Özgür Yazılım Para ve Müşteri ile Buluşuyor

0
FZ
Özgür (Bedava?) Terminaller

The Linux Terminal Server Project isimli proje pek çok kişinin yıllar önce çözülmüş olduğunu düşündüğü bir problemi - kullanıcıların merkezi bir bilgisayar sistemine bağlanması - problemini çözüyor. Hey! PC'ler Mainframe'leri öldürmemiş miydi?

Bugün bile, pek çok kurumun asıl yükünü uzakta bir yerde bulunan bilgi işleme merkezleri çekiyor. Bilgi girişi için tuşlara teker teker basmak henüz otomatikleştirilemedi, insan emeğine yoğun bir şekilde ihtiyaç duyuyor ve bir çift gözle ele sahip olan canlılar PC-oid makinalara alıştıkları için de epey pahalıya patlıyor. Kullanıcıların masalarının üzerinde duran bu canavarların maliyetinin aşağı çekilmesi bir şirketin finansal durumunda hatırı sayılır bir iyileşmeye yol açabilir.
Aslında her terminalin epey düşük seviyede hesaplama gücüne ihtiyacı vardır bu yüzden de bilgisayarların ciddi olarak kullanıldığı ilk günlerde bu problem o kadar da problem olmamıştır: Pek çok aptal terminal büyük bir merkezi bilgisayara bağlanmıştır. Bu tip terminallerin yerine PC koymak performansı pek artırmamış ama güç tüketimini, bakım masraflarını, kullanıcı eğitimleri için harcanan paraları artırmıştır. Daha da kötüsü bazı kurumlarda tek bir kişinin masasında bulunan ve birbirleri ile uyumsuz birden çok terminalin varlığına yol açmıştır.

90'lı yılların ortasında, hastanelere sistem satan Dynamic Results şirketi BİM (Bilgi İşlem Merkezi) sistemini yenilemeye karar verdi. Ticari ürünleri inceleyen ve eksik bulan şirket bir süre Windows tabanlı PC'leri de test ettikten sonra bunların da ihtiyaçları tam olarak karşılamadığını gördü. Araştırmalarına devam eden şirket bir Linux dağıtımı keşfetti ve bunun içindeki araçları kullanarak artık işe yaramaz gibi görünen bir PC'yi ağ üzerindeki bir Linux sunucuya ve oradan da Mainframe'lere bağlanabilen disksiz bir iş istasyonuna dönüştürebileceğini gördü.

Söz konusu sistemi kurcalamaya devam eden şirket elemanları basit ve şirin bir PC kutusu üretmeyi başardılar: Klavye, fare, monitör, sistem anakartı, ağ kartı, güç kaynağı ve kasa. Hepsi bu kadar yani sabit disk yok, CD-Rom yok, disket sürücü yok, ses kartı yok, port yok, kelimenin tam anlamı ile başka hiçbir şey yok. Bu alet bir terminal öykünme programı çalıştırıyor ve operatörlere tanıdık bir arayüz sunuyordu.

Kısaca açıklamak gerekirse PC'nin ağ kartındaki boot ROM, makina açılır açılmaz tüm ağa bir DHCP (Dynamic Host Configuration Protocol) talebi gönderir. Ağdaki DHCP sunucusu bu talebe cevap olarak bir boot imajı gönderir. Sonra bu imaj istemci makinaya yüklenir yüklenmez daha büyük bir imajı çağırır, sistem NFS (Network File System) sürücüsüne bağlı bir Linux çekirdeğini çalıştırmaya başlar. Bu çekirdek hemen monitöre X Server pencere sistemini getirip gerekli uygulamaları otomatik olarak başlatır. Düşük seviyeli bir 80486 işlemcili PC kullanıcısı bile 3-4 saniyede makinasını kullanabilir, iş yapabilir hale gelir.

Sunucu makina DHCP, TFTP, NFS, X Client ve tüm geleneksel GNU/Linux uygulamalarını desteklemektedir. Zaten herhangi bir GNU/Linux dağıtımı bunları içerdiği için ekstra bir yazılıma gerek yoktur. Dynamic Results şirketi sunucu görevini üstlenecek makinanın bile çok pahal olmasına gerek olmadığını görünce etkilenmişti. Müşterileri ise çok daha memnundu çünkü artık her iş istasyonu için ayrıca bir işletim sistemi lisansı ve uygulama lisansı parası ödemelerine gerek kalmamıştı, bu da makina başına düşen maliyeti epey aşağı çekmişti. GNU uygulamaları çalıştıran sunucu için de maliyet epey düşüktü.

Bu sisteme bağlanan kullanıcılar tıpkı herhangi bir masaüstü PC'deki Linux'a login olur gibi giriş yaparlar ancak lokal konfigürasyon dosyaları ayarları, administratif işler gibi yükleri artık omuzlarında taşımazlar. Aslında kullanıcılar "masaüstlerindeki bilgisayarın" farkında bile değildirler.

Bütün bu süreç içinde Dynamic Results çok önemli iki noktanın farkına vardı:
  • Tüm bileşenleri kurcalayıp çalışabilir bir konfigürasyona varmak için epeyciddi ve sağlam bir Linux ve ağ uzmanlığına ihtiyaç vardı.
  • Pek çok başka kişi de onların yaptıkları ile ilgileniyordu.
Dynamic Results buradan şu aşikar sonuca vardı: Bu ucuz terminallerin içinde bir altın madeni vardı! Peki ama bu altını nasıl çıkaracaklardı?

Orjinal GNU/Linux yazılımları Open Source topluluğundan gelmişti bu yüzden de Dynamic Results ürettiği tüm kodu ve dokümantasyonu GPL lisansı ile herkese açık olarak sunmaya karar verdi. Linux Terminal Server Projesini oluşturdu, tüm dünyaya açtı, böylece kullanıcılar hafif istemci (thin-client) ağ sistemi kurmak istediklerinde tek kuruş ödemeden LTSP'yi başlama noktası olarak kullanabileceklerdi. Buna ek olarak epey aktif ve destekleyici bir e-mail grubu ile anında canlı destek için bir IRC chat odasına da sahip olacaklardı.

Dynamic Results'ın araştırma sonuçlarına göre LTSP şu anda onbinlerce yerde kurulmuş ve düzgün olarak çalışıyor durumda, yani kendi-kendine-yap yöntemi pratik olarak başarısını kanıtlamış.

Ancak pek çok büyük şirket önceden test edilmiş ve iyi tanına bileşenleri eskimiş PC'lere tercih ettiği için, adamlar DisklessWorkstations.com diye ticari amaçlı bir şirket kurmuşlar. Bu şirket yukarıda tarif edilen şekilde ayarlanmış, basit, ucuz, tak çalıştır modeli PC kutuları satıyor.

Ve tabii anahtar teslimi, hızlı çözümlere ihtiyaç duyan şirketler DisklessWorkstations.com'u danışman olarak da kiralayabiliyorlar. Bunun karşılığında basılı kitapları, test edilmiş donanımı ve işin yapılmasını sağlayan uzmanları alıyorlar. İşte karşınızda saygın referansları olan, özgür yazılıma dayalı ciddi bir şirket.

LinuxWorldExpo fuarındaki stand manzarasına ve kalabalığa bakılacak olursa işleri hiç de fena gitmiyor.

Bedava (Özgür?) Tavsiye

Bu ve benzeri bir iki örnekten yola çıkarak dünün piyasası ve geleceğin piyasasına dair bir iki şey söyleyebiliriz. Şartlar değişse de iş kuralları sabit kalıyor. Temel kurallara bir göz atalım:

Kural 1, eğer kâr yoksa iş de yok. Kâr amacı gütmeyen bir kurumunuz olabilir, bir hayır derneğiniz olabilir, büyük bir servetten küçük bir servet yapıyor olabilirsiniz ama bunların hiçbiri "iş" değildir. Buna ek olarak bu kârı yapabilmek için müşterilere bir şeyler satıyor olmanız gerekir; bedavaya bir şeyler sunup sonra da sürümden kazanamazsınız, bunu unutun.

LTSP grubu DisklessWorkstations.com'u kurarak bir marka yaratmış, bir ürün yelpazesi oluşturmuş ve GPL kodlu sistemi, kâr amaçlı şirketten ayrı tutmuştur.

Kural 2, genel bir ürünle kâr edemezsiniz, ister donanım ister yazılım olsun. Eğer herhangi biri bu ürünü üretebiliyorsa bunu daha ucuza üretir ve siz de fiyat kırmak zorunda kalırsınız. Rekabet ortamında diğerlerinden kolaylıkla ayırt edilebilen bir ürününüz yoksa sadece zarar edersiniz!

Örnek olarak geçenlerde Red Hat şirketinin CheapBytes'ın ucuz CD dağıtımını nasıl durdurduğuna bakın: Sebep neydi? CD'lerin üzerinde Red Hat tescilli markası, ticari logosu yer alıyordu. Mesele CD'nin içindeki programlar değildi, CD'nin etiketiydi. Red Hat'in GNU/Linux yazılım seti GPL lisansı ile bedava olarak kopyalanabilir, dağıtılabilir ancak Red Hat isminin kendisi çok değerli ve Red Hat şirketine ait bir ticari varlıktır.

Kural 3, en iyi reklamı mutlu müşteriler yapar. Saf yazılım, sadece yazılım, özellikle de bu Internet çağında bir şirketin pek çok ateşli ve hevesli kullanıcıya sahip olmasına yol açar, müşteriye değil. Eğer tüm emeklerinizi kullanıcı mutluluğuna harcayıp onları müşteriye çevirmezseniz Kural 1 sizi çiğ çiğ yer.

Tersine, mutsuz kullanıcılar ise pek çok bakımdan harika olan bir ürünü kolayca tahrip edebilir. Özgür Yazılım/Açık Kod yazılımları ve ürünleri Kural 1 ile Kural 3 arasındaki hassas dengeyi tutturmalı ve Kural 2'yi de göz önünde bulundurmalıdır.

Yazan: Ed Nisley
Kaynak: Dr. Dobb's Journal Haziran 2002 sayısı
Aslından kısaltarak tercüme eden: FZ
Not: Vakti zamanında verilen bir söz tutuldu :)
gnu

Görüşler

0
anonim
çok iyi oldu.. çok teşekkürler.. :)

çeviri isteyen anonim.
0
FZ
Anonim kalmayın, üye olun. Bu siteyi tanıtın, başka üyeler kazandırın. Eğer fazlamesai.net'in gelişmesini istiyorsanız (ki ben istiyorum) o zaman en azından bunu yapın ;-)

Türkçe konuşan dünyanın en hard-core ve ciddi teknoloji sitelerinden biri olan bu siteyi, bu topluluğu geliştirmek ve tanıtmak, buradan faydalananların boynunun borcudur bence.
0
anonim
fm hergün 3-4 saatte bir kontrol ettiğim nadir sitelerden. yani en çok destekleyenlerden, en çok tanıtanlardan, en çok link verenlerdenim.

ama üye olup yazılar yazacak, yorumlar yapacak kadar prof. biri değilim. :) kendi çapında bilgisayar ile ilgilenen anonim biriyim. :)
0
FZ
Üye olmayarak, yani görünmez kalıp sadece hit sayısını artırarak PASIF destek vermiş olursun. Üye olarak, varlığını diğer Anonim'lerden ayırt ederek ise AKTIF destek vermiş olursun ki ikisi arasında çok fark vardır.

Kaldı ki yazı ya da haber yollamasan dahi, gördüğüm kadarı ile gayet güzel yorum yazıyorsun, o halde bu çekingenlik neden?

Sen üye olarak kendini kaydettiğin anda FM'nin üye sayısı 1 artmış olur ve bu bir fark yaratır 1 eksik olmasına kıyasla. Böyle bir site ve böyle insanların olduğu bir yerde ha bir eksik ha bir fazla diyemez hiç kimse, bunu unutma!

Organize olmanın, bir topluluğun belli bir parçası olmanın gücünü sakın küçümesemeyin, kendi gücünüzü ve kendi çapınızı da küçümsemeyin!

Bu site, bu topluluk, bu kulüp, adına her ne derseniz deyin, yaklaşık son 1.5 yılda yaptığı yayınlarla Türkçe bilgi işlem dünyasında ve akademik dünyada bir fark yaratmaya başladı, öyle ki bugün artık bazı üniversiteler öğrencileri almak için mülakat yaparlarken öğrencilere fazlamesai.net sitesindeki falanca makale ile ilgili ne düşünüyorsun diye sorabiliyorlar! Bu siteyi referans gösterebiliyorlar. Bu az buz bir şey değildir, dikkat edin.

Yazının sonlarına doğru ikinci çoğul şahıs kullanmam bilinçli olarak yapılmış bir şeydir çünkü benzer durumda pek çok insan olduğunu düşünüyorum ve o insanların o benzer durumdan çıkmasını istiyorum, bu yüzden yazdım bunları.
0
nirvana
artık eski çekingen anonim deilim. =)

fazlamesai için seve seve.. :)
0
FZ
Teşekkürler.
0
anonim
ben mailerimi acmadan once fazlamesai ve tomshardware sitelerine gunluk girer kontrol ederim bence bu sitenin performansi cok iyi basarilarinin devamini dilerim
0
BatoR
nirvana, hocam ben de kendi çapında bir windows kullanıcısıyım,( halıhazırda 3 haberim yayımlandı.Mutluyum, guruluyum ) hepsi bu. Site müdavimleri ile aramda dağlar kadar fark var. Bende işe başlar başlamaz ( sabah ), baktığım 3 siteden biri...


Sağolsunlar ilk başlarda gözüme dağ gibi görünen Linux,PhP MySql vb... ''''e şimdi ilgim daha fazla ve hiçte öyle gözümde büyüttüğüm gibi değiller...


Yine kaptırdım gidiyorum, bu arada kayıt olmuş ve nikini bile almışsın...


O zaman sonucu şöyle bağlıyayım, en azından bu kadar laf bir işe yarasın ( benim )

Sağolasın

Fazla Mesai
0
SHiBuMi
Şahsi görüşüm thin clientların fiyat bakımından fazla bir cazibeleri olmadığı. 350$lık bir thin client yerine 400$ verip tam takım bir Celeron makina alabilmek söz konusu. Thin clientların daha çok ön plana çıkabilecek özellikleri bakım sorununu minimum düzeye indirmesi. Terminallerden biri havaya da uçsa kısa süre içersinde kolayca yerine yenisi konabilir ve her şey kaldığı yerden devam edebilir. Bunların dışında bir soru daha sormak lazım, acaba Türkiye'deki ve daha genel düşünelim dünyadaki ağ yapıları bu kadar merkezi bir yapıyı kaldırabilecek güçte mi? Sadece yerel ağ üzerinde çalışan bir yapıda bu engeli aşmak kolay ancak çok şubeli problemlerde - ki böyle bir projenin ana hedefi bu tip problemlerin çözümüne odaklanmak olmalı - dünyanın farklı noktalarından merkeze bağlantı sağlanması söz konusu olduğunda sistemin ne kadar verimli olacağı ve son kullanıcıların bundan nasıl etkileneceği mutlaka hesaba katılmalı.

LTPS haricinde Microsoft Terminal Server ve Citrix'in çözümleri gibi daha ticari ve LTPS'e göre daha ileri seviyede teknolojiler de mevcut, ancak bunlar bile henüz istenen seviyeye gelip geniş bir kitle tarafından kabul görmüş değiller.

Sondaki 3 kurala aynen katılıyorum, GPL'den para kazanılıp kazanılmayacağı konusunda kafasında soru işaretleri olanlar iki defa okusunlar, özellikle 3. kuralı.
0
FZ
Bakım sorunu sadece donanımsal olarak düşünülmemeli, aynı zamanda yazılımsal olarak da düşünülmeli ilk aklıma gelen büyük şirketlerdeki teknik destek elemanlarının maruz kaldıkları makinam göçtü, gelin düzeltin! imdaaaat! çağrıları ;-)

Genel olarak terminal çözümleri kabul gören şeyler değil ama bence bu kullanıcı kitlesine göre değişir, yani ben bir programcı olarak, makinasına bir şeyler yükleyen, kaldıran biri olarak tabii ki kendi kontrolümde bir makina isterim, aptal (!) bir terminal değil! ;-)

Sondaki 3 kurala gelince, bu makaleyi tercüme edip buraya yollamama yol açan en önemli bölüm belki de bu bölümdü. Dikkat çektiğine sevindim :)

Bu arada konu ile en güzel analojilerden bir tanesi de herhalde su satan firmalardır. Yani doğada, içme suyu bedava olarak bulunur, üretmeye bile gerek yoktur. Ama bir şirket gider, bir tesis kurar, bu bedava suyu güzel bir ambalaja koyar, ticari markasını üstüne basar ve bir telefonla ayağınıza kadar getirir, yani servis verir, böylece bedavaya bulunan bir üründen çatır çatır bir sürü para kazanır.
0
FZ
Gördüğüm kadarı ile bu makaleye 163 kere girilmiş ancak ciddi ve detaylı yorum yazan sadece SHiBuMi arkadaşımız olmuş.

Yok mu konuya katkıda bulunacak olan başkaları? ;-)
0
anonim
Aslında sadece bir adet HDD kazandırmıyor buna ilave olarak sistem kurulumundan, disk hatalarından,sisteme kullanıcı müdahalelerinden (gereksiz açma-kapama işlemleri) kurtulunmuş da olmuyormu ?Bu arada eğer ücretli bir işletim sistemi de kullanılıyorsa bundan da tasarruf edilmiş sayılmaz mı ? Ve tabiiki güçlü olmayan basit bir konfigürasyon ile bu işi yapabilmek bence güzel bir mükafaat olsa gerek..
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

RMS: Miguel de Icaza bir haindir

Ono

Geçtiğimiz günlerde yapılan, Özgür Yazılım Vakfı'nın düzenlediği Software Freedom Day'in yankıları sürüyor. Konu ise Özgür Yazılım Vakfı kurucusu ve hepimizin yakından tanıdığı Richard Stalman'ın; GNOME ve Mono projesi kurucusu, Miguel de Icaza'nın Microsoft'un açtığı yeni Open Source labına katılmış olmasını ağır bir dille eleştirmesi.

The Free Software Song

barisozyurt

Özgür yazılımın kendisine ait bir şarkısı olduğunu biliyor muydunuz? Üstelik bu şarkının sözlerini GNU'nun yaratıcısı ve Richard Stallman' ın yazdığını?...

Apache 2.0 (hatta 2.035) Stable ÇIKTI!

sundance

En sevdiğimiz web sunucusu Apache`nin, yepyeni özelliklerle dolu, tamamen ölçeklenebilir ve çok daha fazla yük kaldırabilir versiyonu 2.0`ın stable hali en sonunda çıktı

Öncelikle yansılardan olmak üzere downloadlar başlasın...

.Net ve Shared Source

elrond

Bu haberi gün içinde verip Türkiye` de hep beraber bir ilk olmak isterdim ama malesef zaman bulamadım mecburen fazlamesai`ye kaldı.
Microsoft .Net ürün yelpazesinden bazılarının kaynak kodlarını açıklıyor. Konseptin adı `Microsoft shared Code CLI implementation`

Eric Raymond ve Open-Source Camiası

SHiBuMi

Eric Raymond, "open-source nedir ne değildir" i öğrenmek isteyen herkesin ilk tanışması gereken isimlerden birisi. Kendisi open-source haraketinin "kurucu baba"larından birisi ve bana göre bu oluşumu yönlendirirken aynı zamanda oluşum hakkında en sağlam ve tutarlı fikirlere sahip olan kişi. "The Cathedral And Bazaar" isimli hem elektronik ortamda hem de basılı medyada yayınlanan kitabı ise "hacker"lar ve "programcı"lar için önemli bir fikir kaynağı. Hem bu kitaba, hem de Raymond'un kişisel web sitesine ulaşabileceğiniz adres: www.tuxedo.org/~esr/writings/cathedral-bazaar/. Kitabın haricinde "Hacker FAQ" bölümünü de mutlaka okumanızı tavsiye ederim, bir hacker olmayı düşünmüyorsanız bile, sanal dünyada bir kullanıcı olmaktan öteye geçip geliştirici olmaya başlayabilmeniz için öğrenmeniz gerekenler ve sahip olmanız/edinmeniz gereken nitelikler çok usta bir üslupla özetlenmiş.