90'lı yılların ortasında, hastanelere sistem satan Dynamic Results şirketi BİM (Bilgi İşlem Merkezi) sistemini yenilemeye karar verdi. Ticari ürünleri inceleyen ve eksik bulan şirket bir süre Windows tabanlı PC'leri de test ettikten sonra bunların da ihtiyaçları tam olarak karşılamadığını gördü. Araştırmalarına devam eden şirket bir Linux dağıtımı keşfetti ve bunun içindeki araçları kullanarak artık işe yaramaz gibi görünen bir PC'yi ağ üzerindeki bir Linux sunucuya ve oradan da Mainframe'lere bağlanabilen disksiz bir iş istasyonuna dönüştürebileceğini gördü.
Söz konusu sistemi kurcalamaya devam eden şirket elemanları basit ve şirin bir PC kutusu üretmeyi başardılar: Klavye, fare, monitör, sistem anakartı, ağ kartı, güç kaynağı ve kasa. Hepsi bu kadar yani sabit disk yok, CD-Rom yok, disket sürücü yok, ses kartı yok, port yok, kelimenin tam anlamı ile başka hiçbir şey yok. Bu alet bir terminal öykünme programı çalıştırıyor ve operatörlere tanıdık bir arayüz sunuyordu.
Kısaca açıklamak gerekirse PC'nin ağ kartındaki boot ROM, makina açılır açılmaz tüm ağa bir DHCP (Dynamic Host Configuration Protocol) talebi gönderir. Ağdaki DHCP sunucusu bu talebe cevap olarak bir boot imajı gönderir. Sonra bu imaj istemci makinaya yüklenir yüklenmez daha büyük bir imajı çağırır, sistem NFS (Network File System) sürücüsüne bağlı bir Linux çekirdeğini çalıştırmaya başlar. Bu çekirdek hemen monitöre X Server pencere sistemini getirip gerekli uygulamaları otomatik olarak başlatır. Düşük seviyeli bir 80486 işlemcili PC kullanıcısı bile 3-4 saniyede makinasını kullanabilir, iş yapabilir hale gelir.
Sunucu makina DHCP, TFTP, NFS, X Client ve tüm geleneksel GNU/Linux uygulamalarını desteklemektedir. Zaten herhangi bir GNU/Linux dağıtımı bunları içerdiği için ekstra bir yazılıma gerek yoktur. Dynamic Results şirketi sunucu görevini üstlenecek makinanın bile çok pahal olmasına gerek olmadığını görünce etkilenmişti. Müşterileri ise çok daha memnundu çünkü artık her iş istasyonu için ayrıca bir işletim sistemi lisansı ve uygulama lisansı parası ödemelerine gerek kalmamıştı, bu da makina başına düşen maliyeti epey aşağı çekmişti. GNU uygulamaları çalıştıran sunucu için de maliyet epey düşüktü.
Bu sisteme bağlanan kullanıcılar tıpkı herhangi bir masaüstü PC'deki Linux'a login olur gibi giriş yaparlar ancak lokal konfigürasyon dosyaları ayarları, administratif işler gibi yükleri artık omuzlarında taşımazlar. Aslında kullanıcılar "masaüstlerindeki bilgisayarın" farkında bile değildirler.
Bütün bu süreç içinde Dynamic Results çok önemli iki noktanın farkına vardı:
- Tüm bileşenleri kurcalayıp çalışabilir bir konfigürasyona varmak için epeyciddi ve sağlam bir Linux ve ağ uzmanlığına ihtiyaç vardı.
- Pek çok başka kişi de onların yaptıkları ile ilgileniyordu.
Orjinal GNU/Linux yazılımları Open Source topluluğundan gelmişti bu yüzden de Dynamic Results ürettiği tüm kodu ve dokümantasyonu GPL lisansı ile herkese açık olarak sunmaya karar verdi. Linux Terminal Server Projesini oluşturdu, tüm dünyaya açtı, böylece kullanıcılar hafif istemci (thin-client) ağ sistemi kurmak istediklerinde tek kuruş ödemeden LTSP'yi başlama noktası olarak kullanabileceklerdi. Buna ek olarak epey aktif ve destekleyici bir e-mail grubu ile anında canlı destek için bir IRC chat odasına da sahip olacaklardı.
Dynamic Results'ın araştırma sonuçlarına göre LTSP şu anda onbinlerce yerde kurulmuş ve düzgün olarak çalışıyor durumda, yani kendi-kendine-yap yöntemi pratik olarak başarısını kanıtlamış.
Ancak pek çok büyük şirket önceden test edilmiş ve iyi tanına bileşenleri eskimiş PC'lere tercih ettiği için, adamlar DisklessWorkstations.com diye ticari amaçlı bir şirket kurmuşlar. Bu şirket yukarıda tarif edilen şekilde ayarlanmış, basit, ucuz, tak çalıştır modeli PC kutuları satıyor.
Ve tabii anahtar teslimi, hızlı çözümlere ihtiyaç duyan şirketler DisklessWorkstations.com'u danışman olarak da kiralayabiliyorlar. Bunun karşılığında basılı kitapları, test edilmiş donanımı ve işin yapılmasını sağlayan uzmanları alıyorlar. İşte karşınızda saygın referansları olan, özgür yazılıma dayalı ciddi bir şirket.
LinuxWorldExpo fuarındaki stand manzarasına ve kalabalığa bakılacak olursa işleri hiç de fena gitmiyor.
Bedava (Özgür?) Tavsiye
Bu ve benzeri bir iki örnekten yola çıkarak dünün piyasası ve geleceğin piyasasına dair bir iki şey söyleyebiliriz. Şartlar değişse de iş kuralları sabit kalıyor. Temel kurallara bir göz atalım:
Kural 1, eğer kâr yoksa iş de yok. Kâr amacı gütmeyen bir kurumunuz olabilir, bir hayır derneğiniz olabilir, büyük bir servetten küçük bir servet yapıyor olabilirsiniz ama bunların hiçbiri "iş" değildir. Buna ek olarak bu kârı yapabilmek için müşterilere bir şeyler satıyor olmanız gerekir; bedavaya bir şeyler sunup sonra da sürümden kazanamazsınız, bunu unutun.
LTSP grubu DisklessWorkstations.com'u kurarak bir marka yaratmış, bir ürün yelpazesi oluşturmuş ve GPL kodlu sistemi, kâr amaçlı şirketten ayrı tutmuştur.
Kural 2, genel bir ürünle kâr edemezsiniz, ister donanım ister yazılım olsun. Eğer herhangi biri bu ürünü üretebiliyorsa bunu daha ucuza üretir ve siz de fiyat kırmak zorunda kalırsınız. Rekabet ortamında diğerlerinden kolaylıkla ayırt edilebilen bir ürününüz yoksa sadece zarar edersiniz!
Örnek olarak geçenlerde Red Hat şirketinin CheapBytes'ın ucuz CD dağıtımını nasıl durdurduğuna bakın: Sebep neydi? CD'lerin üzerinde Red Hat tescilli markası, ticari logosu yer alıyordu. Mesele CD'nin içindeki programlar değildi, CD'nin etiketiydi. Red Hat'in GNU/Linux yazılım seti GPL lisansı ile bedava olarak kopyalanabilir, dağıtılabilir ancak Red Hat isminin kendisi çok değerli ve Red Hat şirketine ait bir ticari varlıktır.
Kural 3, en iyi reklamı mutlu müşteriler yapar. Saf yazılım, sadece yazılım, özellikle de bu Internet çağında bir şirketin pek çok ateşli ve hevesli kullanıcıya sahip olmasına yol açar, müşteriye değil. Eğer tüm emeklerinizi kullanıcı mutluluğuna harcayıp onları müşteriye çevirmezseniz Kural 1 sizi çiğ çiğ yer.
Tersine, mutsuz kullanıcılar ise pek çok bakımdan harika olan bir ürünü kolayca tahrip edebilir. Özgür Yazılım/Açık Kod yazılımları ve ürünleri Kural 1 ile Kural 3 arasındaki hassas dengeyi tutturmalı ve Kural 2'yi de göz önünde bulundurmalıdır.
Yazan: Ed Nisley
Kaynak: Dr. Dobb's Journal Haziran 2002 sayısı
Aslından kısaltarak tercüme eden: FZ
Not: Vakti zamanında verilen bir söz tutuldu :)
çeviri isteyen anonim.