fazlamesai.net'e Soralım: Test Driven Development Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?

0
anonim
Aslında uzunca bir süredir haberim var TDD den ancak bir türlü daha ayrıntılı incelemeye fırsat bulamıyordum.

Beni ateşleyen artima.com daki bu makale ona gelen yorumlar oldu. TDD sizce yeni bir yaklaşım mı? Yoksa büyük çaplı projelerde onlarca test yazdıktan sonra detaylı iş tanımları yazmaktan bir farkı yok mu ?

Not: Bu arada makaledeki M$ye ait linkin M$ tarafından sitelerinden kaldırılmış olması bir diğer ilginç nokta...

Görüşler

0
sadettinpolat
tdd yeni bir kavram degil. en az 15 yildir bazi insanlar bunun farkinda ve kullaniyorlar. benim bildigim bunu ilk kullanan insanlardan birisi kent beck. smalltalk ile yazilim gelistirirken tdd yi aktif olarak kullaniyorlarmis. tdd 'nin bana gore cok buyuk iki avantaji var 1: kodu kafaniza gore yazamiyorsunuz. yazdiginiz kod nesneye dayali , moduler ve duzenli olmali aksi takdirde tdd uygulanamiyor 2: yazdiginiz kodun testini cok hizli bir sekilde yine bilgisayar yaptigi icin yapilan her hangi bir duzenlemeden sonra aklinizda "acaba bu degisiklik programin baska bi tarafini bozmus olabilir mi?" sorusu kalmiyor kisaca orta ve buyuk sistemlerde cok gerekli birsey
0
arithm
"Extreme programming" paradigmasında temel alınan bir kavram bu. Önce testler yazılıp sonra kod yazılıyor, kural olarak:

http://www.extremeprogramming.org/rules/unittests.html

Yoksa farklı şeyler mi bunlar?
0
ahmetaa
Test ile ilerlyen ya da "once test" yaklasiminin en buyuk faydasi ozellikle proje ilerleyip surum cikmaya hazir olmaya basladiginda anlasiliyor. Bu asamada klasik programcilarin karsilastigi en buyuk sorun yapilan egisikliklerin proje capindaki islevsel etkisinin kestirilemez olmasi. TDD ile sistemin surekli olarak saglikli oldugundan emin olabiliyorsunuz. bu size projede desgisiklik yapma ya da yapisini gelistirme cesareti"kazandiriyor. Aksi halde kendinizin ya da baskasinin kodu uzerinde degisiklik yapmak istediginizde (ornegin kodu basitlestirme ya da hizlandirma seklinde) "aman abi orasi calisiyor, simdi duzeltecegim derken patlatma" seklinde gelistiricilerin direnci ile karsilasilir (bu kavgalara bile neden olabiliyor). TDD ile kural basit, degisiklik sonrasinda test isliyorsa sorun yok. kimse kodu sahiplenmez. Bu nedenle bilhassa uzun soluklu projelerde (surum sonrasinda bakim gerektiren projeler) TDD kanaatimce hayati bir onem tasiyor. Tabi isin karanlik yani ise testlerin yaziminin sIkici ve kolay olmamasi. Baslangicta size zaman kaybettirdiginden patrona bu yaklasimin faydasini gostermek te sizi zorlayacaktir.
0
lifesdkver0_1
Yalniz sizin bu bahsettiğiniz, direk olarak TDD'nin değil; birim testlerin faydası. Önce kodu yazıp, sonra testini yazın biri de aynı faydayı görebilir.
0
FZ


There is something to be learned from a bugstorm. When meeting with a sudden shower of bugs, you try not to get crazy and debug quickly along thousands of lines of source code. But doing such things as watching for variables, commenting out some parts of code, inserting breakpoints you still get bugs. When you are resolved from the beginning, you will not be perplexed, though you still get the same number of bugs. This understanding extends to every software.


http://qs321.pair.com/~monkads/?node_id=304126
0
yboyacigil

TDD atik geliştirme (agile development) yöntem(leri)inin hüsn-ü kabul görmesinden beridir popüler hale geldi. Geliştirmeye önce test yazarak başlamak ve sadece o testi çalıştıracak kodu yazmak alışılmadık bir yöntem olduğu kadar hedefi net olarak belirleyerek (en azından yazılan testin ihtiyacını karşılayacak kadar net) gereksiz ıvır zıvırlarla kodu şişirmeden yazmayı mümkün kılabilir.

Yani geliştirmeye yön veren şey başlangıçta yazılan test veya testlerin ta kendisi. Başka bir şey değil. Böyle olunca da yazılımda istenen şeyi en iyi şekilde belirlemek için önce testlerin tam olarak belirlenmesi ve hazırlanması gerekiyor. Burada testleri hazırlayan grup geliştirmeyi yapacak olan programcı(lar) olabileceği gibi tamamen ayrı bir takım da olabilir. Hatta yazılım isteklerinin programcının önüne yüzlerce sayfalık dokumanlar veya sınıf, etkileşim, kullanım diyagramları olarak gelmektense bir satırı bile çalışmayacak olan test kodları halinde gelmesi ve programcının yap-boz yapar gibi test kodlarının çalışması için ilgil parçaları (sınıf/metodları) bir araya getirip resmi(programı) oluşturması bile mümkün olabilir. Acaba bu veya benzer şekilde bir istekler analizi yaptıktan sonra tasarımı programcılara alın bu testleri çalıştırın diyen/diyebilecek birileri var mıdır/olmuş mudur?

Ancak bunu yapmanın ne kadar zor ve sıkıntılı olabileceğini de göz ardı etmemek lazım. İşe girişince zamanla istekler değişecek ve testleri tekrar elden geçirmek belki de yeniden yazmak/düzenlemek gerekeecek bu hem test kodlarının hem de o ana kadar yazılmış kodların elden geçirilmesi demek. Gerçi atik geliştirme yapıyorsanız geri besleme ile devamlı olarak bir düzenleme sürecine kendinizi alıştırmanız gerekeceğinden ve kısa adımlarla çalışması olası "release"ler çıkarağınızdan bunun büyük bir sıkıntı getirmemesi gerekir. Bu kültüre alışık olmayanlar için yine de zor. Proje zamanının tuturulamaması riski de taşıyor olması ayrı bir sorun. Fazladan testleri de ikame (maintain) etmek zaman kaybı olarak görülecektir. (Sizin tarafınızdan olmasa da yöneticileriniz tarafından)

Gerçek zamanlı uygulamalar için bu testlerin çalıştırılmasının zorluğu başka bir engel olarak karşınıza çıkabilir. Ama bu zorluktan yalancı nesneler (mock objects) kullanılarak kaçılabilir. Başka bir sorun veri kaynaklarının kullanılması gereken durumlarda ortaya çıkabilir.

Sonuç olarak tam anlamıyla uygulanamasa da test kodlarının geliştirmeyi yönlendirmesi amaca yönelik çalışmak için iyi bir rehber olacaktır. TDD Türkiye'de uygulanabilir mi uygulanırsa başarılı olabilir mi diye soracak olur ve hemen kendim cevap verecek olursam atik geliştirme kültürünü kapmış, iyi programcılardan oluşan küçük ekiplerle bu başarılabilir. Ama genel olarak konuşacak olursam hiç sanmıyorum. Türkiye'de zaten oturmuş bir yazılım sektörü olmadığı gibi ciddi eğitim sorunları ve genel bir yetersizlikle karşı karşıyayız. Daha çok fırın ekmek yememiz lazım.

Eğitim şart! :)

0
anonim
Onceden yazilmis bir koda test yazmayi deneyin. Arkasindan sifirdan test yazip sonra kodunu yazin. Sonra yazdiginiz testlere ve kodlara puan verin.
Kisacasi en dogru yaklasim bunu tecrube etmek olacaktir.
Bir kodun test edilebilirligi onun tasarimi hakkinda sizi bilgilendirecektir.
0
sadettinpolat
once kodu yazip sonra testi yazmayi anliyorum da once testi yazip sonra kodu yazmak meselesi biturlu akima yatmiyor. olmayan seyin testi nasil yazilir ? bu konuda ufak bir aciklama alabilir miyiz?
0
anonim
Ortada implement etmeniz gereken bir kabiliyet var ve bunu bir class'in sorumluluguna vermis durumdasiniz. Bu class size bu kabiliyeti saglamak icin size bir interface sunmali ve bu interface'i kullanidiginizda beklenen bir sonuc olmali. Siz bunu sinayan bir test yaziyorsunuz once. Dogal olarak henuz bir implimentasyon olmadigi icin test gecemiyor ve siz test gecinceye kadar kodlama yapiyorsunuz.
google'da basit bir arama ile buldugum 2 ornek:
Ornek 1
Ornek 2

Not: Konu ile ilgili kitap onerisi -> Test Driven Development: By Example (Kent Beck)
0
anonim
Ben vahşi hayatta uygulamadım ama anladığım kadarı ile aynı projenizde ihtiyaç tanımlar gibi test tanımlıyorsunuz. Yani sonuçta elde etmek istediğiniz değer veya olay belli olduğuna göre bunun doğruluğunu test ediyorsunuz. Daha fazla ayrıntı ve kod örnekleri için google a "test first" yazmanız yeterli olacaktır sanırım.
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

İTÜ, Teknoloji ve Vizyon

FZ

28 Haziran 2001 tarihinde, bir İTÜ öğrencisi olarak, İTÜ Otomasyon binasında yaz okulu kaydımı yaptırmaya çalışırken, beklediğim 2 saatlik süre içinde aklımdan teknoloji, insanlık ve Türkiye ile bağlantılı pek çok şey geçti ve sizlerle paylaşmak istedim.

Öğrenmenin Psikolojisi

FZ

comp.lang.lisp'i takip ederken Robert Strandh'in bir mesajına rastladım. Strandh mesajında kısa süre önce yazdığı bir makalenin adresini veriyordu. Öğrenmenin psikolojisi üstüne yazılmış bu kısacık makale kendime, etrafımdaki insanlara ve günlük hayatıma dair çok güzel ipuçları barındırıyor, pek çok şeyi aydınlatıyordu; bu yüzden makaleyi Türk diline kazandırıp FM camiası ile paylaşmak ve bu önemli konuyu masaya yatırmak istedim.

Robert Strandh Bordeaux Üniversitesi'nde (Fransa) çalışan bir bilgisayar bilimleri profesörüdür. 1988 yılından beri üniversitede araştırmalarını sürdüren Strandh genel olarak programlama ile, özel olarak da dinamik dillerle, ağırlıklı olarak Common Lisp ile ilgilenmektedir. Robert Strandh 7 yıldır kendi yazılım projeleri için de Common Lisp programlama dilini kullanmaktadır.

MS Windows´tan GNU/Linux´a Geçenlere `Rusya´dan Sevgilerle´

FZ

Daha önce FM bünyesinde bazı çalışmalarımız olmuştu hangi amaç için hangi programı kullanalım falan gibisinden. Son aldığımız haberlere göre ise bir grup Rus bilgisayarcı oturmuşlar ve mükemmel bir sayfa hazırlamışlar. Eğer siz de doğru yolu bulup Windows ortamlarından Linux´a geçmeyi düşünüyor ve fakat `yaw hani Windows ortamında video editing için şunu kullanıyordum, FTP istemcisi olarak bunu, editör olarak falancayı, IP telephony için filancayı, acep bunların GNU/Linux muadilleri, kalburüstü alternatifleri nedir, ne değildir?´ gibi cümleler kuruyorsanız hemen şu güzel sayfaya bakıyorsunuz ve huzura eriyorsunuz.

Tüm özgür yazılım kullanıcılarına Rusya´dan sevgilerle ;-)

fazlamesai.net'e soralım: Para karşılığı ödev yapıyor ya da yaptırıyor musunuz?

FZ

Geçenlerde okuduğum bir Language Log yazısı uzun zamandır aklımda olan bir konuya dikkatimi çekti.

Bir üniversite hocası verdiği bilgisayar ödevinin öğrenciler tarafından değil de para karşılığı rentacoder.com sitesinden birilerine yaptırıldığını düşündüğünü ve bunu nasıl engelleyebileceğini sormuş. Bir başka hoca ise "rentacoder sitesine üye olur, kendini öğrencinin talebini karşılayabilecek bir programcı olarak tanıtır ve sonra da en düşük bedeli önererek işi alırsın, sonra da öğrenciye 'sen gel bakayım buraya' dersin" gibi bir yöntem önermiş. Ancak bu da garantili bir yöntem değil, kimlik gizlemesi durumlarında filan...

Fazlamesai'ye soralım: Do you seek ICQ?

sundance

15 Kasım 1996'da çıktığında kısa sürede fenomen olmuştu. Dört İsrail'li gencin ortaya attığı anında mesajlaşma sistemi ICQ, Internet'e bakış tarzımızı tek başına değiştirmişti. Öyle ki Internet'in e-mail, web, irc ve ICQ'dan oluştuğunu söyleyenler bile vardı.

Bu şaşırtıcı başarı kısa sürede en büyük Internet firması olan AOL'un para benim değil mi?® felsefesi doğrultusunda ICQ'u satın alması ile en başarılı startup satışlarından birine döndü.

Peki o ilk göz ağrımız ICQ nereye gitti?