Fazlamesai.net'e soralım: Bilgi güvenliği; nasıl?

0
pinhanarch
fm camiasına soralım: "elimizin altındaki bu bilgi yığınına ne kadar güvenebiliriz? kontrol mekanizması ne durumda?"

Bilgiye ulaşılabilirlik arttıkça, araştırma seviyemiz düşüyor gibi; birkaç tıklamayla ulaşılabilirliği, "nasıl olsa elimizin altında, gerekince alır ordan kullanırız" yaklaşımına mı sürüklüyor?
Örneğin burada, fm sitesinde karşılaştığımız bilginin doğruluk seviyesine olan inancımız ne seviyede? Kontrolünü yapıyor muyuz? Yoksa aynen alıp kullanıyor muyuz?
Nasıl bir kontrol sistemi olabilir?

Bir başka örnek, herhangi bir yazının altına herhangi bir kişinin imzasının koyulması o yazıya güvenimizi artırıyor olabilir; peki o imzadan emin miyiz?

Ve alıntılarla, o yazının pek çok yere yayıldığını düşünelim.

Örnek: "liman kırıntıları" ismiyle dolaşan bir şiire denk geldik, edgar allan poe imzalı. Basit bir google aramasıyla, aynı şiire pek çok sitede, aynı imzayla rastladık. Hepsi, bir diğerinden alıntılamış, altındaki imza da aynen korunmuş.

Öyle bir poe şiirinin gerçekten var olup olmadığı nasıl anlaşılacak? ilk kaynağında (bilinçli ya da bilinçsiz olarak) yapılmış olan bir hata, hızla yayılabiliyor...

Her karşımıza çıkan şeyi tek tek kontrol mü etmeliyiz? ya da ne yapılabilir?

Görüşler

0
canacar
Internet'e hoşgeldiniz. Milyonlarca maymunun klavye başına geçtiği bu deneysel ortamda henüz Shakespeare'in eserlerini yeniden yaratabilmiş değiliz, ancak çalışmalarımız sürüyor. Bu arada oluşan bilgi çöplüğü nedeniyle çevreye verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz.
0
Zebani
Kötü olacak ki iyi de olacak. Ayrıca elmas 'a elma ağaçlarından kolayca ulaşabilsek bu kadar değerli olur muydu? Sanat eseri bir mücevherin sanatkarı olmak isteniyorsak kumun toprağın içinden derinlerden mücevherin ham halini temin edip işlemek zorudayız.
0
canacar
Şaka bir yana, değindiğiniz konu bilgi güvenliğinden çok bilginin güvenilirliğini ilgilendiriyor. Ortalıkta dolaşan doğru veya yanlış bütün o bilgiler oldukça güvende.

Öte yandan, günümüzde diğer medyanın güvenilirliği de İnternet'ten cok da yüksek değil. Gücü olanın tarihi istediği gibi yazdığı hatta değiştirdiği bir devirde yaşıyoruz. Emin olun Edgar Alan Poe'nun eserlerinin doğruluğunu kontrol etmek pek çok başka 'gerçeğe' göre çok çok daha kolay. Bütün bunlarla başetmek için elimizide tek bir araç kalıyor, o da kendi düşünme ve değerlendirme gücümüz.

0
sundance
Sanırım sizin asıl merak ettiğiniz bilgi güvenilirliği, bütünlüğü.

Zira bilgi güvenliği dediniz mi işin içine, bütünlük, erişilebilirlik ve gizlilik giriyor.

Fakat sizin asıl endişeniz daha çok bu integrity kısmında.

Tam da söylediğiniz gibi bir şey geçenlerde MetÜst'ün bir şiirinin "Can Yücel'in Mal Beyanı" ismiyle dolaşması durumunda gerçekleşti (bkz. galaksi.fazlamesai.net)

Benim şahsi düşüncem bu tür şeylerin olmasının iyi olduğu yönünde. Zira diggdir, rssdir derken iyiden iyiye okumayı araştırmayı unuttuk.

Bu bahsettiğiniz bilginin güvenilirliğini kaybetmesi bence bir çeşit genetik bozulma gibi. Siz akrabalar arası ilişkiyi ön plana çıkartırsanız (digg'lenmiş bir yazının bir blogda yeralması, ordan rss feede geçmesi , ordan phpnuke sitelerinde yayınlanması, ordan tekrar digge dönmesi vs.) sonunda ortaya mutlaka bir ucube çıkacaktır. Dahası birçoğumuzun olduğu gibi "öylesine gözatma" bağımlıları aradaki farkı hiçbir zaman da anlayamayacaklardır.

Verdiğiniz örneği tekrarlayalım, Edgar Allen Poe'nun bahsettiğiniz gibi bir eseri olup olmadığını anlamak da aslına bakarsanız çok kolay. Mutlaka bir yerlerde Poe'nun hikayelerinin listesi vardır ve bu listede (eğer uydurmaysa) bu eser yeralmayacaktır. Veya bir listede olacaktır da diğerlerinde bulunmayacaktır. Yani küçük mikro akıntılar hiçbir zaman nehrin yönünü değiştirmez.

Düşünün bir böyle bir araştırma yaptınız diyelim, mesela google'a sordunuz. Karşınıza on tane arama sonucu geldi, daha o sayfada bile aynı ifadeleri farkedip "haa bu bu bu birbirinin aynı" diyerek dışlarsınız.



0
Zebani

Fazla mesai ye bazen öyle bir göz atıp gidiyorum veya başka sitelere bunda ne var ki??? İnsan herşeyin kaynağına (haberin oluşma yerine) ulaşamaz ki ya da buna vakti olmaz. Burda güven devreye girer. Fazla mesai ye belli bir güvenim olmasa girip de okumam. Bu güveni de belirleyecek olan yapılan haberlerin doğruluğunun denetliyor olmasıdır. Bir gün fazla mesai de veya başka bir site de, gazete de, dergi de , google da gibi haber alma kaynaklarımdan birinde bir taraflılık, yalancılık olduğuna dair bir öreneğe rastlarsam o zaman bu saydıklarıma veye benzerlerine temkinli gözle bakarım yani kara listeme girer.

SONUÇ OLARAK HERŞEYİ ARAŞTIRAMAZSIN BAZEN ZAMANIN BAZEN DE UZMANLIĞIN YETMEYEBİLİR. BAZEN BİR HABERE İNANMAKTAKİ TEK ÖLÇÜTÜN BU HABERİ YAPANA GÜVENİN OLMAK ZORUNDADIR.

ÇEKİRGE BİR SIÇRAR İKİ SIÇRAR.... :)

0
robertosmix
Sorulan tarzda bir doğrulama mekanizması gerçek hayatta bulunmadığı gibi internette de yoktur. Bana soracak olursanız, organizma insan ve bunu kontrol eden de yine insan olduğu için böyle bir doğrulama mekanizmasının mevcudiyeti pek te mümkün görünmemektedir.
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

''Tsunami''zedeler için neler yapabiliriz?

parsifal

Dün msn client kullanan bir arkadaşımın ekranına baktığımda bir çok ismin yanında kalp işareti olduğunu gördüm. Bu ne diye sorduğumda geçen pazar günü meydana gelen tsunamide hayatını kaybedenlere ve etkilenenlere destek olmak için yapılan bir "şey" olduğunu öğrendim.
Sadece bir simge ile birilerini anmak mı yoksa "gerçek anlamda" yardımcı olmak mı?
uzun lafın kısası google...

8-bitlik Mutluluk

darkhunter

Commodore 64 deyince herkesin aklına çocukken oynadığı inanılmaz keyifli oyunlar gelir.

O oyunların neden bu kadar keyifli olduğu düşünüldüğünde ise karşımıza muhteşem bir ses çipi ve daha da önemlisi o çipe ruhunu katan inanılmaz yetenekli besteciler çıkar.

Komodor Projesi o yılları, o sesleri ve o bestecileri anmak için ortaya çıktı. Oyunların basit olduğu, hayal gücümüzün sınır tanımadığı güzel günlerin hatırasına.

Yiğit Karabağ

Douglas Adams'ın Mac'i

anonim

Aslında eski bir hikaye ama daha önce bahsedilmediği için FM'cilerin bu güzel hikayeden mahrum kalması doğru olmaz.

Yıl 2003. Kahramanımız Phil Beesley ihtiyaçlarını karşılayacak bir Mac arayışındadır. Aradığı özelliklerde test edilmemiş bir ürünü eBay'de bulur ve alır. Bilgisayarı çalıştırdığında büyük bir sürprizle karşılaşır.

Spam manyağı oldu

parsifal

Radikal Internet Baskısında yer alan habere göre:
Elektronik posta kutunuzu dolduran istenmeyen mesajlara spam adı veriliyor. Ve bu sadece sizin değil bütün dünyanın sorunu. Bu mesajlardan bunalan 44 yaşındaki Charles Booher adlı bir Amerikalı bilgisayar programcısı, mücadeleye yönelik sabır ve yöntemleri tüketince daha geleneksel bir yöntemi denedi. Mesajları yollayan firmanın çalışanlarını işkenceyle öldürme tehdidinde bulunan Booher, polis tarafından adam öldürmeye teşebbüs suçlamasıyla tutuklandı. Beş yıl hapis ve 250 bin dolarlık para cezası istemiyle yargılanacak.
Bizde olduğunu düşünsenize...

Sana dokunan yılandan bana ne (eğer para kazanmıyorsam!)

sundance

(Merak edenler için:bu yazının burada yer almasının sebebi hepimizin insan olması.)

Bugün Katrina fırtınası ile ilgili okuduğum bir makale beni bir şeyler yazmaya zorladı. Dünyanın ne kadar boktan bir yer olmaya doğru ilerlediği ve "tuzu kuru olma" deyiminin gerçekte ne anlama geldiği ve "onun başına geldiyse haketmiştir bir şekilde" dedikten sonra buna mantıklı sebepler bulmanın ne kadar da kolay olduğu gibi şeyler öğretti.

Makalenin ismi "Üzüntü yok: Neden Katrina kurbanlarına fazla yardım etmemeliyiz?" İçeriğe gelince; basit bir özeti şu şekilde olabilir: