Daha önce Hasan Bülent Kahraman´ın "İnternet: Kurtarılmış Bölge" başlıklı önemli yazısını burada duyurmuş ve tartışmaya açmıştık. Ne kadar verimli bir tartışmaya yol açtığı ayrı bir tartışma konusu olacak haberde bahsi geçen yazıya gelen tepkiler üzerine Kahraman konuya devam etmeye karar vermiş görünüyor:
"Modernite cinselliği kontrol etmek, denetleyebilmek, onu istediği biçimde yönlendirebilmek için yaratmıştır. Böylelikle 'arzu' doğal olmaktan çıkmış, tanımlanabilir bir şeye dönüşmüştür...
Birkaç hafta önce bu sayfada internetle pornografi ilişkisi üstüne bir yazı yayımladım. 'Sıcak' bir konuya temas etmiş olacağım ki, sağdan soldan, hem de yoğun diyeceğim tepkiler geldi. Yazı internet sitelerinde tartışmaya açıldı. Çağdaşlık sorunları üstünde düşünen, içinde yaşadığı dünyayı kavramak isteyen gençler ayrıca bana mesajlar atarak birçok soru sordular. O arada değerli dostum ve hocamız Türker Alkan da köşesinde bu yazıya değindi. "
Yazının devamı için bkz. Radikal Gazetesi
"Modernite cinselliği kontrol etmek, denetleyebilmek, onu istediği biçimde yönlendirebilmek için yaratmıştır. Böylelikle 'arzu' doğal olmaktan çıkmış, tanımlanabilir bir şeye dönüşmüştür...
Birkaç hafta önce bu sayfada internetle pornografi ilişkisi üstüne bir yazı yayımladım. 'Sıcak' bir konuya temas etmiş olacağım ki, sağdan soldan, hem de yoğun diyeceğim tepkiler geldi. Yazı internet sitelerinde tartışmaya açıldı. Çağdaşlık sorunları üstünde düşünen, içinde yaşadığı dünyayı kavramak isteyen gençler ayrıca bana mesajlar atarak birçok soru sordular. O arada değerli dostum ve hocamız Türker Alkan da köşesinde bu yazıya değindi. "
Yazının devamı için bkz. Radikal Gazetesi
`Geçenlerde yazdığım bir yazının internet sitelerinde tartışıldığını bildiren bir elektronik mesaj aldım. Mesajı ileten bir üniversitede asistandı. O düzeyde birisinin 'Yazınız tartışılıyor' demesini elbette önemsedim ve ciddi bir tartışma bulacağım umuduyla adresini verdiği siteye girdim.
Gerçekten de bir tartışma (aslında yazışma veya atışma) başlamıştı. Ama ilk birkaç eli yüzü düzgün mesajdan sonra gelen akıl alır gibi değildi. Adamın birisi düpedüz hakaret ediyor, abuk sabuk şeyler söylüyordu. Fakat kantarın topuzunu kaçırdığını kendisi de fark etmiş olacak ki, sonunda yazıyı övüyor, beni okşuyordu.
...
Nedeni, bizim yazı kültürümüzün tartışmayı bilmemesiydi. Benim sertlikten anladığım küfür, hakaret, işi derhal kişiliğe dökmeğe, onu tahfif etmeye dönük bir çaba değildi.
...
Sertlik bir düşüncenin belli bir mantık ve bilgi temelinde lime lime edilmesi, çözümlenmesi, derinleştirilmesiydi. Bunun yapılmadığını, yapılmasına olanak verecek bir birikime sahip olmadığımızı gördüğümde polemikleri bir yana bıraktım.
...
Bunların bir bölümü, daha önce Perihan Mağden buna değinmişti, yazarla doğrudan uğraşan insanlar. İşleri güçleri biraz da bu. Birisine akıllarını takıp, onlar hakkında bir yargıda bulunup her defasında aynı şeyi dozu giderek artan bir hakaret ve şiddet temelinde ifade ediyor. Bir diğer grupsa üslup nezaketi denilen şeyin farkında değil. Uluorta konuşuyor. Meşruiyetinin ne olduğunuysa düşünmüyor. Meşruiyetin kişilik, makam, unvan değil yazdığı şeyin içeriği, kapsamı, derinliği olduğunu bilmiyor.
Üçüncüsü ise söylenen her sözü istediğimiz şekilde söylemeyi demokrasi sanmamız. Evet, internet kanalları en çok buna hizmet ediyor: Okul, kışla, cami, ev, ebeveyn baskısından bunalmış insanın içindeki şiddeti boşaltmasına ve özgürlüğü tanımamış toplumun başıboşluğu ve en fazlasından 'serbestliği' özgürlük sanmasına. Yazarlar buna alet edilmiş, ne yapalım. Herhalde o da onların 'kamusallıklarının' bir parçasıdır. ´
Hasan Bülent Kahraman´ın yazısının tamamı için adres : http://www.radikal.com.tr/veriler/2003/07/11/haber_81123.php
Not: Vurgulamalar bana aittir.