mySQL 4.0.12 hazır

0
redial

Görüşler

0
GaripFakir
Hayatin temel paradoxlarindan biri: Kotulukle savasirken kotu'ye donusmektir Bu tema bir cok filmin, edebiyat eserinin, bilgisayar oyunlarinin konusu olmustur. Yazilim alaninda da bu boyle: Ozgur yazilimi savunma adina insanlari gerektiginde hapsetmek. Tabii ki Sendmail den sozediyorum. Guzelligi ve becerisi tum dunuaua destan. Fakat Tum hacker lara mavi boncuk dagitip kur yapmak onun ruhunda var. Hala bir cok Linux/Unix isletim sistemlerinde varsayilan e-posta sunucusu olarak gelmekte. Mesela FreeBSD de. Postfix, Qmail gibi alternatifler varken hala varsayilan e-posta sunucusu olmasinda sanki politik bazi sebepler var
0
sundance
Şahsen Sendmail''''la ''''serving root since 1980''''s'''' şeklinde dalga geçenlerden biriyim. Fakat Using Postfix for Secure SMTP yazısında da bahsettiği gibi

Is sendmail really that bad? That depends on what you need it to do--the learning curve may not be justified if your e-mail architecture is simple. But sendmail is unquestionably an extremely powerful, stable and widely deployed application that isn''''t going away anytime soon, nor should it. In fact, The Paranoid Penguin will probably feature a sendmail article some time in the next few months.

Kendi adıma Sendmail'i, allahım ne kadar da kötü, hala nasıl hayatta kalabiliyor diyecek kadar tanımadığımı farkettim.
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Baby Language Firmware 1.0 (ya da Chomsky haklı mı?)

FZ

Bilişsel Bilim haberlerini gündeme getiren CogNews sitesindeki son haberlerden birine göre bebeklerin beyni doğuştan itibaren insan konuşmasını diğer ses dalgalarından ayırt etmeye programlanmış durumda. Birkaç günlük bebeklerin üzerinde gerçekleştirilen deneylerde görüldüğü kadarı ile beyin bir doğal dil ses sinyalini algıladığı anda sol yarımküresinde yüksek etkinlik gerçekleşmeye başlıyor.

Yahoo´daki orjinal haberde, aynı bebeklerin, konuşmalar tersten dinletildiğinde herhangi bir farklı beyinsel etkinlik sergilemediklerine dikkat çekiliyor.

İsmini MARS`a gönder!

larweda

NASA, 2003 yılında planlanmış MARS uçuşu için tüm uzay heveslilerine isimlerini Mars'a gönderme şansı veriyor. Bu muhabbet aslında yıllardır duyulur söylenir, (hatta ilkokulda bu uğurda bi dolu kartpostal attığımı bile hatırlarım :-) ama ilk defa resmi bir kaynaktan duyurulduğunu görüyorum. Ama şimdi internet sağolsun gidiyosunuz NASA'nın web sitesine, iki dakikada, ööle kişisel bilgilerinizi filan vermeden veriyorsunuz isminizi, NASA da topladığı bu isimleri bir CD`ye doldurup MARS`a gönderiyor. Sembolik de olsa MARS`ta sizin de isminiz oluyor. Bu da fazlamesai`nin MARS`a gitme sertifikası.

Müjde! Bilişimin arsa derdi çözülüyor...

bm

Biz burada Larry Wall'un davranışından felsefi manalar çıkartmaya, hem Malkoçoğlu rumuzu kullanıp hem beynelmilel seviyede kaliteli yazılar yazarak Türk'ün Türk kalarak sadece batılının sanılan oyunu oynabileceğini göstermeye ve bu nevi pek çok faydalı iş yapmaya çalışırken öbür taraftan birileri devletimizin aklına bilişimle ilgili birşeyler sokuyor. Buradaki habere göre Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun "Uygun yerde bedelsiz arsa tahsis etmeye ve Bakanlar Kurulu kararıyla enerji ve vergi muafiyeti gibi teşvikleri vermeye söz veriyoruz" demiş. Vergi muafiyetini anladım ama arsa ve enerji nereden çıktı? "Bilişim şirketlerinin toplanarak bir sanayi bölgesi kurmaları" teşvik edilecekmiş. Bana mı öyle geliyor yoksa "sanayi bölgeciliği" diye bir rant işi mi var Türkiye'de?

Internet yavaş, pahalı ve kesiliyor; ilginç donanım buraya getirilmiyor, iyi teknik kitap bulamıyoruz filan diye şikayet edildiğini duydum ama doğru dürüst iş yaptığını düşündüğüm bilişimcilerden "ah ah keşke bütün şirketler yanyana olsa" diye bir şey hiç duymadım. Pardon düzeltiyorum, hiçbir bilişimciden duymadım bunu. "Ne güzel ofis bilmemne maliyeti olmadan evimizden çalışabiliyoruz" yahut "net sağolsun bir sürü bilgili insanla dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar etkileşebiliyoruz" diyen çok bilişimci tanıyorum tabii. Bunun sebebi galiba benimle konuşan bilişimcilerle devletimizin aklına bu fikirleri sokan bilişimcilerin farklı olmaları.

Sizin aklınız eriyor mu "ithal veya yerli bilişim profesöründen gelir vergisi almayacağım", "telekom işini dehal halledeceğim", "bilişimde şirketleşmek artık 5 dakika", "Türk gençleri evde oturup annelerine çay yaptırıken ABD'nın yüksek katma değerli bilişim sektörününde yer almalı" gibi şeyler demek varken, "arsa tahsis edeceğim", "teşviği insana değil bölgeye vereceğim, siz bölgeye gelin", yani bir yerde efektif olarak "Türkler Türkler'le yakın durup hep Türkler'le konuşsunlar ki Türkiye dışında hiçbir yerde doğru olmayan doğrular üretelim" denmesine? Kimler bu insanların aklına bunları sokuyorlar Allah aşkına? Ben mi çok huysuz veya cahilim yoksa hakikaten ters bir perspektif mi bu?

Robocup 2005 Şampiyonu: Türkiye

FZ

Boğaziçi Üniversitesi Bilg. Müh.den Prof. Dr. Cem Say'ın "cogsciforum" e-posta listesine son gönderdiği iletiye göre Osaka, Japonya'da düzenlenen Robocup 2005 robot futbol turnuvasını Prof. Dr. Levent Akın yönetimindeki Cerberus ekibi kazanmış. Diğer takımları da burada görebilirsiniz.

Dr. Akın'ı ve öğrencilerini bu başarıdan ötürü kutluyor robotik ile YZ bilimlerinin ülkemizde ve dünyada gelişmesine daha da büyük katkılarda bulunmalarını diliyoruz.

Sanal Sergi: Ömer Uluç

FZ

"Ömer Uluç'un bu o kadar kendine özgü hareketi, tekrarlı, anlatımlı olmayan bir harekettir ama başka çağdaş resimlerde rastlandığı gibi basit bir damgalama değildir; kucaklayan bir harekettir. Espası özgürce ve cömertçe kucaklayan ve sadece figürleri yakalamak için daralan bir hareket. O kadar ki, figürler gerçekte espasın kasılmalarıdır." Catherine Millet, çağdaş ressamlarımızdan Ömer Uluç'u böyle yorumluyor.