Full Disclosure: Güvenlik Çarkının Değişmez Dişlisi

0
anonim
Bilgisayar sistemleri varolduğundan beri insanlığa hizmet etmiştir. Gelişimin şimdikine oranla daha hızlı olduğu ve standartların oluşturulmaya başladığı yıllarda bilgiye ulaşmak şimdiki kadar kolay değildi. Varoluş ve standartlaşma süreçlerindeki rekabet, yazılım ve donanım firmalarının ürünlerinin teknik spesifikasyonlarını gizlemesine yol açıyordu. Bu bilgilerin gizlenmesi ise sektörün yol almasını yavaşlattığı gibi önemli bir olgu olan 'Bilgiye ulaşmanın hiç kimse tarafından engellenmemesi gerektiği' prensibine de ters düşüyordu.
Bu dönemlerde bir takım insanlar bunun bir haksızlık olduğunu 'Bilgiye ulaşmanın' hiçbir zaman engellenmemesi gerektiğini düşünerek bilgisayar sistemleriyle ilgili rutin dışı çalışmalarda ve değişikliklerde bulundular. Sistem üzerindeki bir değişikliği akla gelmeyecek yöntemlerle yaparak işlerini kolaylaştırdılar ve bugünlere kadar gelen 'Hacker' kelimesinin özünü oluşturdular. Ellerinde ne teknik spesifikasyonlar ne de proje ayrıntıları olduğu halde bu sistemlerdeki zayıflıkları bularak yapmaları gerekeni en kısa yoldan keşfederek, yaparak bu felsefenin temellerini attılar. Zamanla sektördeki gelişmeler bilgisayar dünyasındaki büyük gelişimle beraber büyük güvenlik sorunlarını da beraberinde getirdi. Felsefenin yarattığı cazibe, uygulamadaki alınan şaşırtıcı sonuçlar göz önüne alındığında 'Hacker' ve 'Hacking' kelimelerinin kapsamı genişlemeye başladı. İlk başlarda yazılımlardaki güvenlik açıkları, programlama hataları yazılım ekibi tarafından tespit edilip kapatılırken sonraları yayınlanan 'Güvenlik Duyuruları' ile Hacker'lar bu gelişim sürecine aktif katkıda bulunmaya başladılar. Yayınlanan güvenlik duyuruları ürün ismi, güvenlik açığının katagorisi, teknik açıklaması ve kimi zaman da exploit kodunu içerir şekilde çeşitli güvenlik grupları ve güvenlik geliştiricileri tarafından yayınlanmaya başladı. Bu güvenlik duyurularının yayınlanmaya başlaması yazılım üreticilerini endişelendirirken bir yandan da yazılım ürünlerinin kalitesini arttırmaya yönelik bir takım faydalar sağlıyordu.

Neticede kısıtlı bir bütçe ve istihdamla yaratılan yazılım ürünlerinin bağımsız güvenlik geliştiricileri tarafından denenmesi ürünlerin belli bir güvenlik standardını tutturmasına büyük katkı sağlıyordu. Bu işin yazılım üreticileri için olumsuz tarafı ise söz konusu yazılım eğer kritik bir iş yapan network merkezli bir yazılım ise yayınlanan bir kaç mühim güvenlik duyurusundan sonra yazılım firmasına ve ürüne olan güvenin sarsılmasıydı. Bağımsız güvenlik geliştiricilerinin bu güvenlik açıklarını bularak yayınlamaları sonucunda herhangi bir maddi kar elde etmedikleri hesaba katıldığında bunun kabul edilebilir bir kayıp olduğu düşünülebilir. Fakat yazılım kalitesini kar ile doğru orantılı ele alan bir takım firmalar güvenlik duyurularını belli şekilde revize ederek bir takım güvenlik geliştiricilerine ve güvenlik gruplarına bir öneriyle birlikte gittiler. Bu öneride bir takım büyük yazılım üreticilerinin istediği şey yayınlanan güvenlik duyurularının içerisinde exploit kodunun olmaması, teknik ayrıntıların minimal düzeyde tutulması yer alıyordu. Bunun yanında güvenlik açığının kapatılması süreci içerisinde süresiz bir yayınlamama politikası da izlenecekti. Bunun karşılığında Foundstone, eEye gibi bir takım güvenlik firmalarına yüklüce meblalar ödenerek anlaşmalar yapıldı. Bu fazla 'işbirlikçi' (!) firmaların aksine asıl yapılması gerekeni ise 'Full Disclosure' yayınlama biçimini benimsemiş kitle yaptı. Rfp yazdığı 'Disclosure Policy'den yola çıkarak standartları belirleyen underground camianın üyeleri bu kurallar doğrultusunda güvenlik duyurularını yayınlıyor ve güvenlik sektörünün gelişimine reel katkılarda bulunuyor. Full disclosure kapsamında öncelikle güvenlik geliştiricisi yazılım firmasıyla irtibat kuruyor ve güvenlik zaafiyetiyle ilgili bildirimde bulunuyor. Bildirim sonrasında gelişen 5 günlük sürede yazılım firması ürünle ilgili uyarı, patch yayınlamak için imkana sahip oluyor. Böylece bu yazılımı kullanan kurumlar bu zaafiyetlerden korunma imkanına sahip oluyorlar.

Yapılan tüm engellemelere ve haksız revizyonlara rağmen. Güvenlik geliştiricileri 'Full Disclosure' çerçevesinde duyurularını yayınlayarak inandıkları amaca hizmet etmenin tadını çıkartıyorlar. Güvenlik endüstrisinin geleceği 'Full Disclosure'da ve Hacker'ların parmaklarında yatıyor.

Tamer Şahin
http://www.securityoffice.net

İlgili Yazılar

Dreamcast kullanarak firewall nasıl delinir...

conan

Yaratıcılıkta sınır tanımayan hacker "dostlarımız", artık ebay`den 100$'ın altına bulunabilen Dreamcast`leri içine Linux yükleyerek şirketlerin sistemlerine giriyorlarmış. Dreamcast`i seçmelerinin asıl nedeni ucuz olması ve içinde ethernet bağlantısıyla gelmesi 1 2. Yöntem ise oldukça güzel :) Şirket içinde networke bir oyun makinası getirdim diyerekten aslında bir ayağı firewall dışında bir ayağı ise içeride olan bir hackbox sokmuş oluyorlar. Bu kutu içerisinde SSH, Web browsers gibi toollar ekleyerek de firewall bypass edilmiş bölgeye istedikleri bir yerden sızabiliyorlar. (Günümüzde tuvaletten bile network kablosu geçtiği düşünülürse basit bir ziyaretçi bile içeri bir box sokabilir hehe)

Live CD'ler ve read-only mount

e2e

GNU/Linux'un en büyük katkılarından biri de Live CD'ler oldu. Knoppix ile başlayan Live CD serisi şimdilerde epey bir arttı. Live CD'lerin en temel kullanım alanlarından biri de "forensic", yani "kırılmış" bir sistem üzerinde iz sürme, kanıt bulma vs. Live CD'lerin makinadaki disk bölümlerini read-only mount etme özelliği sayesinde diskte herhangi bir kanıt kaybına neden olmadan bu işlem rahatlıkla yapılabiliyor, ya da en azından öyle düşünülüyordu.

Linux-Forensics.com'da yer alan bu incelemeye göre bu konuda istisnalar var. Yazar, EXT3 ve Reiserfs dosya sistemi olan disklerde read-only mount edilmesine rağmen disklerdeki hash değerlerinin değiştiğini belirtiyor. Bunun bu dosya sistemlerinin journaling özelliğinden kaynaklanıyor olabileceğini de ekleyen yazar, bunun sadece Knoppix'in değil, denediği başka Live CD GNU/Linux'larda da olduğunu söylüyor.

Uygulamalı Bilgi Güvenliği ve Beyaz Şapkalı Hacker Eğitimi

OSEC

22 Mart 2008 tarihinde İstanbul Bilgi Üniversitesi, Dolapdere kampüsünde başlayacak 40 saat süreli Uygulamalı Bilgi Güvenliği ve Beyaz Şapkalı Hacker Eğitimi, 6 hafta boyunca Cumartesi günleri, Bilgi ve Sistem Güvenliği konularında sertifikalı eğitmenler tarafından, uygulamalı örnekler eşliğinde gerçekleştirilecektir.

PGP Yeniden Open Source oluyor mu ?

sundance

Newsforge`da yayınlanan habere göre PGP`nin yazarı Zimmerman, 1997 yılında PGP`i sattığı Networ Associates şirketine, PGP`i Open Source yapmaları ya da kendisine geri satmaları isteğiyle başvurmuş.

Zimmerman`ın isteğinin temel sebebi, önce Nasdaq Kasım 2000 krizi ile, sonra da 11 Eylul 2001 krizi ile vurulan Silicon Vadisi`nin girdiği kriz, ve dolayısıyla Network Associates`in PGP konusunda sürdürülebilir bir model ortaya koyamaması ve son olarak da PGP konusunda çalışan bütün mühendislerinin işine son vermesi.

Zimmerman`ın önerdiği modeller OpenSource ve şirket yapısının nasıl biraraya getirileceği konusunda ilginç açılımlar içeriyor...

NetSec Topluluğu Ankara Buluşması - 7 Kasım 2010

anonim

7 Kasım’da Labris Teknoloji sponsorluğunda, Ankara EMO’nun ev sahipliğinde Ankara’lı NetSec üyeleriyle bir buluşma toplantısı düzenliyoruz. Vakti olan ve bu güvenlik dünyasının insanları nasıl şeylermiş diye merak eden tüm herkes davetlidir.