Sanal Gerçek ve Gerçek

0
FZ
Hacettepe Üniveristesi, Bilişsel Psikofizyoloji Araştırma bölümünden Prof. Dr. Sirel Karakaş ile `meta-biliş´, `kokteyl partisi etkisi´, `meta bellek´, `sanal iletişim ile gerçek fiziksel iletişim arasındaki farklar´ üzerine ilginç bir söyleşi.

Prof. Karakaş genellikle insanların pek de üzerinde durmadıkları `koku alma ve buna göre duygu oluşturma´ özelliğimizden ve bunun iletişimi ne kadar ciddi olarak etkileyebileceğinden tutun da TV karşısında sürekli belli türde bir yayına maruz bırakılan çocuklarda görülen otizm hastalığına dek pek çok şeyden bahsediyor.

Söyleşinin tamamını bu adreste okuyabilirsiniz.

İlgili Yazılar

Sanal İlişkiler

mambo

Geçenler de uzun zamandır görüşmediğim bir arkadaşımla karşılaştım yolda birbirimizi yaklaşık 2-3 senedir görmüyoruz. Fakat işin ilginç tarafı ikimiz de birbirimizin ne yapıp ne ettiğinden haberdarız. Oturduk konuştuk, uzun süredir görüşmememize karşın mail ve cep telefonu yoluyla bunu hallettiğimizin farkına vardık.

Akşam eve gidince düşündüm, sanırım teknoloji ilerledikçe ilişkiler de gittikçe sanal yaşanacak. Teknoloji insanları birbirine yaklaştırması gerekirken uzaklaştırıyor mu?

Belkide biz (ya da sadece ben) teknolojiyi yanlış mı kullanıyoruz? İlişkilerimizi arkadaşlıklarımızı sadece dijital yolu kullanarak idare etmek daha mı kolay geliyor? Belki bilgisayar ve de cep telefonunun arkasına saklanarak yüz yüze konuşmanın stresini bize hissetirmediği için bu yolu kullanıyoruzdur. Bilemiyorum.

Elektronik Edep ve Edebiyat

FZ

Radikal Gazetesi yazarlarından ve Sabancı Üniversitesi öğretim üyelerinden Hasan Bülent Kahraman´ın son yazısı elektronik iletişimin ne kadar kalıcı olduğu ya da olabileceği üstüne:

... Artık telefonu bıraktık. Bir anlamda yazıya geri döndük. Herkes ötekiyle, yan yana iki odada bile olsalar, elektronik posta aracılığıyla haberleşiyor. Bu yazının geri dönüşü demek.Ama acaba öyle mi?

Bir kere bu yazının hiçbir kalıcılığı yok. Bugün artık hemen hiç kimse her haberleşmeyi kağıda dökmüyor. İkincisi, bu yazıların herhangi bir yazı değeri yok. Hiçbir yazı özenine sahip değiller. Ne imla, ne bir şey. Tamamen 'can kurtarma' amacıyla çırpıştırılmış şeyler. Bana öğrencilerden gelen mesajları anlamak bir sorun. Kısacası, elektronik yazışmanın 'edebi' oluşmadı, edebiyatı nasıl doğacak bilmiyorum.

Üç hikâye

roktas

"Bugün size hayatımdan üç hikâye anlatmak istiyorum. Hepsi bu kadar. Daha ilginç bir şey yok. Sadece üç hikâye." Bu sözler Apple CEO'su Steve Jobs'ın Stanford mezunlarına hitaben yaptığı konuşmanın girişinden alınma. Kurduğu şirketten kovulan, sonra tekrar geri dönen, kısa bir dönem için olsa bile hakkında konulan pankreas kanseri teşhisiyle ölümle burun buruna gelen bir insan. Konuşma bir bütün olarak bilgece değerlendirmelerle dolu, (hızlı ve pek muhtemelen hatalı bir çeviriyle) mealen kısa kısa aktaralım...

Türküm, doğruyum, parasıylaysa savaşırım!

sundance

Dün akşam TV kanallarından birindeki bir haber çok ilginçti. Amerikan Ordusu'nun her milletten her ırktan insanı askere aldığı web sitesinden bahsediyordu. Durum şu an savaşan askerlerin çoğunun latin kökenli olması üzerine ortaya çıkmış. Körfezdeki Amerikan askerlerinin 15,000 kadarı, Amerika'da çalışma izni olan fakat vatandaş olamamış Latin kökenlilermiş. Dahası yukardaki politika gereği Amerikan Ordusu, dünyanın her yanından paralı asker kabul ediyormuş. $1500 aylık maaşla başlamak ve ilerde Amerikan vatandaşı yapılmak üzere.

Buraya kadar kapitalist düzen, tabi düzecekler diyebilirsiniz, ama haberin bundan sonrası enteresan. Gece haberlerinde bunu sunan spiker Bir dipnot geçmek istiyorum, bu haberi akşam bülteninde verdiğimizde telefonlarımız kilitlendi, nasıl başvurabiliriz, şartları nedir diye arayanlar yüzünden... dedi.

Hadi hep beraber, 'Ne mutlu Türküm diyene'

Artçı fikirler, yerli içerik...

jfever

Her yeni ve iyi fikir gibi bloglar icin de artçıların gelmesi kaçınılmazdı. Milliyet'in de nev'i şahsına münhasır bir blog servisiyle ortaya çıktığını edunya'dan ogrendim. Bu servisin nasıl bir seyir izleyeceğini tahmin etmeye kalmadan, edunya'daki yorumlardan nasil bir işleyişe sahip olduğunu öğrendik. Milliyet blog servisini kendi haline bırakıp gündelik yaşantıma geri dönmüştüm ki...