Bunun için çeşitli alternatifleriniz var. Herşeyden önce bu türün ilk örneği olan LeatherMan Supertool var. (RESİM)Gerek dayanıklılığı, gerekse birçok aleti içinde içermesi ile size oldukça kolaylık sağlayacak bir alet. Özelliklerini veya bu aletle neler yapabileceğinizi saymaya burası yetmez açıkcası. Sadece normal bir Swiss Army`le neler yapılıyorsa, rahat iki üç katını yapabilirsiniz.
Fiyat mı ? En son baktığımda Think Geek`de artık satılmaz olmuştu, onun yerine daha iyi tasarıma sahip LeatherMan Wave vardı. Onun da ThinkGeek fiyatı $64
Bir diğer alternatif ise SwissTool. Bu da yine Leatherman Supertool özelliklerinde bir araç. Ergonomik açıdan ve tasarımsal olarak biraz daha düşünülerek yapılmış. Fiyat olarak ise Leatherman Supertool`dan biraz daha pahalı, fakat LeatherMan Wave ayarında $68. Kullanan arkadaşlarım çok memnunlar.
Son bir alternatif ise, söz konusu çakıların noname olanları. En son Carre Four`da rastlamıştım Çin malı bu tür bir çakıya. Tabi ki dayanıklılık açısından yukardaki örnekleriyle yarışamaz ama en az on kat ucuz ve üç kat daha hafif olması ile kesinlikle gözardı edilemeyecek bir alternatif olduğunu da belirtmem lazım. Hatırladığım kadarıyla maksimum 6-7 milyona bulunabiliyor bunlar.
Bir bilgisayarcı için böyle bir aracın çok temel bir eksiği var, o da birçok yerde ihtiyaç duyacağınız bir cımbız. Gerek jumper ayarları, gerek parmağınızın giremediği bazı yerlere erişebilmek için bir cımbız şart.
Bir başka önemli araç ise genelde Photon Light ismiyle satılan, bir anahtarlık boyutundaki ışık kaynakları. Bu aletler gerçekten inanılmaz, verdikleri ışık neredeyse bir Maglite feneri kadar ve pili yaklaşık 20 saat kadar dayanıyor! Bir bilgisayarın içine bakmak, otoparkta arabayı bulmak vs. gibi durumlarda, bu aşırı hafif ve aşırı güçlü feneri gayet rahat kullanabilirsiniz. Yine Think Geek`de $20 gibi fiyatlara satılan bu fener (Resimde LeatherMan`e iple tutturulmuş olan) Adrenalin mağazalarında (sanırım) $10-$15 gibi bir fiyata satılıyor. Hem de ömür boyu kristal ve pil garantisi ile. Yani bir şekilde fener biterse gidip yenisini alıyorsunuz para ödemeden.
Bilgisayarcının çantasında bulunması gereken belki de en önemli şey aslında küçük bir not defteri ve kalem. Zira birsürü seri numara, komut satırı vs. gibi detayları devamlı hatırlayamamanız bir yana, her zaman bir iki şeyi not almanız gerekebilmekte ve hala kağıt kalem kadar iyi bir çözümü yok bunun. Kalem olarak benim tercihim iki ucu olan bir tükenmez kalem. Bir taraf siyah yazarken, diğeri fosforlu ucuyla yazıların üstünü çizmeme, notları önemlerine göre sıralamama yarıyor. Kurşun kalem de gayet güzel olur anlayacağınız :)
Bir survival çantasında olması gereken bir başka önemli bileşen de sağlık torbası. Ağzı kapatılabilir küçük bir torba içinde olması rutubetten vs. etkilenmesini engelliyor. İçinde ise temel bazı sağlık gereçleri var...
-Yarabantı (En az üçtane)
-Ağrı kesici (Apranax Fort 550x2)
-Suda çözülebilen asprin x2 (Mideyi yormuyor ve daha çabuk etkiliyor)
-Diş ipliği
-Islak mendil
Eğer isterseniz bunlara kafein tableti veya one-a-day türünden bir şeyler de ekleyebilirsiniz. Türkiye`de nerelerde satılıyor bilmiyorum ama evden uzakta makina başında uykusuz bir gece geçirmeniz gerektiğinde Supradyn tarzı bir vitamin kompleksi etkili olabiliyor.
Diş ipliği kullanmayı sevmiyor olsanız bile bence diş ipliği taşıyın, zira piyasadan bulabileceğiniz en ince ve en dayanıklı iplerden biri. Ve bir kutunun içinde en az 10 metre ip geliyor ki bundan daha fazla ip gerektirecek bir bilgisayar problemi ile karşı karşıyasanız başınız belada demektir :)
A-Takımı maceralarında grubun tamircisi B.A. Baracus (A.K.A. Kamyoncu :)`un en çok hangi aracı kullandığını hatırlıyor musunuz ? Hayır Swiss Army değil, onu McGyver kullanıyor. Yapıştırıcı bant! Bir bilgisayarcının/elektronikçinin belkide en önemli aracı yapıştırıcı banttır. Ne zaman nasıl ihtiyacınız olacağını bilemezsiniz. Muhakkak yanınızda bulundurun, şeffaf olmasına da yarar var bu arada.
Bu kadar detaydan bahsettikten sonra çantadan bahsetmeden geçmeyelim tabi ki. Sırt çantası konusunda bir kural vardır, ne kadar büyük olursa o kadar dolar! O yüzden size tavsiyem mümkün olduğu kadar küçük çanta almanız. Ben eski çantamdan vazgeçtiğimden beri belim doğruldu. Çantanın da birkaç önemli özelliği olacak. Küçük olduğundan dolayı illa da çift kollu bir çanta almanız şart değil, tek çapraz askısı olan çantalar da ağır olmadıkları sürece gayet rahatlar. Tercihen çantanın minimum üç gözü olacak. Biri survival malzemeleri için, biri cd vs. koymak için, bir diğeri de taşıyacağınız diğer şeyler ve kitaplar için. Su geçirmez olması bir başka önemli kriter ama illa da şart değil... Bu özellikte çeşit çeşit çanta için İstiklal Caddesi üzerinde sağ tarafta çantacıların olduğu sokağa bakmanızı tavsiye ederim, sanırım maksimum 15 milyona gerçekten güzel bir çanta alabilirsiniz.
Bilgisayar vs bir yana bırakıldığında, çantanızda bir iki araç daha olması faydalı olur (günlük yaşam açısından)
-Eşarp ya da tülbent gibi bir bez (ter silmek veya bandana yapmak veya kırık kola omuz askısı yapmak için)
-Büyük bir naylon torba (birçok şey için kullanılabilir)
-Küçük bir radyo (Karaköy`den 5 milyona alabilirsiniz, can sıkıntısına karşı)
-Çanta halini alabilen bir küçük yağmurluk (Şu an için değil :))
Kısaca bu kadar eğer sizin de aklınıza öneriler gelirse lütfen ekleyin.
Ve son olarak eğer SURVIVAL derdindeyseniz şu şiiri bir okuyun derim :)
Kalın sağlıcakla
Kıvılcım "Sundance" Hindistan
Eğer yeniden başlayabilseydim yaşama,
İkincisinde,daha çok hata yapardım.
Kusursuz olmaya çalışmaz,sırtüstü yatardım.
Neşeli olurdum,ilkinde olmadığım
kadar, Çok az şeyi
Ciddiyetle yapardım.
Temizlik sorun bile olmazdı asla.
Daha çok riske girerdim.
Seyahat ederdim,daha fazla.
Daha çok güneş doğuşu izler, Daha çok dağa tırmanır,daha çok nehirde yüzerdim. Görmediğim bir çok yere giderdim. Dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye. Gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine. Yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben.
Yeniden başlaya bilseydim eğer,yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem. Yaşam budur zaten.
Anlar,sadece anlar.Siz de anı yaşayın.
Hiç bir yere termometre,su,şemsiye ve paraşüt olmadan
Gitmeyen insanlardandım ben.
Yeniden başlıyabilseydim eğer,hiç birşey taşımazdım.
Eğer yeniden başlıyabilseydim,ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır,atardım.
Ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla.
Bilinmiyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır,
Çocuklarla oynardım,bir şansım daha olsaydı,eğer.
Ama işte 85'indeyim ve biliyorum...ölüyorum...
JORGE LUIS BORGES(1899-1986) ARJANTİN