En büyük alan adı yolsuzluğu!

0
sundance
Sansürlenmiş reklamlarıyla meşhur GoDaddy.com'un kurucusu ve sahibi Bob Parsons blogunda, son zamanlarda Internet'in en sinir bozucu fenomenlerinden birine Domain Kiting'e değiniyor.

Sanırım hepimiz birara, belli bir konuda arama yaparken, saçmasapan doldurulmuş, tek amacı hit almak olan, arama siteleri görüntüsünde sitelerle karşılaşmaşmış, nerden düştüm ben buraya diye düşünmüşüzdür.

Bob Parsons blogunda bir nevi Web spami olan bu fenomeni anlatıyor ve bunun Internet'e nasıl zarar verdiğinden bahsediyor.
Yapılan iş basitçe şöyle. Sözkonusu web dolandırıcıları bir seferde yüklü miktarlarda (yüzbinlerce) web adresi satın alıyorlar. Hemen bu adresler, görmeye alışık olduğumuz arama motoru görüntüsünde birer sayfalık reklamlarla dolu sitelere yönlendiriliyor ve gelen paralar biriktiriliyor.

Peki yüzbinlerce isim satınalmanın karşılığını bu tür reklam çiftçiliği sağlayabilir mi? Tabi ki sağlayamaz, ama yazının başlığında da belirttiğimiz gibi ortada bir satınalma da yok. Nasıl mı?

Bu tür büyük alımlarda gerçekleştiği gibi satınalma ve ödeme arasında doğal olarak yaklaşık bir haftalık bir süre sözkonusu oluyor ve sözkonusu kötü niyetli firmalar bu sürenin sonuna doğru satınalmayı iptal ediyorlar. Satınalmanın iptali onaylanır onaylanmaz bu sefer başka bir firmadan, yine yüzbinlerce isim satın alıyorlar ve süreç tekrar başlıyor.

Yılda birkaç dolar getiren bir ismi bile değerli bulan bu şirketler, ellerindeki istatistikler doğrultusunda tuttukları sitelerden normalin üstünde hit alan ve umut vadedenleri gerçekten satınalıp daha sonra satma yoluna da gidebiliyorlar.

Geriye ne kalıyor peki?
World Wide Waste (Dünya Çapında Çöplük)

Görüşler

0
sefalet
Ne kadar doğrudur bilmiyorum ama deneyimlerimden çıkardığım sonuç, sanki bahsedilen yöntemin dışında bazı hinliklerin de olduğu yönünde.Örneğin çeşitli seferler Google'da yaptığım bazı aramalarda sanki bir bot tarafından aradığım sözcükler kaydedilip, sahte site içerisinde içerikmiş gibi tekrar oluşturuluyor izlenimine kapıldım.

0
sundance
DNS wildcard denilen bir teknik de var benzer şekilde kullanılan. Ama onun detaylarını anlatacak kadar bilmiyorum. http://photomatt.net/2003/10/10/wildcard-dns-and-sub-domains/ burada biraz anlatıyor.

Yalnız bu da ek bir teknik. Sonuçta domain isimleri yine satın alınmakta.
0
bio
DNS wildcard, hostname olarak ne girerseniz girin ayni IP'nin cozumlenmesi ve hostname'in web application'a parametre olarak gitmesi seklinde ozetlenebilir (teknik olarak anlattigimdan biraz farkli ama sonuc ayni).

Yani, example.com diye bir domain'iniz varsa ve 10.0.0.1 IP'sinde host ediyorsaniz, DNS wildcard kullandiginizda

www.example.com
foo.example.com
bar.example.com

vs. gibi butun adresler 10.0.0.1 server'ina gidiyor. Bu server'da calisan web uygulamasi ile bunlari sanki soyle gelmis gibi kullanarak hostname'e gore degisen isler yapabiliyor:

foo.example.com -> www.example.com/?hostname=foo

bar.example.com -> www.example.com/?hostname=bar

Bu sayede, her seferinde DNS'te yeni kayitlar, web server'da yeni virtual host'lar yaratmadan subdomain hosting yapabiliyorsunuz. Ucretsiz web alani saglayanlar, blog'lar vs. tarafindan sikca kullanilan bir yontem. Tabii bu yazida gecen uckagitcilar da kullaniyor.
0
bio
Bunu anlik olarak sizin aramanizla yapiyor olma ihtimalleri yok (zaten Google o kadar hizli indekslemiyor). Benim anladigim kadariyla daha once sizinle ayni keyword'u arayanlardan geliyor.

Google'da neyin cok arandigi bilgisi spyware toolbar'larla veya public proxy'lerin admin'leri tarafindan yapildigini dusunuyorum. Hatta bazi ISP'ler bile transparent proxy log'larini veya router'da sniff ettikleri http header'larindan aldiklari bilgileri satiyor olabilir.
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

CV'niz böyleyse!

sundance

Digg'de yeralan bir iz, "Eğer CV'niz Goole kurucularından Sergey Brin'in 1996 yılındaki CV'si gibiyse dokuz yıl içinde 11 milyar dolarlık bir adam olabilirsiniz." diyor.

Bir göz atalım bakalım.

Düşüncesizce iletilen mesajlar üzerine

sundance

Geçenlerde sevdiğim bir arkadaşımdan kan kanseri bir çocukla ilgili bir e-posta aldım. Yaklaşık bir-iki saat sonra ise, bu mailin yanlış olduğu, sözkonusu çocuğun üç yıl önce vefat ettiğini, arkadaşımın da kendisine yollanan postayı bütün iyi niyetiyle (ve hayatında ilk defa) yönlendirdiğini öğrendim.

Sözkonusu e-posta'nın devamında, kaynağı belirsiz bu tür e-postaların sadece bizde duygusal allerji yaratmakla kalmadığı çok ciddi zararlar da verebildiğiyle ilgili çok düşünceli yazılmış bir metin vardı, bunu sizlerle paylaşmak isterim.
İyilik bile düşüncesizce yapılmamadığında anlamlı. Eğer gerçekten bir yardımda bulunmak istiyorsanız, lütfen bir forward ile yardım edemeyeceğinizi anlayıp, bir yardım kuruluşuna bizzat başvurun. Sanallık, saflık ve salaklık arasında bazen kabul edilemeyecek bir ayrım olabiliyor.

BBC arşivlerini dünyaya açıyor !

sundance

Newsforge'un haberine göre BBC, bütün arşivini Internet üzerinden özgürce erişilebilir hale getirecek. Yakın tarihte gerçekleşmesi beklenen bu projenin, Özgür Yazılım'ın ilkelerinin sadece yazılım alanında değil, başka alanlarda da yaygınlaşmasının önemli bir örneği olacak.
Dr. Who ve Red Dwarf bir yana, ne belgeseller, dünya tarihine şahitlik etmiş ne anlara şahitlik edebileceğiz bir düşünün.

Herşey yankılanıyor, hiçbir şey silinmiyor...

sundance

Az önce çok ilginç bir olay başıma geldi. Gereksiz derecede multi tasking bir şekilde, bilgisayar başında çalışırken ve sırtım dönük televizyon seyrederken, BBC`de Dennis Pennis diye bir show vardı. Showun aşırı itici kahramanı, ünlü yıldızlara acaip şeyler soruyordu; Rosanne Barr`a `İlk buluşmada öpüşmek mi önemlidir, yoksa derin penetrasyon mu ?` sorduğu sorulardan biriydi mesela...

Fakat işin asıl ilginç yanı Jeff Goldblum`la yaptığı röportajı tam olarak anlayamayıp, Internet`de search ettim, Google`da yaptığım aramanın sonuçlarından üçüncüsüne dikkatiniz çekerim. Kelime kelime ve screenshotlarla röportajın web sayfası haliydi

Dikkat edin, yakında bunları daha sık yaşamaya başlayacağız.

Türküm, doğruyum, parasıylaysa savaşırım!

sundance

Dün akşam TV kanallarından birindeki bir haber çok ilginçti. Amerikan Ordusu'nun her milletten her ırktan insanı askere aldığı web sitesinden bahsediyordu. Durum şu an savaşan askerlerin çoğunun latin kökenli olması üzerine ortaya çıkmış. Körfezdeki Amerikan askerlerinin 15,000 kadarı, Amerika'da çalışma izni olan fakat vatandaş olamamış Latin kökenlilermiş. Dahası yukardaki politika gereği Amerikan Ordusu, dünyanın her yanından paralı asker kabul ediyormuş. $1500 aylık maaşla başlamak ve ilerde Amerikan vatandaşı yapılmak üzere.

Buraya kadar kapitalist düzen, tabi düzecekler diyebilirsiniz, ama haberin bundan sonrası enteresan. Gece haberlerinde bunu sunan spiker Bir dipnot geçmek istiyorum, bu haberi akşam bülteninde verdiğimizde telefonlarımız kilitlendi, nasıl başvurabiliriz, şartları nedir diye arayanlar yüzünden... dedi.

Hadi hep beraber, 'Ne mutlu Türküm diyene'