Linux Semineri : Linux´ta Multimedya

0
dfisek
Linux Kullanıcıları Derneği, 2 Temmuz Çarşamba günü Ankara'da masaüstü kullanıcılarına yönelik bir linux semineri düzenliyor. Linux'un video, müzik, resim, oyun, tv ve benzeri multimedya uygulamaları için kullanımının anlatılacağı seminer saat 18:30'da başlıyor. -Ayrıntılı Bilgi-

Görüşler

0
Teorisyen
Geçen seferki seminere 2 kişi gitmiştik.. Bu sefer galiba 4 kişi gideceğiz...

Bir de bu seminerlerde Linux CD Satışı yapılsa bence çok iyi olur... Sayın dernek [www.linux.org.tr.] yöneticilerine saygı ve sevgi ile duyurulur.
0
yalcink01
Çarşamba günü oldukça ilginç bir seminere daha şahit olduk. Her ne kadar ben bu multimedya işlerinden çok anlamasam ve hatta pek sevmesemde bi gitmekte fayda var diye Ankara Üniversitesinin o cennet yolunu takiben anfiye ulaştık ve ne gördük?

Daha öncede bir seminerini izleme onuruna eriştiğimiz yaşça biraz küçük ama maşallah beyin kapasitesi %110 çalışan -yanlış hatırlıyorsam lütfen düzeltin- Murat isimli arkadaş biz multimedya fakirlerine Mandrake Linux üzerinde multimedya işlerini anlatacak.

Çok mu muhteşem bir sunuş oldu? Doğrusu olmadı ama o yaşta birinin bu bilgisi, azmi ve medeni cesareti karşısında ben şapka çıkarır, hatta ayağa kalkar saygı ile eğilirim. Zaten bir multimedya sunuşu ne kadar muhteşem olabilir ki?

Daha öncede qt ile programlamaya girişi anlatmıştı /*tabi yine yanlış hatırlamıyorsam*/. beş- on sene sonrasının gerçek bir hackerının gelişim sürecine tanıklık ediyor olabilir miyiz acaba?

Yalçın KOLUKISA
bunamaya meyilli adam
0
FZ
Zaten bir multimedya sunuşu ne kadar muhteşem olabilir ki?

El insaf! Yani muhteşem olacak multimedya sunuşu olmalı!
0
yalcink01
Küçükken, babam bizi sihirbaz gösterilerine götürürdü. Ben onları da sevmezdim. Şayet sesler, ışıklar ve resimlerden oluşan şamata sizce önemli ise bilemem ama bence multimedya çok abartılmaması gereken/* hele "bu Linux 'te ben film seyredemiyorum, o nedenle windows kullanmaya devam ediyorum diyen" ileri seviyeli insanlara gıçık olurum*/ bir araçtır.

Bazen Ankara'da lazer ve havai fişek gösterileri olur/*genellikle Melih amcam yine köprü ya da çeşme yapmıştır :-) */ ben onlardan da pek haz almam. Ama özenle yazılmış bir Sokrat /*ruhun şad olsun Platon amca*/kitabı söz konusu olunca işler değişir. Onu beş on kere okuyup derin ve sessiz bir düşünce maratonunu hiç bir şeye değişmem. İşte "muhteşem" olan budur. O sessizlik ve kafanızın içinde birbirlerini yıkmak için savaşan fikirler.

Yukarıda bahsi geçen sebeplerden dolayı herhangi bir multimedya sunumunu muhteşem diye değerlendirmek benim yapacağım /*en azından kolay kolay yapacağım*/ bir şey değil.

Zaten benim anlatmak istediğim; sunumun şafatatı değil, oradaki 12-13 yaşlarındaki bir genç erkeğin kendinden büyük insanların karşısında seminer verebilecek cesaret, öz güven ve bilgiye sahip olması idi. Zannımca ilgilenilmesi ve irdelenmesi gereken kısım burası olmalı idi. Elbette ki kişisel fikirlerimizin farklı olması gayet normal bir olaydır. Kültür, eğitim ve ögretim farklılıkları hayata bakış açısını önemli ölçüde değiştirebilmektedir. Benim almış olduğum eğitim/öğretim; çok süslü şeylerin mutlaka bizlerden bir şeyler gizlemeye yönelik eylemler olduğunu öğretmiştir. Ve bu istisnai durumlar haricinde sarsılmaz bir gerçektir. Bu nedenle muhteşem multimedya sunumlarının olup olmaması benim açımdan mutlaka "olması" gereken ivedi işler değildir. O sunumdaki "çocuk" biz "koca adamlara" bu işleri gayet basit ve sade bir şekilde anlattı diye yaptığı işin ne değeri ne de önemi düşmedi . Zaten "muhteşem" işler olsa ne olur olmasa ne olur? Ve illaki bir şeyi muhteşem olarak nitelememiz gerekirse , o genç arkadaşın o amfide tek başına duruyor olması gerçekten muhteşem bir olaydı.

Saygılarımla,

Yalçın KOLUKISA
şapkası elinde bir "çocuğu" selamlayan adam
0
FZ
Yine el insaf! diyorum. Ben ne diyorum sen ne diyorsun. Multimedyadan bahsediyoruz, yani grafik, ses, animasyon ve bunların entegre olarak çalıştıkları ortamlar. Böyle bir sunumun bence birincil amacı izleyicilere önce bir `ohaa! ne kadar yetenekli programlar bunlar, ne kadar da canavar gibi iş çıkarmış adamlar´ dedirtmektir. Yani eğer misal bir çekirdek içyapısı semineri olsa tamam hard-core kıvamda C kodları incelenir, trace edilir ve insanlar huşu içinde izlerler falan ama eğer konu multimedya ise o zaman seyirciler cıvıl cıvıl birşey görmeliler.

Süslü püslü şeyler bizden bir şeyler gizler derken bence çok ama çok farklı kulvarlara kaymışsın, bahsettiklerimle ve konu ile herhangi bir bağlantı kuramadım.

12-13 yaşındaki bir gencin bir grup insanın önünde sunum yapması, evet takdir edilesi bir durumdur, başarılarının artarak devamını dilerim ve etrafındaki insanların da bu genci cesaretlendirmelerini temenni ederim, bu çok ama çok önemli. Ve fakat benim bahsettiğim başka bir şey.

Somut örnek vermem gerekirse Yıldız Üniversitesi´ndeki Linux şenliğinde tek ciddi multimedya semineri olan Blender seminerini örnek olarak gösteterebilirim. Bence Blender gibi bir program çok daha güzel tanıtılmayı hak ediyordur ve bunun için her türlü görsel, sessel öğe, vs. için içine sokulmalıdır. Kısaca `muhteşem´ olmalıdır.

Olsa ne olur olmasa ne olur diyorsan zaten diyecek bir sözüm yok. Benim için insanları şaşırtmak, dudaklarını uçuklatmak, kolayca dağılabilen dikkatlerini bir yere çok yoğun bir şekilde odaklamalarını sağlamak yani kısaca onlara unutulmaz bir deneyim yaşatmak önemlidir. Yoksa `idareten´ yapılacak olduktan sonra memlekette o modelde ders veren milyar tane adam var. Kuru kuru, boş, şaşırtmacasız, muhteşem olmayan, sıradan... (yanlış anlama olmasın son dediklerim haberdeki seminer ile alakalı değil, yorumdaki muhteşem olmasa ne olur sözüne yönelik).

Bir adam bana diyorsa ki: `Falanca seminere vakit ayır´ işte o zaman bu sözünün arkasında hakikaten sıradışı, muhteşem bir şey olmalı ki ben değerli vaktimi o seminere ayırayım ve başka bir yerde kolayca öğrenemeyeceğim şeyi o seminerde büyük oranda öğreneyim.

İnsanların `seminer ya da ders nasıl verilir´ konusunda ciddi bir seminere ya da kursa ihtiyaçları olduklarını düşünüyorum. Meraklısı, Sun Microsystem´te uzunca bir süre ileri seviyeli Java kursları vermiş iki yazılımcı-eğitimci ile yapılmış şu önemli röportaja bakabilirler:

http://www.onjava.com/pub/a/onjava/2003/06/18/head_first.html
0
yalcink01
Sanırım seminer konusunu bir hatırlamakta yarar var: Linux'ta multimedya. Ve evet sunumdaki konular neler? ses çıkaran/* bazıları buna şarkı çalabilen araçlar diyor*/ programlar, görüntü ve sesi bir arada verebilen ilginç araçlar/*sanırım bunada sinema/film diye bir isim veriyorlar*/, ve başka ne vardı? Ses var görüntüde var yeterli sanırım.
Şu an muhtemelen "olum bunlar nerede Linux'ta multimedya nerede" gibisinden kibar bir yaklaşım sergiliyorsunuz. Haklısınız bunlar sadece küçük bir kısmı. Zaten amaç oradaki insanlara multimedya üreten araçları değil, sunan araçları tanıtmak.
Eğer amaç blender/gimp tanıtmak ise ve siz bunu sadece kuru laf ile anlatıyorsanız ortada büyük bir sorun var demektir. Ders alınması bence de uygun olur. Ama bütün bunlar benim şahsi kanaatim olan: "estetik ve güzellik adı altında yapılan işler, o işlerin fonksiyonelligini örtmekte ve takip eden işler asıl fonksiyonel yapıda gelişmeler yerine sadece ve sadece işin makyaj kısmında gelişmeler olmaktadır." 'ı değiştirmemektedir.

zaten tanıtım/* seminer veya ders veya konferans*/ multimedyaya ait bir olgu değildir, tamamen pazarlama /*marketing dedikleri saçmalık*/ ile ilğili bir şeydir. Yani alınması gereken ders pazarlama ve marketing dersidir.

Matrix II ne kadar muhteşem efekt ve sahneler ile doluydu. Ama pek çok insana birincisinin tadını vermedi/*en azından benim çevremdekiler*/ .içerisindeki felsefi boyutu ve olguyu dışarı çıkarın geriye çocuklar için çevrilmiş hoş bir film kalır. Multimedya araçlarına sahip olmak etkileyici olmak adına güzel bir şey olabilir, lakin multimedya araçları ile yaratılan araçlar pek bir işe yarar şeyler olmuyorlar. Örnek: Final Fantasy.

Siz multimedyanın iyi, hoş ve faydalı bir şey olduğunu düşünüyorsunuz, ben ise sadece hoş olduklarını. Peki multimedya gerekli mi? Kesinlikle gerekli ama sadece bir "ek" olarak. Asla tek başına bir "şey" miş gibi kabul edilmemeli. Yoksa gerçek amaçtan ve varılmak istenen noktadan sizi uzaklaştırırlar.

Uzun lafın kısası; Linux kullanmaya "kara ekran" aşkı sebep olan birisinin/* elbette bir kaç yüz sebep daha var*/ de multimedya hakkındaki fikirlerinin bunlar olmasına şaşmamak lazım.

Ve ben hala o çocuğun oradaki duruşunun yeterli bir muhteşemlik olduğuna inanıyorum. Muhteşem bir şeyler görmek için, illaki renkli resimler ve acayip seslere gerek yok kanaatindeyim.

akabinde saygılarımı sunar bol renkli günler dilerim,

Yalçın Kolukısa
medyasız adam
0
FZ
Yazı yazarken biraz aceleci davrandığını düşünüyorum:

zaten tanıtım/* seminer veya ders veya konferans*/ multimedyaya ait bir olgu değildir, tamamen pazarlama /*marketing dedikleri saçmalık*/ ile ilğili bir şeydir. Yani alınması gereken ders pazarlama ve marketing dersidir.

Ben mi derdimi ifade edemiyorum? Sana iki adam gösterebilirim çok karmaşık bir fizik teorisini anlatmaya çalışan, birincisi daha mevzunun onda birini anlatmadan esnemeye başlarsın, ötekisi mevzuyu bitirdiğinde konunun devamını öğrenmek için adamın yakasına - ağzın bir karış açık olarak - yapışırsın ;-) Bu bir pazarlama meselesi değildir, bu insanların kafalarına bir şeyleri dank ettirebilme meselesidir. Niyet değil eylemdir önemli olan!


Matrix II ne kadar muhteşem efekt ve sahneler ile doluydu. Ama pek çok insana birincisinin tadını vermedi/*en azından benim çevremdekiler*/ .içerisindeki felsefi boyutu ve olguyu dışarı çıkarın geriye çocuklar için çevrilmiş hoş bir film kalır.

Nasıl oluyor da bir bütünü bu kadar kolay parçalayabiliyoruz? Bir eser için `şu kısmını geriye çıkar geriye pek bir şey kalmaz´ demek ne kadar anlamlı? Bu biraz da son yüzyıllık düşünce tarihimizi hatırlatıyor bana: Batının teknolojisini alalım ama başka şeylerini almayalım. Sanki bunlar böyle birbirinden ayrılabilir şeyler gibi.

Siz multimedyanın iyi, hoş ve faydalı bir şey olduğunu düşünüyorsunuz

Bunu nereden çıkardığını sorabilir miyim? Yani benim böyle düşündüğümü neye dayanarak söylüyorsun? Böyle bir cümle sarf etmedim ya da böyle bir şey ima etmedim. Yorum yazmadan önce daha dikkatli okursan sevinirim.


Peki multimedya gerekli mi? Kesinlikle gerekli ama sadece bir "ek" olarak. Asla tek başına bir "şey" miş gibi kabul edilmemeli. Yoksa gerçek amaçtan ve varılmak istenen noktadan sizi uzaklaştırırlar.

Tek başına gerekli olmak ne demek allah aşkına? Tek başına ne gereklidir? İşletim sistemi? Tek başına gerekli midir? Her teknoloji belli bir bağlamda değer kazanır ve gerekli olur. Uygulama geliştireceksem önce bir işletim sistemi gereklidir. Bir film göstereceksem önce bir film oynatıcı gereklidir vs. Yok eğer farklı bir açıdan bakarsak bu durumda bilgisayar da gereksizdir diyebiliriz, onlar olmayınca insan olmaktan çıkmayız ama bu son iddiamın da saçma olduğu iddia edilebilir çünkü insan aynı zamanda bilgisayar denilen olguyu ortaya koymuş canlı türüdür yani bu yokmuş gibi var saymak işin tarihselliği ile bağdaşmaz.


Uzun lafın kısası; Linux kullanmaya "kara ekran" aşkı sebep olan birisinin/* elbette bir kaç yüz sebep daha var*/ de multimedya hakkındaki fikirlerinin bunlar olmasına şaşmamak lazım.

Valla konuyu çok farklı noktalara çekmişsin. Yani burada bir sürü UNIX, Linux vs. kullanıcısı var ve bunların da önemli bir kısmı, komut satırı, konsol vs. kullanıyor ve yeri geldiğinde konsolun ve komut satırının ne kadar etkin, verimli ve esnek olduğunu biliyor. Yine aynı grubun içindeki insanlar görsel-sessel işler için de pek çok araç kullanıyorlar, biri diğerini dışlamıyor zorunlu olarak. En nihayetinde bunlar birer araç ve kullanım alanları, avantajlı oldukları sahalar, vs. belli.
0
yalcink01
Yazı yazarken biraz aceleci davrandığını düşünüyorum:

yazı yazarken hiç bir zaman acele etmem. Yani sandığınız gibi bu fikirleri bir tarafımdan uydurmuyor ya da sırf yazmış olmak için yazmıyorum.:-))
ilk mesajdan itibaren saatler:
yalcink01-->02:11
FZ-->04:47
yalcink01-->06:37
FZ-->07:13
yalcink01-->08:31
FZ-->09:03
acelesi olan var gibi mi gözüküyor?

Ben mi derdimi ifade edemiyorum? Sana iki adam gösterebilirim çok karmaşık bir fizik teorisini anlatmaya çalışan, birincisi daha mevzunun onda birini anlatmadan esnemeye başlarsın

İşte bu uyuma meselesi pazarlama tekniği ve yeteneği ile alakalıdır. Adam beceriksiz bir pazarlamacı ise, malını satamıyorsa ben ne yapayım?/* seminer dediğiniz şeyde yapılan faaliyet de bir nevi pazarlamadır. Bilgilerinizi ve fikirlerinizi satarsınız. Alıcı olur ya da olmaz, işte bu tamamen sizin pazarlama yeteneginize bağlıdır. ben de size lise matemetik hocamı örnek vereyim: kendisi dahidir ama ders anlatamaz. bildikleriniz hiç satamadı garibim*/ Yoksa ortada insanın kendi kendine dank etmesi diye bir şey yoktur. Kimsenin kafası birden dank etmez.
Nasıl oluyor da bir bütünü bu kadar kolay parçalayabiliyoruz? Bir eser için `şu kısmını geriye çıkar geriye pek bir şey kalmaz´ demek ne kadar anlamlı? Bu biraz da son yüzyıllık düşünce tarihimizi hatırlatıyor bana: Batının teknolojisini alalım ama başka şeylerini almayalım. Sanki bunlar böyle birbirinden ayrılabilir şeyler gibi.

Burada anlatmaya çalıştığınız Jön Türk mantığı ve benim söylediklerim arasında ne gibi bir bağlantı var anlamadım. Filmler ve nesneler bir bütündür ve parçalara ayırmak o kadarda zor değildir. Filmin konusu/hikayesi+oyunculuk yeteneği+yönetmen yeteneği+dağıtım ve pazarlama yeteneği+ kullanılan teknoloji ve efektler......... parçalara ayrılıp incelenebilir /* bunları sinema okullarında ders olarak okutuyorlar diye biliyorum. Olmaz ise /* bu konuda ciddiyim*/ Temel()Ana) Britanica /* ismi şu an tam hatırlayamıyorum. */ içinde sinema ve sinema tarihi, Türklerde sinema ve sinema tarihi konularını incelerseniz-oldukça uzun ve kapsamlı bir bölüme sahiptir- bu konuların bağımsız ve portatif olarak incelenebileceğini görebilirsiniz.
br>Siz multimedyanın iyi, hoş ve faydalı bir şey olduğunu düşünüyorsunuz Bunu nereden çıkardığını sorabilir miyim? Yani benim böyle düşündüğümü neye dayanarak söylüyorsun? Böyle bir cümle sarf etmedim ya da böyle bir şey ima etmedim. Yorum yazmadan önce daha dikkatli okursan sevinirim.

nereden çıktı bu fikir? sizin blender hakkında yazdıklarınız ve yazınızın genel fikri , benim böyle düşünmeme sebep verdi:
ve işte sizden arakladıklarım:
Yine el insaf! diyorum. Ben ne diyorum sen ne diyorsun. Multimedyadan bahsediyoruz, yani grafik, ses, animasyon ve bunların entegre olarak çalıştıkları ortamlar.
Bence Blender gibi bir program çok daha güzel tanıtılmayı hak ediyordur
Olsa ne olur olmasa ne olur diyorsan zaten diyecek bir sözüm yok. Benim için insanları şaşırtmak, dudaklarını uçuklatmak, kolayca dağılabilen dikkatlerini bir yere çok yoğun bir şekilde odaklamalarını sağlamak yani kısaca onlara unutulmaz bir deneyim yaşatmak önemlidir.
bu cümleler sizin multimedyanın önemli , iyi, hoş, şeffakte ve bakıma muhtaç, sevilmesi gereken şeyler :-) olduğunu düşündüğünüzü çağrıştırıyor bana.

Tek başına gerekli olmak ne demek allah aşkına? Tek başına ne gereklidir? İşletim sistemi? Tek başına gerekli midir? Her teknoloji belli bir bağlamda değer kazanır ve gerekli olur. Uygulama geliştireceksem önce bir işletim sistemi gereklidir. Bir film göstereceksem önce bir film oynatıcı gereklidir vs. Yok eğer farklı bir açıdan bakarsak bu durumda bilgisayar da gereksizdir diyebiliriz, onlar olmayınca insan olmaktan çıkmayız ama bu son iddiamın da saçma olduğu iddia edilebilir çünkü insan aynı zamanda bilgisayar denilen olguyu ortaya koymuş canlı türüdür yani bu yokmuş gibi var saymak işin tarihselliği ile bağdaşmaz.

hiç bir şey demiyorum

Linux kara ekran konusuna gelince;bana ne konsolun ne kadar esnek, etkin, verimli, falan filan olmasından? Ben ekranın siyah olmasını seviyorum. Yani o kayan yazıları, hata olunca çıkan bip sesini, yeşilimsi karakterleri falan seviyorum. Resimleri oybatıp, sesleri çalan kısmı beni pek alakadar etmiyor.Anlaşmazlığın temelide burası zaten:
. Ben multimedya diye bilgisayar ya da işletim sistemlerinden bahsetmiyorum. Filmler ve kasetler de multimedya sayıldığına göre , olay sadece bilgisayar ile alakalı değil. Neyse siz de ben de olayın çok farklı yönlerinde duruyoruz.
Asıl anlatmak istediğim o genç insanın medeni cesareti idi ama o yazdıklarımın içerisinde ki bir cümle bizi taaaaaaaa nereye getirdi. Yeni seminer haberinin altındaki yorumlardan sonra , tartışma isteğim de kalmadı zaten.. Herkes olayın çok farklı boyutları ile ilğileniyor ve biz hepimiz gördüğümüz ağaçları ormanın bütünü sanarak soluk almaya devam ediyoruz.

saygılarımla,
Yalçın KOLUKISA
reklam vermek için tıklayın
0
FZ
Valla mesaj yazma saatleri pek bir şey ifade etmiyor, acelecilik ile kast ettiğim `hemen yazmak´tan ziyade yazılan mesaja hemen atlamak ve ne yazıldığına dikkat etmeden yazmak idi ki benzer şeyi misal Hasan Bülent Kahraman´ın yazısına atfen yaptığın yorumlarda da olduğunu iddia ediyorum. Yani iki gün yazmayıp da ondan sonra yazsan bu yazdığın yazı hakkında uzun süre düşünüp taşındığını göstermez. Tabii tersi de düşünmediğimi göstermez diyebilirsin ama başta da belirttiğim gibi iddiam saat ve dakika hesabına değil yazdıklarına dayanıyordu. Henüz düşüncemi değiştiren bir şey ile karşılaşmadım.

Benim fizik dersi örneğini vererek anlatmaya çalıştığım şeyden sonra hala pazarlamadan, satmaktan bahsediyorsan buna artık diyecek bir lafım yok doğrusu. Lisedeki öğretmenine gelince, kendisini tanımıyorum ancak `dahi´ sözcüğü çok dikkatli şekilde kullanılması gereken sözcüklerden biridir, sadece bunu söyleyebilirim.

bu cümleler sizin multimedyanın önemli , iyi, hoş, şeffakte ve bakıma muhtaç, sevilmesi gereken şeyler :-) olduğunu düşündüğünüzü çağrıştırıyor bana.

Buna da diyecek bir şey bulamıyorum. Ben böyle bir şey iddia ve ima etmediğimi üstüne basa basa söyledikten sonra hala bu şekilde demagoji yapılmasını anlamsız buluyorum. Serbest çağrışım yöntemi ile tartışmak istiyorsan sen bilirsin ancak bu kısma ben eşlik edemeyeceğim.

Bu arada sıra ile gitmek gerekirse önce sinemadan bahsetmem gerekirdi, sırayı bozduk ama burada eleştirilerimi yazayım: Analitik bakış açısı ile hemen her şeyi didik edebilir, parçalara ayırabilir ve o şekilde çözümleyebiliriz, bunun çok işe yaradığı şeyler vardır. Ancak MATRIX ya da benzeri bir film söz konusu olduğunda `hocam bunun aksiyon sahnelerini çıkar geriye kuru laf kalır´ ya da tam tersi `yahu hocam buradaki felsefi diyalogları çıkar geriye çocuklara yönelik bir aksiyon´ kalır düşüncesini ÇOK SIĞ ve YÜZEYSEL bulduğumu itiraf etmek zorundayım.

Yazının sonuna gelirken: Valla yani bir şeyler söyleyeceksen merakla bekliyorum yok eğer demeyeceksen siyah ekranın ve yeşil fontlarınla nostaljik ve romantik bir hayat diliyorum.

Tartışma isteğinin kalmamasına üzüldüm. Herkes olayın tek bir boyutu ilgilenmek zorunda değil tahmin edebileceğin gibi ve ayrıca kimse bir gencin medeni cesaretini de küçümsüyor falan değil. Ve lütfen `biz, hepimiz, bir şey görmüyoruz´ gibisinden `büyük laflar, genellemeler´ ederken biraz daha dikkatli ol, acelecilik eleştirim biraz da bu tavrın yüzünden, başka bir şeyden ötürü değil.
0
yalcink01
önce "dahi" sözcüğüne yanıt: Hoca, Maltepe Askeri Lisesi Matematik öğretmeni bir yüzbaşı idi ve NASA sürekli olarak çalışması için çağırmakta idi. ama adam salak ya gitmedi. zaten biraz cins bir adamdı. dünya işleri ile pek alakadar olmazdı. ben de az biraz bu kelimenin anlamını bilirim ve kullanırken ulu orta kullanmıyorum, hassasiyetiniz için teşekkürler.

neden yazı yazma isteğim kalmadı? cevap: ben baştan beri size bu multimedya olayının bir tercih meselesi olduğunu ve benim bu saçmalığı sevmediğimi, bunun tamamen bir seçim hakkı olduğunu yazıyorum ve siz her seferinde"ben ne diyommmmmm sen ne anlatıyon" tarzı ile gelip konuyu çekiyorsunuz.

siz bu multimedya işinin /*artık nasıl kabul ediyorsanız.*/ ne olduğunu düşünüyorsanız, o şekilde davranın. size sürekli cevap yazmamım sebebi laf olsun torba dolsun değil, bana cevap yazmış birisine cevap vermemenin saygısızlık olduğunu düşündüğüm içindi. İnsanları insan yerine koyup ciddiye almak gerekir diye düşünüyorum.

ve en son yazınızda "internet: kurtarılmış bölge" konusunu tekrar ortaya çıkartmış olmanız fikirlerimin değişmesine sebep oldu. daha medeni bi şekilde davranıp söyleyecekleriniz o konu başlığı altında söylemenizi, içinizde biriktirip buraya taşımamanızı dilerdim. ama görünen o ki bu yazışmalar "sidik yarışına" dönmek üzere. benim yapacak çok daha önemli işlerim var, muhtemelen sizin de vardır.

belki ben biraz geç anlıyorum, belki aceleci biriyim,belki salağım.......... bütün bunlar olası senaryolar ama benim ne olduğumu nasıl anlayabildiğinize ve beni yorumlayabildiğinize şaşmamak elde değil. şayet 640 km öteden ruhumu ve beynimi okuyabiliyorsanız ne ala. yok eğer bilmediğim bir yöntem kullanıyorsanız, bunu bizimlede paylaşırsanız sevinirim.

umarım bir daha, sizin ne demek istediğinizi bir türlü anlayamayan biri ile yazışmak zorunda kalmazsınız.

allah babam size anlayışılı ve zeki kullarından nasip etsin. bir türlü sizin seviyenize çıkıp ne demek istediğinizi anlayamadım ve sizin vaktinizi boşa harcadığım için özür dilerim.

benim man kafam bir türlü basmıyor bu işlere, ne yaparsınız.

saygılarımla,

Yalçın KOLUKISA
toplu reklamlara indirim yapılır
0
ocean
Ben o seminer veren kişiyim..
16 yaşındayım,lise 2 öğrencisiyim....

Arkadaşım bu iş böyle kişilere bırakılmaması gerektiğini ifade etmeye calışıyor galiba...

Çok iyi bir seminer değildi ama linux un multimedia konusundaki
eksik bilgileri tamamlamak istedim.. henüz yeniyim... ibraz aksaklıklar oldu...

Akıl yaşta değil baştadır

3 senedir linux kullanıyorum......

Bu arada hacker olmak gibi bir niyetim yok :)
Hatta çok karşıyım...

I'm not the bad guy.
0
yalcink01
yaş konusunda özür dilerim. çok genç gözüküyordunuz. :-)

hacker olmak kötü bir şey değil ki? o kötü çocuklara kraker/* bazıları cracker da diyor*/ felan deniyor :-)
o hacker kelimesini kötü bir anlam içererek değil, kod yazabilen, problem çözebilen , yeni bir şeyler üreten insan anlamında/ *olması gerektiği anlamda*/ kullanmıştım.

aksilikler her zaman olabilir. önemli olan bunlardan ders alıp, bir sonraki seferde daha dikkatli olmaktır. umarım ilerde çok daha iyisini yaparsınız. ben kendi adıma teşekkür ederim.

saygılarımla,

Yalçın KOLUKISA
toplu reklamlara ciddi ciddi indirim yapmaya niyetli adam

0
ocean
Evet, çok küçük gösteriyorum maalesef :)
Genetik boy kısalığı.. >:/

Hmm, program yazmada çok iddialiyim :).

birakaç gün sonra www.linuxmultimedia.org dan programlarıma bakabilirsiniz :)
0
FZ

Bu arada hacker olmak gibi bir niyetim yok :)
Hatta çok karşıyım...

I´m not the bad guy.


Bu yazıyı okumadın sanırım:

http://fazlamesai.net/modules.php?name=News&file=article&sid=1663
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Özgür Web Teknolojileri 2010 Programı Yayınlandı

dfisek

Linux Kullanıcıları Derneği ve Yeditepe Üniversitesi Bilgisayar Topluluğu'nun 15-16 Ekim tarihlerinde düzenlediği Özgür Web Teknolojileri Günleri 2010'un etkinlik programı açıklandı.

Sponsorluğunu Uygun Teknoloji, Gittigidiyor.com ve OBSS'nin yaptığı etkinlikte 2 gün boyunca 3 paralel salonda 40'ın üzerinde konuşmacı seminerler, atölyeler ve kısa bildirilerle bilgi ve deneyimlerini katılımcılarla paylaşıyor.

Çeşitli programlama dillerinde web uygulamaları geliştirmekten yaygın içerik yönetim sistemlerine, kullanılabilirlikten kurumsal uygulama örneklerine dolu dolu bir içerik etkinlik katılımcılarını bekliyor.

Tüm etkinlik programı ve oturum özetleri için tıklayın.

Ruby on Rails Sunumu

anonim

Tarih :10 Şubat 2006 Cuma Saat 13:30
Yer: Odtü Teknokent İkizler

Ruby on Rails , Ruby tabanlı bir Web Application Framework. Basitliği ve yüksek verimi ile birçok yazılım geliştiriciyi kendine bağlıyor. Bu sunumda Rails ile ilgili asağıdaki konular incelenecek.

SmartReader: Etkin ve Etkileşimli Elektronik Kitap Platformu

FZ

İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri bölümünün düzenli ve halka açık seminerleri yeni öğretim dönemi ile birlikte başladı. 24 Şubat 2005, Salı, 17:00'da Dolapdere kampüsünde düzenlenecek ilk seminerin konuğu DDİ (Doğal Dil İşleme) konusunda dünya çapındaki isimlerden biri olan Prof. Dr. Kemal Oflazer.

Seminer özeti: Yazılı içeriğe erişmek ve bu içeriği anlamak öğrenmenin en temel yöntemlerinden biridir ve daha çok uzun bir süre, öğrenme ve özellikle ileri düzeyde bilgi edinme için en önemli ortam olmaya devam edecektir. Buna karşılık, özellikle dilden ve içerikten dolayı karşılaşılacak türlü çeşitli zorlukları (bilinmeyen sözcükler, hatırlanmayan kişiler, karmaşık tümceler, anlamaya yardım edecek yazı dışı bilgilerin eksikliği, vb.) aşacak olanakların olmadığı bir durumda, oldukça "lezzetsiz ve kuru" bir ortam olan yazı, öğrenmeyi de çok motive edecek bir ortam değildir. Örneğin İngilizce bir yazıyı okuyan bir kişi, anlamadığı bir sözcük veya karmaşık bir tümce yapısı ile karşılaştığında, elinin altında kendisine anında yardımcı olabilecek bir yardımcı olmadığı için genellikle (anlamadan) okumaya devam eder.

XQ2DB Semineri

FZ

İstanbul Bilgi Üniversitesi bilgisayar seminerlerine devam ediyor. Bilgisayar Bilimleri bölümü tarafından organize edilecek olan son seminerin konusu: XQ2DB : Bir "XQUERY - İlişkisel Veritabanı Yönetim Sistemi" Arayüzü.

Söz konusu seminerin konuşmacısı Oxygen Technologies şirketinden Cengiz Erdoğan. Yer ve tarih bilgilerine gelince:

Yer : İstanbul Bilgi Üniversitesi, Kuştepe Kampüsü, Akademik Kurul Odası
Tarih: 25 Mart 2002, Pazartesi
Saat : 18:30

e-OYUN 2002

FZ

14-16 Haziran 2002 tarihleri arasında İstanbul'daki Askeri Müze'de düzenlenecek olan e-OYUN 2002 etkinliğine tüm oyunseverler davetli.

Oyun dalındaki üretilen son teknolojinin tanıtılacağı ve eğitim, benzetim (simülasyon), eğlencenin oyunla birleştiği bir platformun yaratılacağı bu etkinlikte küçük büyük tüm oyun severlerin ve oyun üreticilerinin bir araya gelmesi amaçlanmakta.

Oyun, eğitim, benzetim ve eğlence dalında tüm firmaların ürünlerini sergileyeceği bu etkinlikte ayrıca oyun yazılım ürünleri ve kullanımı konusunda seminerler de verilecek.