığım bir deyimle "sui misal emsal olmaz."
0
cadas
Yıllardır bu konu üzerine düşünüyorum ancak bir yazılımın kaynak kodunun açık olmasının ya da olmamasının o programı yazarken kullanılan/elde edilen bilgiyi açık ya da kapalı hale getirdiğine, bilginin paylaşımını engellediğine dair bir fikre sahip olamadim.

Örneğin windows'un çekirdeğinin kapalı olması ile linux'un çekirdeğinin açık olması bana her ikisi açısından da direkt bir bilgi vermiyor. Açıkçası her ikisini öğrenmek için de yine de çabalamam gerekiyor. Bu çabalama sürecinde "kaynak kodu inceleme" eyleminden çok daha öte bilgilere sahip olmam gerekiyor. E o bilgileri öğrendikten sonra ise kaynak kod çok da önemli bir yer tutmuyor.

Yani windows işletim sisteminin prensipleri üzerine tartışanlar (Internette, bilgisayar kitaplarında vb.) windows kaynak kodunu mu görmüşlerdir, ya da Linux üzerinden işletim sistemleri üzerine tez yazan birisi Linux kodunu mu ezberlemiştir?

Bence, gerek GNU felsefesi gerekse ağır patentçi düşünceler her ikisi de uç noktalarda geziniyor. Elma ile armut işte bu iki uçlarda çok karıştırılıyor gibi.

Elma ile armut nasıl karşıyor. Bence bir program (bir işletim sistemi çekirdeğinden, hava durumunu masaüstünüze getiren küçük programcıklara kadar) bir bilgi birikiminin uygulamasından öte bir şey değildir. Onun kodunun açık ya da kapalı olması bir şeyi değiştirmez. Asıl tehlikeli olan konular patent yasalarıdır ve işin bu kısmı bilginin gelişimine asıl engel olan yandır.

Düşünün, elinizde kaynak kodu var güzel, ama programı yazanlar diyor ki bu konu üzerine bizden başka kimse program yazamaz. Açık kodun ne anlamı kaldı?

Pastane örneğiyle bağdaştırırsak: Pastacının pastanın yanında tarifini de verip vermemesi değil, yandaki boş dükkanda aynı pastadan senin de yapmana engel olup olmamasıdır mesele.

Sevgiler...
0
barbaros
tarifi vermedikçe aynı pastayı yapamazsın ki:)
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Nessus Kaynak Kodlarını Kapatacak

anonim

Geçen Çarsamba günü yapılan açıklama ile Renaud Deraison(nessus gelistiricisi) "zayıflık tarayıcısı" Nessus'un 3.0 sürümünden itibaren GPL lisansı ile dağıtılmayacagını açıkladı.

Sebep ise GPL lisanslamanın iki tarafı keskin kılıcı.

Eric Raymond: GPL'e İhtiyacımız Yok

tongucyumruk

Breziya'da Fórum Internacional de Software Livre adlı etkinliğe katılan açık kaynak hareketinin kurucusu ve Open Source Initiative'in başkanı Eric S. Raymond açık kod hareketini savundu ve "GPL'e ihtiyacımız yok. GPL açık kaynak programların zayıf olduğu ve kendini koruyamayacağı düşünülerek hazırlanmıştır. GPL'i kullanarak BSD lisansının ekonomik getirilerinden yararlanamıyor, kendimize zarar veriyoruz" dedi.

Açık Kod Haberalma Teşkilatı

realist

Alıştığımız kavramlar farklı düşünebilen insanların elinde bambaşka anlamlar kazanıyor. Henüz pek bir işe yarayanını görmediğim IRC botlarını dahi akla gelmeyecek ilginç yeteneklerle donatabiliyorlar.

Avrupa Parlamentosu Yazılım Patentlerini Reddetti!

FZ

FSF Avrupa karargahından son aldığımız habere göre, Avrupa Parlamentosu konuyla ilgili oylama yaptı ve 680 oydan 648'i patentlere karşı kullanıldığı için yazılım patentleri yasa tasarısı reddedildi.

Kısa bir süre önce İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin düzenlediği Uluslararası Açık Kaynak Günlerinde de konuşan FSF Avrupa başkanı Georg Greve şu sözleri sarf etti: "Parlamento konuyu anladı ve yüksek teknoloji alanındaki patentleri korurken yazılımı patent sisteminin dışan bıraktı."

Konuyla ilgili olarak cs-discuss e-posta listesi üzerinden bizi haberdar eden Bilgi Üniversitesi asistanlarından ve TOSSAD Türkiye temsil ekibinden Bülent Özel'e teşekkürlerimiz sunarız.

Patent yasasına yeni protesto

yuxel

Şu anda gördüğünüz yazı zannımca patentlenmiştir. Hatta buraya yorum olarak birşeyler yazmak isterseniz kullanacağınız textarea'lar, submit button'lar da birileri tarafından patentlenmiştir ;). FFII.org'un başlattığı, GNU.org'un da desteklediği protesto yine gündemde. Her 0'a 1'e patent koymaya kararlı Avrupa Parlementosu, özgür yazılımı, özgür düşünceyi baltalamaya kararlı gibi görünüyor. Siz de ana sayfanıza bir protesto mesajı ile buna bir nebze destek olabilirsiniz .