Ruth Marcus'a göre, evet, PowerPoint bazı durumlarda gerçekten tehlikeli ve uzak durulması gereken bir yazılım. Marcus, Washington Post'a yazdığı son makalelerden birinde NASA'nın Columbia'sının başına gelenlerden bahsettikten sonra yine bir NASA raporuna başvuruyor: "Kıdemli bir yöneticinin bu PowerPoint slaydını okuyup durumun ölümcül olduğunu nasıl olup da anlayamadığını görmek kolay" - Columbia Kaza Araştırma Kurulu. Karmaşık verinin görselleştirilmesi, istatistik ve siyasal bilimler konusundaki uzmanlardan biri olan Edward Tufte de PowerPoint'in ne kadar çok probleme yol açabileceğini belirtenlerden biri. WIRED'ın 2003 yılındaki bir sayısında PowerPoint Is Evil (PowerPoint Kötüdür) başlıklı makalesinde PowerPoint ve benzeri (misal OpenOffice.org Impress) gibi "slayt yazılımlarının" (slideware) bir yazılımdan öte bir bilişsel tarz, bir düşünce şekli sunduklarını ve bu düşünce şeklinin de epey hastalıklı olduğunu belirtiyor.
Okullarımızdaki PowerPoint bilişsel tarzı çok rahatsız edici. Öğrencilere bir raporu anlaşılır cümlelerle yazmak yerine reklam yazar gibi yazmaları gösteriliyor. Ortaöğretimdeki PowerPoint egzersizlerine bakılacak olursa 10-20 sözcük, bir clip art grafiği ve bu şekilde hazırlanmış 3-6 slayt ile bir sunum ortaya çıkıyor. Bunu yerine öğrenciler grafiklerle zenginleştirilmiş bir şeyleri açıklayan bir makale yazsalar ya da o gün okulu tatil edip bir Bilim Merkezine gitseler herkes için çok daha iyi olur. Bir iş ortamında ise, bir PowerPoint slaydı tipik olarak 40 sözcük içerir ki bu da 8 saniyelik içinden okuma süresine karşılık gelişr. Slayt başına bu denli az bilgi olunca çok hem de çok slayt gerekir. Seyirci yorucu bir sırasallığa katlanmak zorundadır, bir slaydı takip eden kahrolası başka bir slayt. Bilgi, bu şekilde sırasal, doğrusal hale getirilip üst üste yığıldığında bağlamı anlamak ve ilişkileri değerlendirmek zordur. Görsel akıl yürütme birbiriyle alakalı bilgiler yan yana, aynı ortamda gösterildiğinde işe yarar. Genellikle, detay ne kadar yoğunsa o kadar berrak bir sunum ve kolay anlayış söz konusu olur. Bu, temel eylemin kıyaslamalar yapmak olduğu istatistiksel veri için de fazlası ile geçerlidir.
Tufte'nin konuyla ilgili The Cognitive Style of PowerPoint başlıklı incelemesi yine benzer soruna eğilmekte ve daha detaylı olarak bunu ele almaktadır.
PowerPoint Hastalıklı Düşünce ve Sunum Tarzının bir başka düşmanı da yapay zekâ konusundaki otoritelerden biri olan ve şu anda Google'da çalışmakta olan Peter Norvig. Norvig, Lincoln'ün meşhur "Gettysburg Nutku"ndan yola çıkarak bir Gettysburg PowerPoint Sunumu hazırlamış ve böylece, tarihe mal olmuş, hitap sanatının değerli örneklerinden birinin nasıl ve ne sebeplerle çöplüğe dönüşebileciğini göstermiştir.
Tabii ki Microsoft çalışanları PowerPoint ile ilgili pek memnun değiller. Ayrıca Tufte'nin görüşlerine karşı çıkışlar bulunmakla birlikte bazı şirketlerin PowerPoint tarzı sunuma karşı tavır aldıkları da biliniyor.
Çözüm Var Mı? (Bütünü ve İlişkileri Göster!)
Probleme karşı çözüm üretmek mümkün. Söz gelimi öğrencilere bir şeyi anlatmaları için tek aracın PowerPoint olmadığını anlatmakla başlayabiliriz! Dil kullanma ve bir şeyleri anlatma, iletişim kurma yeteneklerini geliştirmek işte bu yüzden çok önemli. Bu, asosyal, içine kapanık, kendi başına dünyayı yazdığı var sayılan bilgisayarcılar için böyle. İletişim yoksa doğru dürüst bilgi akışı yok, bu yoksa doğru dürüst bir proje de yok!
Bir başka nokta, insanlara zihin haritaları yöntemi ile sunum yapmayı öğretmek. Bunun için FreeMind gibi özgür ve açık kodlu yazılımlar da hazır gündemde iken bir şeyler başarmak mümkün olabilir. FreeMind ile ne kadar çok şeyin ne kadar güzel yapılabileceğini merak edenler daha önce yine FM ortamında yayınlanmış olan FreeMind: Özgür Yazılım Dünyasından Zihin Özgürleştirme Hareketi başlıklı makaleyi okuyabilirler (okuyun dedim, göz atın demedim ;-)
Hiç düşünmeden kabullendiğimiz bazı şeyleri masaya yatırıp biraz düşünmekte fayda var gibi görünüyor.
Emre "FZ" Sevinç
3 Eylül 2005, İstanbul