Üniversite öğrencilerinin dikkatine!

0
FZ
Hocalarınıza yardımcı olun. Yardıma ihtiyaçları olduklarının bile farkında değiller. Üniversitede son yılımda seçmeli bir ders almıştım. Hocası zamanın ABD'deki en ünlü psikologlarındandı. Tek dersini kaçırmadım. İmtihanlardan ve projeden tam not olan 'A' aldım. Dönem sonu notum 'B' geldi. Hocaya nedenini sordum. "Derslerde uyudun" dedi. "Uyumadım, siz uyuttunuz" diye cevap verdiğimi hatırlıyorum.
Gençliğimin haksızlığa sert ve kaba tepkisinin utancını hâlâ taşıyorum. Yoksa bütün iyi niyetlerime rağmen her derste beni gerçekten uyuttu. Monoton sesle konuşan, sınıfta tartışmaya olanak tanımayan kötü bir hocaydı. Kabahat onun değil.

Üniversite hocaları ders vermesini bilmeden işe başlar. Pedagojiden, psikolojiden bihaberdir. Eğitim sertifikaları yoktur. Doktorasını alan öğrencilikten hocalığa geçer. Sınıfa girer, başlar ders vermeye. Adil bir şekilde nasıl not verilmesi gerektiğinin yöntemlerini bile bilmez.

Üniversite hocaları konularını bilir. Ömür boyu, her yıl değişen öğrencilerinden başka kimse farkında olmadan, meslektaşları dersine girmeden, onların düşüncelerini almadan işini sürdürür. Zaten genellikle tercihi, ders vermekten çok üniversitenin olmazsa olmazı, yayın ve araştırmaya odaklanmaktır. Rönesans'tan sonra İtalya'da kurulan ilk üniversitelerde öğrencilerdi hocalarının maaşını ödeyen, işlerini nasıl yaptıklarını denetleyen. Sonraki yüzyıllarda üniversiteler hiyerarşik bir yapıya büründü. Hocaların, öğrenciler ve eğitim üzerinde kurdukları iktidar 1968'e, totaliter, köhnemiş eğitim anlayışına karşı gelen gençlerin üniversite işgallerine, bir dizi eğitim reformunu zorlamasına kadar sürdü. Öğrenci temsilcileri oy hakkıyla üniversite senatolarına katılmaya başladı. Ders programları, önerileri doğrultusunda zenginleştirildi. Hocaların performansları öğrenciler tarafından anketlerle değerlendirilip üniversite camiasınca paylaşılır oldu.

Günümüzde eski hamam, eski tas.Üniversiteler hem eski hiyerarşik yapılarına döndü, hem de giderek meslek okullarına benzemekte. Hele Türkiye gibi askeri cuntadan kalma totaliter bir sistemle yönetilen üniversitelerde, hocalar rejimin taleplerine uygun sicillerinin olup olmadığına göre de değerlendiriliyor. Popülist nedenlerle ülkenin dört bir yanında açılan gecekondu üniversitelerinde eğitim yetersizliği de eklenince, öğrenciler kurban konumunda. Üniversite özerkliğini, akademik özgürlüğü ihlal eden YÖK gibi bir kurumsa, yıllardır hocalarla birlikte öğrencileri de kışla eğitimine zorlamakta. Her ülkenin elit üniversitelerinde münferit çabalar yok değil. Onlar da futbolcu transferi yapar gibi, nispeten yüksek maaşlarla yayınlarıyla tanınmış (dersleriyle değil) iyi hocaları kapınca, arkada kalanların öğrencilerine ders verme şevki daha da kırılıyor. Can alıcı soru üniversitelerin yüzyılımızda geleceği. Bilgi aktarımında yeni iletişim teknolojilerinin ağırlık kazanması, kritik düşüncenin korunup geliştirildiği üniversitenin bu en temel işlevini, önümüzdeki yıllarda daha da vazgeçilmez kılacak. Bunun sağlanması büyük ölçüde hocanın 'ders verme dersini' iyi çalışmasına bağlı. Hocalar bu konuda uyarılmadığı, ders verme yöntemlerini geliştirmedikleri takdirde, üniversiteyle birlikte kritik düşüncenin geleceği tehdit altında. Bilgisayar programlarıyla beslenen düşünce sistemimiz 'hep- hiç', 'ya o, ya bu' şeklinde biçimlendiği dijitalleşme sürecine çoktan girdi bile.

Gündüz Vassaf
20 Ocak 2008 / Radikal

Görüşler

0
urxalit
Aslında başlık "Üniversite öğretmenlerinin dikkatine" olsaymış daha uygun olurmuş..
0
FZ
Katılıyorum! Ama öğrencilerin de 'eski' ve deneyimli bir öğrenciden bir şeyler öğrenmesi açısından çok da yanlış bir başlık değil gibi.
0
osx
"maaşımı alırım gerisine karışmam abi" bunu düşünen adama ne yapmalı? Oduna insanlık öğretirim daha iyi, hem odun nankörlük yapmaz yakarsın gider...
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

fazlamesai.net'e Soralım: Erdös Sayısını Hesaplayan Program Yazabilir Misiniz?

FZ

Macar matematikçi Paul Erdös gelmiş geçmiş en üretken matematikçilerdendir. Hayatı boyunca yaklaşık 1500 makale yazmış olan Erdös, bu makalelerin çoğunu başka matematikçilerle birlikte yazmıştı. Erdös'ü onurlandırmak amacı ile ortaya atılmış Erdös sayısı diğer matematikçilerle Erdös arasındaki işbirliği mesafesini gösterecek şekilde tanımlanır.

Paul Erdös'ün Erdös sayısı sıfırdır. Başka bir matematikçinin (bu kişiye M diyelim) Erdös sayısı ise şöyle hesaplanır: M'nin birlikte makale yazdığı matematikçilerin Erdös sayılarından minimum olanını al ve buna 1 ekle. Çıkan sayı M'nin Erdös sayısıdır. Yani Erdös ile bir makale yazdı iseniz Erdös sayınız 1, Erdös ile doğrudan makale yazmayıp onunla yazmış biri ile makale yazdı iseniz Erdös sayınız 2, ... şeklinde gider.

Gelelim soruya:

Fm Kare'ye Ne Oldu ?

redogre

IRC de seminerler dizisi!

sundance

Piyasa, geyik, p2p, #zurna derken unuttuğumuz IRC'nin en efendi fonksionu olan bilgi paylaşımını hatırlatmaya vesile olarak yaptığımız Malatya Üniversitesi sohbeti ve Umeet 2002 online konferansı gibi örneklere yenileri ekleniyor.

GPL uygulamalar konusunda, avcılar kıraathanesi görevi gören irc.freenode.net'de dün akşam Screen semineri vardı. Oldukça yararlı ve dört dörtlük bu seminerin loglarını ve programdaki diğer seminerleri Learning On IRC sayfasında bulabilirsiniz. Boşverin ICQ'u, MSN'i her akşam IRC'de #fazlamesai'de buluşalım.

Haritala Beni

redogre

Fazlamesai´deki ilk online röportaj

sundance

Perşembe akşamı Türkiye saati ile 22:00'dan 24:00'a kadar irc.freenode.net'de #fazlamesai kanalında, İnönü Üniversitesi öğretim üyelerinden Mustafa Karakaplan ile online röportaj yaptık. Konu malum; Universite de Linux kullanımı

IRC üzerinden röportaj konusunda her ne kadar tercübesiz olsak da, güzel bir sohbet oldu, birçok güzel şey öğrendik, Fazlamesai kullanıcıları ile afterhours party bile yaptık :) Bundan sonra hemen her akşam bizi irc.freenode.net'de #fazlamesai kanalında bulabilirsiniz.

İyi okumalar... Bizle o gece beraber olan kullanıcılarımıza ve özellikle, geceyi kurtaran Foo_Bar'a ekstradan teşekkürler:)