BTK Başkanı Tayfun Acarer, yerli arama motoru kurulmasına yönelik çalışmaları 2010 yılında tamamlamayı hedeflediklerini bildirdi. Acarer Youtube ve Google başta olmak üzere mevcut arama motorlarının yabancı kaynaklı olduğunu hatırlattı ve Bu nedenle, internet yoluyla yapılan her türlü haberleşme yabancı ülkelere gidiyor, oradan geri geliyor. İşin bu açıdan bir güvenlik tarafı var dedi.
Ben anlayamadim uvenligin ne tarafi varmis. Sanki her internet kullanici vatandasimiz butun devlet sirlarini her gun defalarca arama motorlarina yaziyor. Neyin guvenligini saglayacaksin yahu? Ayrica ha sen ha baskasi ne fark eder, bir baska kapali kapilar arkasindaki kara kutu otoritenin digerinden farki ne olacak...
Tor ya da benzeri kivamda bir proje gelistirseler "helal olsun" derdim! Guvenligi saglanacak seyler nelerdir bilemem artik en azindan insanlar birazcik guvende olurdu -- duzgun yapilirsa bir olasilik.
Amanın! "Proprietary software" kavramının Türkçe karşılığı "telifli yazılım" değildir. Hiç bir zaman olamaz da. Özgür yazılımların da telifi vardır; yazılımın kendisini koruyan süper lisansıyla birlikte.
Ben "mülk yazılım" demeyi uygun görüyorum. soL'a da bu hatayı belirtmeli. En acilinden.
Python betikleri ile GDB programlayabilmek, surec kaydetme/oynatma, birden fazla alt surec ve ana sureclerde segfault ve daha nicelerini kovalamak hos olabilir. :)
Betik dilleri icin bir onyuz saglanabilse... Mesela, bir lisp/perl/python/... betiginde olan biteni GDB ile cok da alt seviyeye girmeden (gerektiginde daha da alt seviyeye inebilmek imkaniyla) inceleyebilmek ise yarar gibi geliyor. (Ortak bir hata ayiklama arayuzu baglaminda)
Miguel, Yunan'lılar gibi yardım için kan vermek istediğini söylememiş bence. Ama sorun bu değil. Mesele yine akıl ermesine gelecek sanırım. Microsoft ile her hangi bir şekilde iş birliği yapmak, özgür yazılımla her hangi bir şekilde alakası olan bır kişi ile birlikte o şirkete direk ya da dolaylı bir şekilde ilgi ve alakayı artırır. Microsoft'un da ne kadar özgür yazılım hareketine düşman olduğunu belirtmeye gerek yok. (Ve bu hep böyle kalacaktır aslında) Hal böyle iken Miguel, özgür yazılım hareketinin güvenliği için gayet haindir.
Ne Miguel'in bu davranışını özgür yazılım hareketine dair bir kazanç olarak gösterebilir? Kısaca, özgür yazılımcıydı ama artık değil -- en azından şimdilik böyle görünüyor. Tabii bu kullandığım özgür yazılımcılık tanımım, rms'in karşı çıkmayacağı bir şey.
Bir de... Miguel, özgür yazılım tarafından Microsoft tarafına geçiyor. Kan gidişi söz konusu, öz bir niyet ile. Yani, olayların ve kişilerin aralarında bayağı fark var.
Öncelikle Mıguel de Icaza öyle bır cevap ıle asıl konudan alakasız bir giriş ile ve daha sonra da rms'e karşı da ayıp bir şekilde bana göre içindeki panikle acilen üste çıkma dürtüsünü gösterdi. Bu bir yana...
rms'in söyledikleriyle kendisinin özgür yazılım hareketinin peygamberi ya da diktatörü olduğunu ima edenlerin (ki o kişilerin büyük bir çoğu işlerini sanırım .net ortamında yürütüyorlar) hayatlarında kendilerine dert olarak gördükleri şeyler arasında özgür yazılımı hareketini savunmanın olmadığı çok belli olduğu için bence rms'in dedikleri sizi ilgilendirmiyor. Hatta, rms'in geçmişinde ve geleceğinde de sizi ilgilendirecek tek şeyin sadece özgür yazılım hareketini savunmaya daveti olacağına da eminim. Ve diğer her şey bir yana...
Hz. rms, FSF'den maaş almayan tek kişi olarak, hayatının en az son 25 yılını özgür yazılım hareketini savunmakla geçiren bir kişi olmasıyla, kullandığımız özgür sistemlerin bugünkü hale gelebilmesine olanak tanıyan ilk GCC sürümünü çıkarmasıyla (ki o ana kadar ki en hızlı C derleyicisidir) açıkçası karşısında kim olursa olsun, mevzu bahis özgür yazılım hareketi ise kimin hain kimin olmadığını söylemeye birazcık aklı erer diye düşünmemenizin sebepleri neler?
Kisinin en buyuk hatasi karsindakinin aksi yondeki iddiasini ciddiye almamaktir. Oysa herkes ogrenmelidir ki baskasinin bildikleri ve/veya deneyimleri en onemli seylerdir...
Lisans uyumluluğu nasıl denetlenebilirse öyle denetlenecektir. Yazılımlarla uyumluluk diye bir şey yok yani. Lisansın kullanıcıya ne kadar özgürlük verdiğinin, FSF'nin özgürlük tanımlarına göre bir uyumluluk söz konusu.
Fortigate'in davranışı ile FSF'yi BSA'ya benzetmeyi anlayamadım. Her biz yazılımımızı özgür yaptık, kodlarımızı açtık diyen, FSF tarafından onanmış olmuyor ki.
Sanırım, bir merkezi karar ihtiyacı düşünülmüş ki BSA'ya benzetilmiş. Fakat, özgür yazılım, her zaman kullanıcı ile yazılımın bir kopyası arasında olmuştur. Öyle de devam edecek. Merkezi karar mercii, kullanıcının kendisidir.
"Kullanıcıların bilgisayarlarından hangi şarkı, film veya elektronik kitabı indirdikleri dakika dakika tespit edilecek. Sisteme korsan olarak düşecek olan kullanıcıların IP numaraları belirlenecek. Sonra hangi kullanıcının hangi eseri indirdiği görülecek."
Özel hayatı izlemek bir yana... dakika dakika indirilen dosyaların içeriğini tanıyıp, bunun telif hakkı durumunu, varsa lisansını denetlemeleri ona göre de kullanıcının korsan bir iş yapıp yapmadığına karar verecek sistemi kelimenin saf anlamıyla gerçekten yapmış olmaları, bence biraz masal.
Basitçe sadece HTTP ile dakika başına ne kadar müzik ve görüntü dosyaları indiriliyor? p2p aktarımlarından bahsetmeye ihtiyaç bile duymuyorum.
Ama 19 aydır saçma bir olay gibi, indirdiğin, özgür dağıtılan şarkı dosyasının etiketinde telif hakkı ile sadece yayıncısının kendisine dinleme hakkı verdiği bir dosyayı indirdin gerekçesi ile hapse girebülürüz, bu gidişle...
Böyle şeyler, alnımızda "amele" yazıyor demek gibi. :)
Google: Gizlilik mi? ( 13)
Ben anlayamadim uvenligin ne tarafi varmis. Sanki her internet kullanici vatandasimiz butun devlet sirlarini her gun defalarca arama motorlarina yaziyor. Neyin guvenligini saglayacaksin yahu? Ayrica ha sen ha baskasi ne fark eder, bir baska kapali kapilar arkasindaki kara kutu otoritenin digerinden farki ne olacak...
Tor ya da benzeri kivamda bir proje gelistirseler "helal olsun" derdim! Guvenligi saglanacak seyler nelerdir bilemem artik en azindan insanlar birazcik guvende olurdu -- duzgun yapilirsa bir olasilik.