Dr. Greg Wilder ile yine müzik ve GNU/Linux üstüne

0
FZ

Greg Wilder ile 2 sene önce müzik, yapay zekâ, yaratıcılık ve GNU/Linux üstüne gerçekleştirdiğimiz sohbetin ardından okyanusun iki yakasında da pek çok şey oldu.

Geçenlerde yine kendisi ile yazışırken konu döndü dolaştı GNU/Linux tabanlı yazılımların profesyonel kayıt ve ses işleme ortamlarında kullanımına geldi.

Wilder, stüdyosunda gerçekleştirdiği birkaç kayda dair örneği paylaşmak istediğini belirtti ve şu MP3 bağlantıları nı yolladı:

Kinderszenen Op.15 No.1 - Robert Schumann, Reverie - Claude Debussy, Minute Waltz - Frédérick Chopin (piyano: Carl Cranmer), Sonatine - Henri Dutilleux (piyano: Jeremy Gill, yan flüt: Mimi Stillman), 4 Tracey - Steve Rossman (piyano: Greg Wilder).

Yukarıdaki kayıtlar için kullanılan GNU/Linux tabanlı yazılımlara ve kayıt donanımlarına gelince:

Yazılım: Ardour Digital Audio Workstation, JAMin Audio Mastering Interface, ReZound Audio Editor

Donanım: Neumann 184 (matched pair), Grace Lunatec V3 pre, Grace dönüştürücüler, ve RME multiface ses kartı.

Bu yazışmalar esnasında ardour-session-exchange isimli Debian paketinden de haberdar olduğum iyi oldu ;-)

Ardour is a multichannel hard disk recorder (HDR) and digital audio workstation (DAW). It can be used to control, record, edit and run and complex audio setups.

ardour-session-exchange is a Python program, that allows collaboration over the internet. An Ardour session is shared by many collaborators and being worked on by all of them. You can fetch snapshots saved by others and compare them with your work.

İlgili Yazılar

Fm Forum geri döndü

butch

Birkaç aylık aradan sonra, Fm Forum yeniden yayında. Zamansızlık, Hosting problemleri bu gecikmeye sebep oldu. Herkesten özür diliyoruz. Hadi kayıp zamanın acısını çıkartıp, yüklenelim forumlara.

Fazlamesai.net hakkında birkaç istatistik...

butch

Dikkat edenler farkedecektir. Bu yazı Fazlamesai'de yayınlanan 300'üncü yazı. Bu rakama varmış olmamız gerçekten gurur verici. Ama bundan daha önemli detaylar var işin içinde, size biraz bunlardan bahsetmek istiyorum...

linux driverları olmayan donanımlar

anonim

geçenlerde sis vga onboard chipset'li anakartıma debian kurdum ama ekran kartımı bir türlü tanıtamıyordum. Sonra anakart üreticisinin sitesine girdim ve sis650 vga chipsetli onboard ekran kartının linux redhat 7.2 ve 7.1 sürümleri için driver'ını buldum ve sitede bundan böyle linux sürücüsü üretilmeyeceği yazıyordu.

sis gibi kesin bir tavırla linux sürücüsü üretmeyeceğini açıklayan bir firmadan bir daha donanım almayı düşünmüyorum ve üniversitemin satın alma bölümüne de söyleyerek bu firmanın donanımını kara listelerine almalarını söyleyeceğim.

aslında hali hazırda böyle bir kara liste var mıdır bilemiyorum ama merak ettim..

biraz araştırmadan sonra http://www.winischhofer.net/linuxsis630.shtml adresinde "SiS VGA chipsets and Linux" diye bir proje buldum. Bu bana Stallman'ın yaşadığı sorunu hatırlattı..
bundan böyle linux desteklemeyen donanım almayalım derim.

Php-Nuke telif hakları

butch

Az önce aşağıdaki metni içeren bir mail aldım. Sanırım birisi bizimle dalga geçiyor ama haklı olduğu bir konu var, o da yazılım sahibinin taleplerine mümkün olduğunca saygılı olmak. Ben de Basit kullananların copyright mesajını korumalarına sevinirdim.

fazlamesai.net'e soralım: Teknoparklar İşe Yarayacak Mı?

FZ

Önce bir alıntı:

Devletlerin bu konudaki en cüretkâr adımı teknopark diye adlandırdığımız özel teknoloji geliştirme bölgeleri. Teknoloji alanında yazılım, donanım ya da hizmet üretimi yapacak firmalar bu özel bölgelerde çeşitli vergi avantajları sayesinde rekabetçi bir yapıya bürünüyor. Bunun bizdeki yansıması ise genellikle sadece vergi avantajından faydalanmak için ortada teknopark mantığı içinde ürettiği hiçbir şey olmayan firmaların tüm operasyonunu bu alanlara kaydırması oluyor. Teknopark arazilerinin sahibi olarak metrekare başına aldıkları fahiş kira bedelleriyle üniversitelerin de keyfi yerinde... Sonucun ne olduğu sektörü takip edenlerin malumu. İnşallah 10 yıl sonra 'Teknopark modeli işe yaramıyor, uyguladık, olmadı' gibisinden şeyler duymayız.


Sonra bir soru: Sizce yazılım ve donanım alanında Türkiye kökenli şirketlerin dünya devleri ile rekabet edebilmeleri için Teknopark yapılanması anlamlı ve uzun vadede işe yarayacak bir oluşum mudur?