İşbirliği Teorisi: Hile Yapmanın Zararları Üstüne

0
malkocoglu
Ünlü bilim adamı Darwin, bir insan özelliğinin eğer avantaj sağlayan bir özellik ise bir nesilden ötekine geçeceği fikrini öne sürmüştü. Fakat Darwin, gene kendi teorisi olan en güçlünün hayatta kalacağı kuralını çiğnemeden, ilk insanların hayatla mücadelede niye ilk kez işbirliği yapmaya karar verdiklerini bir türlü açıklayamamıştı. Geçen hafta ortaya çıkan bir matematikçi gurubunun teorileri, bu sorunun nihai olarak çözmeye aday gözüküyor.
21 yüzyılın bilgisi ile, işbirliği yapmanın iyi bir şey olduğunu hepimiz biliyoruz. Fakat bir mağara insanı için, o zamanın mantıki çözümü hile yapmaktı. Şu durumu düşünün: Eğer arkadaşlarıma o koskoca fili yere devirmek için yardım edersem, hepimizin daha çok yiyeceği olur. Ama onlar avlanırken ben kaçar gider meyve toplarsam, hem et, hem de meyve yerim bu sayede daha avantajlı olurum. Ünlü matematikçi John Nash'e Nobel kazandıran buluşunda ispatladığı gibi, hilebazlar hilenin yararını gördükleri sürece hileci kalmaya devam edeceklerdir, ve böylece uzun bir süre yaşayacaklardır. Fakat son haftanın Science dergisinde Martin Nowak ve Drew Fudenberg gösteriyor ki, "Nash Dengesi" her zaman geçerli olamıyor.


Bu matematikçilere göre, hilebazlar uzun süreli hile yapmayı sadece çok büyük gruplar içinde yapabiliyorlar, çünkü büyük topluluğun getirdiği tanınmazlık perdesi arkasına saklanabiliyorlar. Ufak bir gurubun yaşayanları, çoğunlukla tit-for-tat stratejisini takip edeceklerdir, yâni, eğer x geçen sefer hile yaptı ise, bu sefer ben de yaparım, yapmadı ise ben de yapmam. Nowak ve Fudenberg'in buluşu şudur ki, küçük ve bilahere tit-for-tat stratejisini izleyen guruplarda zamanla işbirliği ortaya çıkacaktır. İlk karşılaşma/mutabakat sonrası oyuncular akıllanırlar, ve güvendikleri insanlar ile işbirliği yapmaya baslarlar. Bu guruba yayılır, ve sadece işbirliği yapanlar ayakta kalır.


Bu çalışmanın uluslararası ilişkilerde bazı pratik faydaları olabilir. Eğer işbirliği insanlar arasında olabiliyor ise, ülkeler arasında da olamaz mı? "Buluşumuz bizi bu konuda daha iyimser olmaya itiyor" diyen Nowak şöyle devam ediyor "Ufak bir ülke gurubunda olan tek bir işbirlikçi ülke, sonsuz zamanlı barışı kurup sürdürebilir".


En azından "teori" böyle diyor.


http://msnbc.msn.com/id/4711695/
http://www.ped.fas.harvard.edu/pdf_files/nature04.pdf
http://www.ped.fas.harvard.edu/pdf_files/Science04.pdf
http://www.ped.fas.harvard.edu/pdf_files/Nature04a.pdf
http://www.ped.fas.harvard.edu/publications.html

İlgili Yazılar

Türkçe Robot Topluluğu

anonim

Robot meraklılarına ve "Her Eve Robot Gireceğine" inanan herkes için Türkçe içerikli yeni bir robot topluluğu. İsterseniz evinizdeki elektrik süpürgesini programlayın isterseniz bu işe sardırıp millete endüstriyel robot geliştirin. Yeni bir topluluk ama gönüllüleri ile ilerleyip ülkemizinde robot işlerinde ilerlemesine katkıda bulunur umarım. http://roboticsnedir.com/ ilgi ve bilgilerinize.

Müjde! Bilişimin arsa derdi çözülüyor...

bm

Biz burada Larry Wall'un davranışından felsefi manalar çıkartmaya, hem Malkoçoğlu rumuzu kullanıp hem beynelmilel seviyede kaliteli yazılar yazarak Türk'ün Türk kalarak sadece batılının sanılan oyunu oynabileceğini göstermeye ve bu nevi pek çok faydalı iş yapmaya çalışırken öbür taraftan birileri devletimizin aklına bilişimle ilgili birşeyler sokuyor. Buradaki habere göre Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun "Uygun yerde bedelsiz arsa tahsis etmeye ve Bakanlar Kurulu kararıyla enerji ve vergi muafiyeti gibi teşvikleri vermeye söz veriyoruz" demiş. Vergi muafiyetini anladım ama arsa ve enerji nereden çıktı? "Bilişim şirketlerinin toplanarak bir sanayi bölgesi kurmaları" teşvik edilecekmiş. Bana mı öyle geliyor yoksa "sanayi bölgeciliği" diye bir rant işi mi var Türkiye'de?

Internet yavaş, pahalı ve kesiliyor; ilginç donanım buraya getirilmiyor, iyi teknik kitap bulamıyoruz filan diye şikayet edildiğini duydum ama doğru dürüst iş yaptığını düşündüğüm bilişimcilerden "ah ah keşke bütün şirketler yanyana olsa" diye bir şey hiç duymadım. Pardon düzeltiyorum, hiçbir bilişimciden duymadım bunu. "Ne güzel ofis bilmemne maliyeti olmadan evimizden çalışabiliyoruz" yahut "net sağolsun bir sürü bilgili insanla dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar etkileşebiliyoruz" diyen çok bilişimci tanıyorum tabii. Bunun sebebi galiba benimle konuşan bilişimcilerle devletimizin aklına bu fikirleri sokan bilişimcilerin farklı olmaları.

Sizin aklınız eriyor mu "ithal veya yerli bilişim profesöründen gelir vergisi almayacağım", "telekom işini dehal halledeceğim", "bilişimde şirketleşmek artık 5 dakika", "Türk gençleri evde oturup annelerine çay yaptırıken ABD'nın yüksek katma değerli bilişim sektörününde yer almalı" gibi şeyler demek varken, "arsa tahsis edeceğim", "teşviği insana değil bölgeye vereceğim, siz bölgeye gelin", yani bir yerde efektif olarak "Türkler Türkler'le yakın durup hep Türkler'le konuşsunlar ki Türkiye dışında hiçbir yerde doğru olmayan doğrular üretelim" denmesine? Kimler bu insanların aklına bunları sokuyorlar Allah aşkına? Ben mi çok huysuz veya cahilim yoksa hakikaten ters bir perspektif mi bu?

Yeni Din `Jedi Knights´ resmileşti(mi?)

butch

Mart ayının başlarında Yeni Zelanda'da nüfus sayımı yapılacağı sıralarda ortalıkta dolanan bir e-posta hakkında Slashdot'da yayınlanan bir haber oldukça ilgimizi çekmişti. Mesaj Star Wars fanatiklerinin kurdukları yeni dine üye olmaları için insanlara bir çağrı niteliğindeydi. Yeni dinin adı "Jedi Knights" yani Jedi Şövalyeleri.
Yeni Zelanda'da neler oldu bilmiyorum ama İngiltere'de 2001 yılı nüfus sayımı formları ve getirdiği sonuçlar oldukça ilginç...

Nasıl bir dünyaya gidiyoruz ?

sundance

Çok sevdiğim bir sitedir kuro5hin.org `Technology & Culture from trenches` (Barikatlardan Teknoloji ve Kültür) sloganı ile ahir zamanları anlamaya çalışan Fazlamesai.net ile paralellikler göstermektedirler. Bugünkü haberleri ise çok teknoloji ile alakalı değil;

`Virginia`da eşinden ayrılması sebebiyle bunalıma giren bir kadın eyaletler arası bir yolda arabasını kenara çekip intihar etmeye kalkıyor. Bir polis memuru kadını ikna etmeye çalışırken, trafik sıkışıklığından gözü dönmüş sürücülerden bir kısmı kadına atlaması için tezahürat yapıyorlar. Kadın da `özür dilerim bütün bu karmaşa için` diyerek, Polis tam elini yakalamak üzereyken kendini boşluğa bırakıyor`. Nedir bu ? Linç mi ? Tahrik sonucu ölüme sebep vermek mi ?

Acaba bir bilgisayar simülasyonunda mı yaşıyoruz?

Blixa_Bargeld

Yale Üniversitesi felsefe bölümünden Nick Bostrom'un makalesine göre Matrix gerçek olabilir!
Bostrom'a göre yaşadığımız hayatın insan-sonrası bazı varlıklar tarafından yaratılmış bir bilgisayar programı olma olasılığı var.
Eğer böyle bir programın içindeysek nasıl davranmalı?
Robin Hanson'un makalesi ise bir simülasyonun içinde nasıl davranmamız gerektiğini tartışıyor...
hepsi burada http://www.simulation-argument.com/