Bilim Adamlarına Özel Bilgisayar Bağlantısı

0
malkocoglu
Amerikalı, Rus ve Çinli bilim adamlarını birbirlerine bağlayacak süper hızlı yeni bir bilgisayar şebekesinin gelecek ay devreye gireceği bildirildi. Kısa adı "Little GLORIAD" olan bilgisayar şebekesinin Chicago'dan başlayacağı, Amsterdam, Moskova, Sibirya, Pekin ve Hong Kong üzerinden tekrar Chicago'ya bağlanacağı ifade edildi.
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr

Görüşler

0
efes
Hani Türkiye :)
0
St
Turkiye? Güldürmeyin allahaşkına..Bir sürü sorun varken bunlarla mı uğraşacağız canım? Daha türban meselesini çözeceğiiiz, Melih Gökçek'e fon ayıracağız Kızılay'a bir kaç bin tane daha Flat TV koysun diyee..sonracıma Kuran kurslarını açamadık daha bir türlüü.. Ee batan İmar'ın borç ödemeleri zaten bini aştı, devlet neden bu kadar yüksek faiz verdiği ve de batacağı vakti zamanında malum İmar'ın peşinden koşan lamerlerin borcunu ödeyecek (Bu da benim cebimden çıkacak). Sonracııma BBG'nin yeni dönemi başlasın hele..Onu da bi izleyelim, uğraşamayız böyle şeylerle..Yormayın insanı...

(?)
0
malkocoglu
Turban Ingiltere'de problem degil, sadece bizim sistemi kuran beyzadelerin ornek aldigi Fransa'da problemdir. Fransa da aynen bizim gibi tepeden indirmeci, kultur dayatmaci, ve asimile edicidir. ama kultur, dil, vs. milliyetciligi yaparak cokkulturlu Ingiltere ve ABD'den geri kaldilar! "Bizden cikmadi" diyerek WiFi teknolojisini bile gec aldilar! Akmerkez'de ve Beyoglu'nda bakiniz pasa gibi WiFi'imiz var.

Tabii bu adamlar 2. lig ne de olsa (biz 3. ligiz), ama 1. ligin kim oldugunu aklinizdan cikarmayin.

Yolsuzluklar merkezden illere kayarak, ve seffaflasarak cozulur.

Her toplum ocu yaratmaya meyillidir. (Bkz ABD kurtaj tartismasi) Oculerin cozumu, counter-ocu cikarmak, yani gucler dengesi. Cunku zamanla oculer degisiyor.

Ama sistem bunlari kaldirabilmelidir.

Insallah oraya da gelecegiz.
0
sundance
Aşağıdaki pasaj, M.Hardt ve A.Negri'nin çok ses getiren günümüz dünyasını sorgulamayı amaçlayan IMPARATORLUK isimli kitabının Türkiye için yazılmış önsözünden alınmıştır.

'...
Bize öyle geliyor ki, Türkiye bu kitaptaki hipotezleri değerlendirme ve onları daha geliştirme bakımından mükemmel bir yer işgal ediyor. Türkiyenin zengin politik gelenekleri, küresel ekonomik devreler içindeki çok yönli konumlanışı ve haksızlıklar karşısına dikilen toplumsal hareketlerinin tarihi hem İmparatorluğun karmaşık yapılarını hem de çokluğun gücünü göstermekte bize yardımcı olacaktır. Türkiye öteden beri, birçok bakımdan, yerküreyi Birince ve Üçüncü olmak üzere bölme girişimlerini boşa çıkartıyor. ...'

Bu vesile ile söylemek isterim ki, Amerika'ya her gidenin, 'Amerika bambaşka bir yer, burda herşey çok büyük, rekabet şu, hayat şöyle bu böyle' demesinden bana çok ciddi bay gelmiş vaziyette. Zaten egemen güçlerin güdük bırakma çabasından boynumuz devamlı eğik, bir de Amerikalı Türklerden bunu dinlemek istemiyorum. Onların orda gördüğü, ikinci üçüncü sınıf vatandaş psikolojisini bu şekilde düzenli olarak yansıtmalarından, cümlelerine 'biz Amerika´da' diye başlamalarından da bıktım.

0
malkocoglu
Ustte verdiginiz alıntı ile hemfikirim. Turkiye, icinde bulundurdugu bircok dinamik ile emperyalizme karsi durmustur DOGRU. ABD'de Ingiltere'yi savasla kitasindan atti, buraya kadar tarihler benzer.

Fakat, benzerlikler burada ayriliyor. Bundan sonra, bizimkiler Jakoben (Fransiz devriminden esinlenen) garabet bir demokrasi kuruyorlar. HATA.

Bu sistem azinliklari korkutuyor, ve bu azinliklar surekli darbe ile yonetimde soz hakki ariyorlar.

Yani, sonuc olarak insan bazinda, Turkiye'nin cok cevheri vardir.

Ama bu insanlari dogru yonlendirecek bir SISTEMI yoktur.

"Sistem niye boyle" kendimize cok buyuk sucta bulmak istemiyorum, cunku Ittihat Terrakki, Jonturkler, vs. onlerinde olan kaynaklardan beslendiler, o zamanin modasi da Fransa idi.

Fakat zamanla bu modelinin islemedigi belli olmustur zannediyorum, bu yuzden isleyen sistemi bulup kendimize gore uyarlayarak kullanmamiz gerekiyor.

Kesinlikle dogru olan bir sey var ki, su anki sistem islemiyor. Konjektur, nihayet bir cogunluk partisini basa getirdi, ama bu koalisyonlara geri gidilmeyecegi garantisi degildir.

ABD halki soyledir boyledir, demiyorum. SISTEMINE BAKIN diyorum. Duzgun sistem, temel insan gudulerine gore kurulursa her yerde isler.


0
sundance
O sistem dediğin şeyi biraz daha açan, SİSTEM diyip geçmeyen, neyin sistemi olduğunu, ne tüketip, karşılığında ne ürettiğini açıklayan bir pasaj Neal Stephenson'un meshur romanı SnowCrash'ten (kusura bakmayın, su anda bunu türkçeye çevirebilecek halim yok o yüzden direkt ingilizcesinden yazıyorum)

'You've probably heard the that the Industry feeds off of biomass, like a whale straining krill from the ocean'
...
'Well the function of the Raft [an aircraft carier full off over 100,000 Bangladeshis as refugees, headed for US ] is to bring more biomass. To renew America. Most countries are static, all they need to do is keep having babies. But Amerikas like this big old clanking, smoking machine that just lumbers across the landscape scopping up and eating everything in sight. Leaves behind a trail of garbage a mile wide. Always needs more fuel'
...

'Those people down there give up their children willingly. Send them into the labyrinth by millions to be eaten up. The Industry feeds on them and spits back images, sends out movies and TV programs over my networks, images of wealth and exotic things beyond their wildest dreams, back to those people, and it gives them something to dream about, something to aspire to. And that is the function of the Raft. It's just a big old krill carrier...'

İşte sistem bu! İşlemesinin de tek sebebi, (eğer buna işlemek deniyorsa, hapisteki milyonları, obeziteden evinden çıkamayan binleri, Elvis'i uzaylıların kaçırdığına inananları, pro-choice yazıyor üstünde diye bir kadını linç etmeye kalkanları bu işleyen sistem olarak kabul edersek) piramit pazarlama zincirleri gibi devamlı sisteme yeni girenlere, gönüllü sömürgelere ihtiyaç duyması ve bunu buluyor olmasıyla işliyor.
0
malkocoglu
Ben bu sistemin dusdunyaya donuk olarak ne kadar adil oldugundan bahsetmiyorum. Disiliskilerde, yani dunya bazinda bir sistem olmadigi icin disiliskilerde durum kaostur, ve herkes cikarlarini korumak icin orman kanunu bir benzerini isletir.

Fakat ICERIDE, ya da, herhangi bir durup insani yonetmek icin gucler dengesi, secimle gelen baskanlar, hakimler, senatorler en optimal sistemdir diyorum.

Tekrar belirteyim, Amerika'nin kulturunu, dilini, yemek aliskanliklarini kabullenmem ve sevmem. Fakat obez, aptal, saldirgan, vs.. bir suru insani bu sistem YONETEBILIYOR, ve darbe konusmalari yapmadan 250 sene hem komunizme, hem de bir ic savastan SAGLAM cikartabiliyor.

Fakat bizim ahlaki (genelde) yerinde, kafasi calisan, kulturel fazla cesitliligi ABD kadar olmayan bir yer olan Turkiye 4 darbe yiyor, sayamadigim kadar ekonomik kriz yasiyor, ve 80. kurulus yilindan sonra olan kIsIr tartismalarin icinde oluyor.

Bunlarin sucu insanlarda olamaz. SISTEM tek sucludur.

Mesela bugunlerde bastaki idareden rahatsiz olan bir gurup insan var. Basortu, kuran kursu, vs.. bu insanlar KORKUYORLAR. Niye? Ellerinde guc odagi yok.

Simdi, Ahmet Necdet Sezer'in elinde okkali bir veto hakki olsa fena mi olurdu. Yok oyle, simdiki gibi sembolik piclesmis veto'dan bahsetmiyorum. Oyle baskan bir veto koydu mu masa sallanir. Bizdeki 2 hafta sonra geri gelince (kanun) kabul edilirmis!! Bu ne bicim veto?

Boyle sembolik gereksizliklerle dolu sistem.

Daha da var: Biliyor musunuz eger mufalafette iseniz, meclise TEK bir kanun tasarisi gorusturup kanun haline getiremezsiniz? Bu ne bicim is? Muhalaffet bile icraat yapabilmeli. Kanun yapici bunlar, dort sene boyunce nasil oturabilirler? Sadece gelene hayir deme haklari var.

Daha da devam edebliriz...

Baskan John Adams (2. baskan) ben politika ogreneyim ki, oglum/kizim muhendislik/bilim okuyabilsin, onun oglu/kizi da edebiyat, sanat ile ugrasabilsin.

Biz hala bunlarin hepsi ile ugrasiyoruz. Ve politik sistemi de dogru kuruncaya kadar da ugrasacagiz.


0
malkocoglu
Dis politika derken, ABD'ni sevilmeyen dis politikasinin sebepleri hakkinda guzel bir yazi "Dis Politika (Foreign Policy" dergisinin Turkiye sayisinda cikti.

Sistemlerini, ve abd milliyetciligi ile otekiler arasindaki farki anlatmasi sebebi ile yararli bir kaynak:

Sayfa 1 [www.geocities.com]

Sayfa 2 [www.geocities.com]

Sayfa 3 [www.geocities.com]

Sayfa 4 [www.geocities.com]

Sayfa 5 [www.geocities.com]

Sayfa 6 [www.geocities.com]

Sayfa 7 [www.geocities.com]


0
FZ
Fransa dayatmacı, asimile edici, çokkültürlülüğe karşı.

Hmm ve de hmm diyorum.

ABD ve Ingiltere özgürlükler ülkeleri ve demokrasi beşikleri diyoruz.

Hmm ve de hmm diyorum.

Bir ara kültür emperyalizmi falan gibisinden bir şeyler okumuştum, acaba ben mi yanlış okudum? ABD ve İngiltere ile alakası yok muydu o okuduklarımın? Ama tabii tarih, kazananların yazdığı tarihtir öyle değil mi?

Aklıma zaman zaman önünde geçtiğim İnönü Stadyumu geliyor. Kocaman bir tabela, eşşekvari puntolarla yazılmış bir reklam cümlesi:

Futbolla yat, futbolla kalk; Coca Cola iç!

Nassı yani diyor insan tabii. Ufaktan dumur vaziyetleri.

Gidip biraz Chomsky falan mı okusam diyorum, ama sonra aklıma okuduğum bir sürü kitabı geliyor, bunalıyor için. Kaldırabilir miyim acaba diye düşünüyorum...

Belki de biz 4. ligiz. Bizi ne zaman gelip kurtaracak ABD? Hayır, hayır, çözüm biz de değil mi? Tembel olmamalı, disiplinli bir şekilde çalışmalı ve muasır medeniyet seviyesini yakalamalıyız değil mi?

Belki de Edward Said´i yeniden okumalı, Oryantalizm nedir tekrar tekrar üstünde düşünüp durmalı, tartışmalı.

Bu arada, bizim sistemi kuran beyzadeler geliyor aklıma. Beyzade... Ne kadar enteresan bir sözcük değil mi? İnsanın aklına Şener Şen´li, Kemal Sunal´lı Türk filmleri geliyor. Böyle genç, deneyimsiz, şımarık zengin tipler falan... Hmm, acaba ``bizim sistemi´´ kuran ``beyzade´´ler kimlerdi. Neyse işte yapmışlar bir cahillik, Fransa´yı örnek alma gafletinde bulunmuşlar.

Evet, evet, gidip biraz kitap okuyayım ben, bünyeye iyi gelir. Tabii kimi nasıl okuduğumuz önemli :) Belki de en önemlisi bu...
0
malkocoglu
||ABD ve Ingiltere özgürlükler ülkeleri ve demokrasi besikleri diyoruz.

Olmadigini ima ediyorsunuz herhalde, evet, Patriot Act ile kendi ozgruluklerini tirpanladilar. Fakat sistem ayilmaya basladi, ve bu kanunu yakinda ihya edecekler.

||Hayir, hayir, çözüm biz de degil mi? Tembel olmamali, disiplinli bir sekilde çalismali ve muasir medeniyet seviyesini yakalamaliyiz degil mi?
||

??. Sistemini alalim bu heriflerin diyorum, duzgun sistemde bizim insanimiz PATLAMA yapacaktir.

||Neyse iste yapmislar bir cahillik, Fransa´yi örnek alma gafletinde bulunmuslar.||

Sistemi Ingiltere/ABD'den niye almadiklari ilginc bir tez konusu olabilir. Kurucular da sonucta ellerindeki imkanlar ve o gunun modasina ve kendilerine gelen siyasi gelenekten sentez cikartmaya ugrastilar. Ingiltere'nin somurgeci gecmisi ve surekli dusmanimiz olarak gorulmeleri sistemlerine itibar edilmemesinde bir sebep olmus olabilir.

Anglo sakson soguk halkini vs. sevmem fakat bu adamlar yonettigi adamin osunu busunu degistirmeye kalkmaz... Burada biraz John Locke okumak yardimci olacaktir. Turban, iste tam bu noktada kilit soru haline geliyor. Turnosol testi. Turban Fransa'da sorun, bizde de... Bizim rezalet sistemin tarihini Fransa ile karsilastirin, bir de ABD ile.

Mesela bizde 3 (4?) darbe olmadi mi? Oldu!

Fransa da "devrimden" sonra Napolyon (diktator) gelmedi mi? Geldi!

250 kusur yillik tarihinde abd'de kac darbe oldu?

Halklara hic bir sey soylemiyorum. Her gun, en okumamis insanimi bile kalburustu Anglosakson herife tercih ederim. Ama Sezar'in hakkini Sezar'a verelim.

Bazi sistemler bazilarindan daha ileride... Insanlar, icinde olduklari sistem icinde oynarlar. Bir yazilim projesinde kotu mimarinin, kotu metadolojinin ayni programcilari basaridan basarisizliga goturdugunu gorebilirsiniz, tabii tek insanlarin yetenekleri onemlidir, ama butunun gelecegi refahi icin sistem daha onemlidir.

0
FZ
Konu çok derinlemesine, enlemesine, boylamasına, uzunlamasına tartışılabilir. Ama nihayetinde gelip temel etik kriterlere dayanır. Tercihinizi yapar, ona göre hareket edersiniz.

Benim tercihime göre ben şöyle diyorum: Eğer ki benim refahımın sonucunda Afganistan´daki, Irak´taki bebeklerin kafasına bomba yağdırılacak ise, ben böyle bilimi de, teknolojiyi de, sözde demokrasiyi de (buradaki sözde lafı laf ola beri gele söylenmemiştir, demokrasinin tek ölçütü askeri darbe yapılıp yapılmaması değildir, çok daha incelikli analizler vardır, yukarıdaki mesajımda bu tür analizleri yapan üst düzey akademisyenlerden örnekler mevcuttur) istemiyorum. Benim ülkem yükselsin, benim vatandaşım, benim arkadaşlarım, büyüklerim, küçüklerim refah içinde yaşasın istiyorum ama bunun bedeli bir başka yerdeki yaşlıların, gençlerin, kadınların paramparça edilmesi şeklinde ödenmesin istiyorum.

Bu arada şöyle bir cümle geçmiş:

Anglo sakson soguk halkini vs. sevmem fakat bu adamlar yonettigi adamin osunu busunu degistirmeye kalkmaz...

Hatırladığım kadarı ile bir zamanlar Hindistan diye bir ülke ve Gandhi diye bir adam vardı, birazcık (!) rahatsız olmuşlardı ve sanırım bundan bir miktar (!) bazı Anglo Sakson şahsiyetleri sorumlu tutuyorlardı. Yoksa bunları da mı yanlış öğrendik?

Sistem, kendisine tehdit olarak görmediği bir şeyi değiştirmeye kalkmaz, hak veririm. Tehdit olarak gördüğünde de gerekeni yapar. İnsanlığın en acımasız cezalandırma sistemlerinden biri olan F tipi cezaevi sisteminin Türkiye´de uygulanmasından çok daha önce ve çok daha sert bir şekilde Almanya´da, İspanya´da, vs. uygulanması gibi. Bu bağlamda hiçbir iktidar sistemini diğerinden daha ``günahsız´´ görmüyorum doğrusu hele de Avrupa, ABD falan söz konusu ise. Derece farkıdır olsa olsa söz konusu olan.

0
malkocoglu
>>
Benim tercihime göre ben şöyle diyorum: Eğer ki benim refahımın sonucunda Afganistan´daki, Irak´taki bebeklerin kafasına bomba yağdırılacak ise
>

Hatırladığım kadarı ile bir zamanlar Hindistan diye bir ülke ve Gandhi diye bir adam vardı, birazcık (!) rahatsız olmuşlardı ve sanırım bundan bir miktar (!) bazı Anglo Sakson şahsiyetleri sorumlu tutuyorlardı. Yoksa bunları da mı yanlış öğrendik?
>

Tabii dogru, mesela komunist bir sistem getirmeye kalkmak ABD/Ingiltere/herhangi liberal demokrasi icin en temel hak olan mulkiyet hakkina ters gelecegi icin izin verilmez, ve bu tehlikedir.




0
malkocoglu
Onceki mesaj tam cikmadi galiba.. Tekrar deniyorum.


|Benim tercihime göre ben söyle diyorum: Eger ki |benim refahimin sonucunda Afganistan´daki, |Irak´taki bebeklerin kafasina bomba yagdirilacak ise


O zaman sistemi dogru sekilde kurup (tarif ettigim gibi) iceride guclenelim, disarida da guclenelim, ve Afganistan'in uzeinde bomba yagdirilmasini BIZ engelleyelim.

ABD/Ingiltere'nin dis politikasinin hakliligini tartismiyorum. Bunu sundance'e cevabimda da belirttim. Dis politikalarini begenmeyip ic sistemlerina burun kivirmak, pire icin yorgan yakmak olurdu.


||Hatirladigim kadari ile bir zamanlar Hindistan diye ||bir ülke ve Gandhi diye bir adam vardi, birazcik (!) ||rahatsiz olmuslardi ve sanirim bundan bir miktar (!) ||bazi Anglo Sakson sahsiyetleri sorumlu tutuyorlardi. ||Yoksa bunlari da mi yanlis ögrendik?


Daha detalandirmam gerekirse: ABD icindeki mormonlar, zenciler, ispanyollar, ve binbirturlu alt-kultur ve yasam sekillerinden bahsediyorum. Yani, kendi iclerindeki serbestliklerden. Yani bizde bir zaman "Kürt diye bir sey yok, onlar dag Türkleri" gibi olan yaklasimin tam tersi.


||Sistem, kendisine tehdit olarak görmedigi bir seyi ||degistirmeye kalkmaz, hak veririm. Tehdit olarak
||gördügünde de gerekeni yapar.


Tabii dogru, mesela komunist bir sistem getirmeye kalkmak ABD/Ingiltere/herhangi liberal demokrasi icin en temel hak olan mulkiyet hakkina ters gelecegi icin izin verilmez, ve bu tehlikedir.

0
malkocoglu
Saka yaptiginiz icin size direk cevap degil, ama umuma soyle soylemek istiyorum; Fransa, Almanya, Italya, Japonya, Israil de bu sisteme dahil degil. Sistemin nukleer silahlar ve en son Cin'in basina gelen SARS ile yakin bir alakasi olabilir. Tabii bu tahmin. Ama moralimizi bozmayalim! :)
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Kandaki Yakıt Hücreleri

vst

Slashdot'ta bildirildiğine göre, bir Japon araştırma grubu, kanda faaliyet gösteren bir yakıt hücresi geliştirmiş. Glikozdan elektronları çekip çıkartan hücrenin faaliyeti sonrasında toksin de açığa çıkmıyor. Belki de birgün insanları seri bağlayarak küçük bir şehrin elektrik gereksinimi karşılayabilir, ya da paralel bağlayarak, dizüstü bilgisayarımızı kesintisiz kullanabiliriz. İstihdamı arttırmak için başka önerisi olan?

İlk USB Tabanlı GNU/Linux Veri Toplama Cihazı

anonim

USB ve linux'un artılarını bünyesinde birleştiren bu veri toplama cihazı, USB kullanan ilk veri toplama cihazı özelliğini taşıyor. Stirling Üniversitesi, INCITE grubu tarafından geliştirilen bu cihaz, USB'nin avantajlarını kullanarak kullanıcıları için birçok kolaylık sunuyor. Detaylar için http://www.linux-usb-daq.com/

Avustralya`da 50 yıldır çalışmakta olan bilgisayar!

conan

Avustralya'da bir müzede hala hayatta ve çalışmakta olan elli üç yaşındaki bir bilgisayarı ziyaret etmek ister misiniz? :) Eh, uçak paramız yetiştiğinde neden olmasın? :) Şaka bir yana 1949 yılında üretilmiş olan ve dünyanın 4. bilgisayarı olma ünvanını taşıyan bu yaşayan efsane hala işler durumdaymış. Bilgisayarın 0.001 Mhz işlemci ve 2000 bayt hafıza ve 2500 bayt da sabit disk (şüpheliyim bu konuda) alanı bulunmakta ve ismi de CSIRAC. CSIRAC hala elle karta basılmış müzikler çalabilmekte ve hatta çaldığı müziği de bu linkten dinleyebiliyoruz. (Dünyanın bilgisayarla üretilen ilk müziği olduğu iddia ediliyor)

Şu anda milisaniyelerle yapılabilen hesapları yaklaşık 1 saatte bitirebilen bu makina o zamanın insanları için bir mucizeymiş. Bu işlemler 20 kişi birleştiğinde yaklaşık bir haftada bitirilebilen işlemler unutmayın! :)

CSIRAC bir kac ton ağırlığındaymış ve bir mahalleyi aydınlatabilecek elektrikle çalışıyormuş. Ayrıca Amerika ve İngiltere dışında üretilen ilk bilgisayarmış.

Bu linkte bilgisayarın resimlerini ve de tarihçesini bulabilirsiniz. Daha da detaylı bilgi isterim derseniz işte buraya bakın.

İTÜ Robot Olimpiyatları '08

FZ

İTÜ Robot Olimpiyatları, Kontrol ve Otomasyon Kulübü (OTOKON) tarafından düzenlenen, Türkiye’de özellikle lise ve üniversite düzeyinde robotik eğitiminin önemini ve verimini sorgulayan, dünyada olağanüstü hızda gelişme gösteren robotik alanında Türkiye’nin gücünü artırmayı hedefleyen bir organizasyonlar zinciridir. Bu amaçları doğrultusunda yapısında, tüm Türkiye’den öncelikle lise ve üniversitelerden olmak üzere öğrenci katılımlarına hitap eden yarışmalar, robotik konusunda uluslar arası arenada söz sahibi olan seçkin akademisyenlerin katıldığı seminerler-konferanslar, gerek öğrencilerin gerekse endüstri temsilcilerin çalışmalarının yer aldığı sergiler bulundurmaktadır. Ulusal nitelikte olan İTÜ Robot Olimpiyatları uzun vadede uluslar arası hale gelme amacındadır.

NEC dünyanın en hızlı bilgisayarını yaptı!

FZ

Meşhur Japon bilgisayar firması NEC, Earth Simulator adlı yazılımı 36.500 Gigaflop (flop : floating operations per second) hızında çalıştıran dünyanın en hızlı bilgisayarını geliştirdi.

Bu yarıştaki en önemli oyuncu IBM'in şimdiye dek geliştirdiği en hızlı makina (ASCI projesi bağlamında) 12.000 Gigaflop hızda çalışabiliyor.