Kredi Kartı Dünyasına hoş geldiniz! (Episode 2)

0
conan
Hehe bugün episode 2`lerden gidiyorum ;) Neyse hemen konumuza geçelim.
Daha önceki yazımda olabilecek potansiyel tehlikeleri anlatmaya çalışmıştım. Tipik mentalite ile bak bu bu bu kötüdür bu da fenadır deyip de kaçmak istemedim :) Dolayısı ile ikinci etapta biraz da bu kötülüklerin nasıl alt edilebileceğinden ve de uygulanabilecek yeni teknolojilerden bahsetmek istiyorum.
Şu an için kredi kartı hırsızlığının önlemi konusunda Amerika'daki trend, "zero liability" yani sizin "hayır bunu ben yapmadım" dediğiniz ve kanıtladığınız (ya da haber verdiğiniz diyelim) hiçbir alışverişten sorumlu değilsiniz. Yani olayı bankalar ve kredi kartı şirketleri üstleniyorlar. Satıcıya parayı ödüyorlar, ve müşteriye hiç bir odeme yaptırtmıyorlar. Alan memnun veren memnun (Çalan da memnun ;) Zero liability'nin olayı ise gayet basit. İsteyen müşteriden yıllık 10-80 $ arası bir teminat alınıyor ve bu sigorta gibi kullanılıyor.

Asıl rakamlara gelince: fraud.org`un verilerine göre 2000 yılında Internet alışverişlerinden kaybedilen para 3.387.530$ bu miktarın %11`i kredi kartıyla ödenmiş. Yani yaklasik 370.000$ kadar bir miktar Internetten yapılan kredi kartı sahtekarlıklarından oluşmuş. (Bence bayağı ufak bir rakam) Bu kadar çok para kazanan şirketlerin bunun gibi ufak rakamlarla ugraşmaması normal gözüküyor.

Gelelim Asya ve Avrupa`ya. Avrasya`da durum daha ciddiye alınıyor. Bu konuda Avrasya bazında VISA ve Mastercard`ın teknoloji anlaşması hemen göze çarpıyor. Bu iki dev şu anda SET sistemi üzerinde çalışıyorlar. (Ben de bir süre araştırma yapmıştım bir zamanlar bu konuda) Sistem oldukça ilginç. (SET: Secure Electronic Transactions)

Sistemin bence ilkesi (ya da motto`su) "Satıcının sizin kredi kartınıza ihtiyacı yoktur, satıcının tek ihtiyaci para'dır". :) Nitekim bu bağlamda sistemin kullanıldığı ortamlarda kredi kartınızı sizden başka kimse göremez ama yine de alişveriş yapabilirsiniz! İlginç değil mi? Peki sistem nasıl çalışıyor?

Olabildiğince basit olmaya çalışacağım. (Teknoloji meraklıları yine de mail atarak benden detaylı bilgi alabilirler) Öncelikle olayda olan 4 ana (gerçekte beş ama basitlik icin 4 diyeceğim) aktörü tanıtmak lazım. Baş aktör: Siz! Yardımcı aktör: Satıcı, ve yan rollerde de sizin bankanız ve de satıcının bankası.

Adım adım gelişen olaylar
- Webden alışveriş icin satıcı ile anlaşılır.
- Yaptığınız alışveriş ile ilgili bilgiler yanlız satıcının açabileceği bir şifre ile şifrelenir.
- Kredi karti bilgileriniz ise yanlızca bankanızın açabileceği bir şifre ile şifrelenir.
- Bu iki bilgi birbirine eklenerek satıcıya gönderilir (webden tabii ki)
- Satıcı kendi açabileceği ve yanlızca kendini ilgilendiren bilgiyi açarak okur ve gerekli ödeme bilgilerini (Fiyat vs...) ve de sizin bankanın sifresi ile şifrelemis olduğunuz bilgiyi bankaya iletir.
- Banka şifrelenmiş bilgiyi açar (Yani kredi kart numaranızı) ve bu karta bağlı hesapta satıcının belirttiği miktar kadar ödeme hakkınız olup olmadığını kontrol eder.
- Bu bilgiyi (evet ya da hayır bilgisi kısaca) satıcıya geri yollar.
- Satıcı bu cevaba göre size satışı yapar ya da yapmaz.

SET sisteminden çıkan sonuç: Kredi kartı bilginiz sadece banka tarafından okunabildiğine göre satıcı asla bu bilgiye kavuşamaz. O sadece bankanın OK vermesi ile ilgilenir. Kredi karti bilginiz sizinle bankanız arasında bir sır kalır. ;) tabi ne yazik ki SET sistemi sadece kredi kart sistemleri için geçerli. Elektronik Çek gibi teknolojiler icin düzenlenmemiş.

Peki neden SET sistemi çok yaygın değil? Burada devreye başka sebepler giriyor. Bir yazıda tartışılamayacak kadar teknolojik bazı nedenlerden dolayi henüz dünya buna hazır değil :) Ama kimbilir, belki bir beş sene sonra neden olmasin.

SET`in bir başka güzel özelliği ise sadece bir kişi ya da kurum tarafından geliştirilmiyor olması. Bugün http://www.setco.org/ adresine giden herkes SET spesifikasyonlarını öğrenip kendi SET sistemini yaratıp pazarlayabilir. ];)

Evet şimdilik bu kadar. Üşenmezsem belki bir trilogy yapıp üçüncü ve son bir bağayıcı yazı yazabilirim ;)

Sevgilerimle.

Görüşler

0
anonim
Esasinda kredi kartlarinin yaratilisinin arkasinda yatan mantalite cok basit bir algoritmaya dayaniyor. Bu algoritma da bir sır değil zaten, birçok script sitesinde çalışan örneklerini bulabilirsiniz.

Yalnız eskiden, validation işlemleri sadece kart numarası ve son kullanma tarihi üzerinden yapılıyordu. Bu da sadece yukardaki algoritma kullanılarak, kime ait olduğunu bile bilmediğiniz, belki gerçekte varlığı bile sözkonusu olmayan kartlarla işlem yapılması sonucunu doğuruyordu.

Artık işlemlerde kart sahibinin ismi ve fatura adresi ile bir dizi başka bilgi de mutlaka kontrol ediliyor, o nedenle bu yola başvurmak artık geçerliliğini kaybetmiş durumda.
0
anonim
arkadas mail adresini bulamadim bana bir mail atarmisin faruk@taskin.com

biraz sizden bilgi rica edicem saolun
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Onbeş satırda P2P uygulaması

sundance

Ed Felten, p2p'nin önüne geçilmesinin ne kadar zor olduğunu anlatmak için Python ile 15 (yazı ile onbeş) satırlık bir p2p uygulaması yazmış.

(Perl okunaklı değil, Python okunaklı diyenler özellikle okusun sınavda soracağız ne anladıklarını ;)

Yaratıcı beyinlerden yaratıcı çözümler.
İlgilenenler için 5K Javascript ile Wolfenstein ya da yine 5K'da Pron Sitesi

Last.fm Mağduriyetinden Kullanıcı Sendikasına

FZ

Biraz önce Replikas’tan bir şarkı dinledim bilgisayarımda. Bu sırada MP3 oynatıcıma eklenmiş bir yazılım ise arkaplanda bunu last.fm sunucularına haber vermekle meşguldu.

Günün her anı milyonlarca kişi milyonlarca şarkı dinliyor, ve aynen benim bilgisayarımın yaptığı gibi onlarınki de bıkmadan usanmadan dinlenen bütün şarkıları last.fm‘e haber vermekte. Yani last.fm kullanıcısı olan her dinleyicinin müzik zevki kayıt edilmekte.

Bu ölçekte ve güncellikte bir müzik dinleme verisinin neler için kullanılabileceğini burada anlatmaya lüzum yok. Herhalde en önemli ve en çok karşılaştığımız kullanım alanı, müzik yapımcılarının ve reklamcıların, biriktirilen bu toplu zekayı kullanarak daha da iyi hedeflenmiş kitlelere ulaşmaları.

Cypherpunk Revolutionary: Assange

sundance

Wikileaks ve kurucusu Assange hakkında birçok makale yazıldı, bir çok yorum yapıldı.

Bunların belki de en iyisi çok kısa bir süre önce "The Monthly" dergisinde yayınlandı.

Çok kısa bir süre içinde gösterilen ilginin yoğunluğu yüzünden derginin sitesi yükü kaldıramadı Facebook'tan destek aldı; Bölüm 1 Bölüm 2 Bölüm 3

Oldukça uzun olan makale malesef İngilizce, Türkçe'ye çeviren olursa (tabi ki The Monthly'nin de iznini almak şartıyla) Fazlamesai'de de yayınlamak isteriz.

Mathematica'nın Yaratıcısı Şimdi de Telefon Melodisi İşine Girdi

FZ

DDJ'den Michael Swaine'in, derginin son sayısındaki "Programming Paradigms" köşesini okurken dumura uğradım! İngilitere’de, geçen sene telefon melodisi satışları CD satışlarını geçmiş, hem adet hem de ciro olarak. Swaine enteresan bir siteden bahsediyor. İşin içinde Mathematica’nın yaratıcısı dahi Stephen Wolfram var. CA (Cellular Automata) konusuna kafayı takmış olan Wolfram (ki bu konuyu pek çok değişik fenomene uyguladığı tuğla kitabı A New Kind of Science kitabı pek çok hararetli tartışmaya yol açmıştır) bu sefer de "dur hele şu CA algoritmalarını kullanıp bir nevi random, bir nevi kişiye özel, bir nevi kullanıcı dostu, böyle bir nevi çok popüler olabilecek bi cep telefonu melodi üreteci sitesi hazırlayalım, hem meşhuruz, akıllı adam olarak nam saldık alemlerde” deyivermiş. Pekiyi ya sonuç ne olmuş dersiniz?

Zoho çözümü Microsoft Office karşı başarılı olacak mı?

anonim

Zoho yeni Web 2.0 furyasına eklenen isimlerden birisi. Şimdilik çok başarılı gidiyor. Microsoft Office alternatiflerinin arttığı günümüzde Zoho en iyi online çözümlerden birisi olma yolunda. Google Office'e göre bir sürü artısı olmasına karşın aradığı parasal gücü de yakalaması lazım. Zoho sizce tutacak mı?