Bazı özellikleri resmen açıklanmamış bilgisayar sistemlerini kurcalaya kurcalaya
çözen yazılımcılar, donanımcılar gibi konuya yaklaşmak... ne kadar doğru, ya da
ne kadar yanlış? (Bir yandan da kendimi Lem'in Solaris romanını düşünmekten alıkoyamiyorum, kendisini incelemeye çalışan insanlari inceleyip, onlar üzerinde deney yapan ve bir sürü garipliğe yol acan bir "gezegen". İnsanlarin içsel dünyalarını bilmeden sadece yüzeyde gördüğü sinyallere bakıp sentezlediği "canlılar", "insanlar" ve "senaryolar"la kafaların karışmasına yol açan (ve belki kendi "kafası"nı da karıştıran) bir "problem cözücü".)
Sinir sistemini çözme ile bazı özellikleri resmen açıklanmayan bilgisayar sistemlerini
çözme arasındaki yegâne fark, bilgisayarlar söz konusu olduğunda "orada bir yerde"
"gizli özellikleri bilen birileri" olduğunun biliniyor olması mı?
Ya da belki, "bilgisayarların düşünüp düşünemeyecekleri sorusu, denizaltıların yüzüp yüzmedikleri sorusuna benzer". (*)
(*) Bilgisayar bilimci Edsger Wybe Dijkstra'dan bir alinti.
Sabah yolda gelirken ve insan sinir sistemini düşünürken aklımdan şunlar
geçiyordu: "The most undocumented information processing system of all times."
Gün içinde, Redwood Neuroscience Institute bünyesinde çalışan Bill Softky´nin iki makalesini okuduktan sonra sabahki düşüncelerim aklıma geldi:
Gün içinde, Redwood Neuroscience Institute bünyesinde çalışan Bill Softky´nin iki makalesini okuduktan sonra sabahki düşüncelerim aklıma geldi: