Baby Language Firmware 1.0 (ya da Chomsky haklı mı?)

0
FZ
Bilişsel Bilim haberlerini gündeme getiren CogNews sitesindeki son haberlerden birine göre bebeklerin beyni doğuştan itibaren insan konuşmasını diğer ses dalgalarından ayırt etmeye programlanmış durumda. Birkaç günlük bebeklerin üzerinde gerçekleştirilen deneylerde görüldüğü kadarı ile beyin bir doğal dil ses sinyalini algıladığı anda sol yarımküresinde yüksek etkinlik gerçekleşmeye başlıyor.

Yahoo´daki orjinal haberde, aynı bebeklerin, konuşmalar tersten dinletildiğinde herhangi bir farklı beyinsel etkinlik sergilemediklerine dikkat çekiliyor.
Tabii bu deney doğal olarak insanın aklına şu soruyu getiriyor: İnsanın dil yeteneğinin, doğal, insana özgü ve beyne gömülü bir tür `dil edinimi mekanızması (cihazı) - Language Acquisiton Device´ sayesinde ortaya çıktığını, bir bebek hangi dili öğrenirse öğrensin, tüm diller için geçerli olan bazı evrensel dilbigisi kurallarını (Universal Grammar) doğuştan bildiğini, aksi takdirde bebeğin o kadar kısa sürede doğal dilde iletişim kurmak gibi çok karmaşık bir işlevi mükemmel şekilde gerçekleştiremeyeceğini 50 yıl önce iddia eden Noam Chomsky haklı mı?

Görüşler

0
hako
Aynı şey müzik için de söyleniyor. Deniyor ki müzik ve müzikten hoşlanma beynimizin doğuştan gelen bir işlevi, bir tür yazılım... Doğan her insan, bu yazılım kurulmuş olarak dünyaya geliyor. Bence akla oldukça yatkın, ancak insandaki büyüsel düşünce eğilimini besleyen hipotezler bunlar... Sanki birileri yeni biçimlenmiş beynimize bu yazılımları belirli bir amaç uğruna kuruyormuş gibi... Bu açıdan da yaklaşılabilir elbette konuya ama beni asıl heyecanlandıran şey beynimizin de belirli yazılımlar ve akış çizelgeleriyle çalışıyor olması... Arada bir de yeniden başlatma gereksinimi duymak kaçınılmaz oluyor haliyle!..
0
lifesdkver0_1
Bu evrensel dilbilgisi kuralları ile kastedilen nedir? Yani öğelerin dizilişi gibi syntax yapıları mı?
0
FZ
Evrensel Dilbilgisi yani Chomsky´nin öne sürdüğü orjinal deyişle `Universal Grammar´ tüm insan dillerinde bulunan ve dilin yüzeysel yapısından bağımsız kurallar bütünüdür. Misal İngilizce ve Japoncanın sözdizimleri (syntax) farklıdır ama ikisinde de özyineli (recursive) ifadeler, iç içe geçen ifadeler söz konusudur.

Çok kısa ve genel bir açıklama için http://www.geocities.com/linguist_resource/intro_ug.html adresine bakılabilir.

Tabii şunu da unutmamak lazım ki yaklaşık 50 yıl önce ortaya atılan bu fikir süreç içinde yine Noam Chomsky´nin öncülüğünde evrim geçirmiştir. Bildiğim kadarı ile Noam Chomsky´nin son iddiası her dili kapsan çok az sayıda kural ve parametre olduğu yönünde (sanırım bu son teorisinin ismi `Principles and Paremeters´ idi). Yani bir bebeğin beyninde ayarlanabilecek belli başlı parametreler var ve çocuk herhangi bir doğal dile maruz kaldığında kısa sürede bu parametrelere o dilin dayattığı değerleri veriyor ancak ondan sonra nasıl olacağı yine evrensel olarak belli. Söz gelimi bir dilde özne, nesne, fiil sıralaması olabileceği gibi (örn. Türkçe), özne, fiil, nesne sıralaması da olabilir (örn. İngilizce). Ancak en nihayetinde bu bir parametre ve bir kez belirlendikten sonra diğer pek çok şey bu sıra ile tutarlı olmak durumunda.

Doğrudan Chomsky´nin ifadesi ile söylemek gerekirse (``the system of principles, conditions, and rules that are elements or properties of all human languages... the essence of human language'' [Chomsky, 1978].) : `Tüm insan dillerindeki ortak özellikler ya da elementler olan prensipler, şartlar ve kurallar bütünü... insan dilinin özü.´´

Giriş seviyesinde konuyu anlatan bir iki web adresi daha vermek gerekirse:

- http://www.southerncrossreview.org/9/chomsky.htm

- http://hem.hj.se/~josv/ug/node2.html

Tabii bütün bunları okurken, söz konusu görüşlerin çok ciddi felsefi tartışmalara yol açtığını da hatırlamakta fayda var. Ancak son deneyler ve gözlemler ışığında Chomsky´nin hipotezleri daha güçlenmiş gibi görünüyor.
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Pi sayısının 1 trilyon 400 milyarıncı basamağı kaç?

conan

Hürriyet gazetesinde okuduğum bu habere göre Tokyo üniversitesinden Yasuma Kanada ve ekibi 5 yıl vererek yarattıkları bir programla 400 saatte pi sayısını 1 trilyon 400 milyar yakınlıkla hesaplamayı başarmışlar. Kendilerine ait yaklaşık 20 yıllık rekoru da kırmışlar.

Gazeteye göre bu hesabı yapmak o kadar da önemli değilmiş. Çünkü astronomlar bile bu kadar sayıyı kullanmazlarmış :P Pi`nin tanımı da var gazetede, okuyalım :)

Pozitif e-dergi Ağustos Sayısı Çıktı

anonim

Bu ay içeriğinin diğer aylara oranla daha zayıf olduğunu söylemek gerek. PozitifPC yetkilileri bunun sebebinin yeniden yapılanma sürecinde olduklarına ve çalışmalarına bu yönde ağırlık vermelerinden kaynaklandığını da duyurdu. Yine de dergide çarpıcı başlıklar yok değil. Bunlardan bazıları şöyle:

Türk iştirakçilerin yeni sloganı: hadiii gidiyoozzz!

musshani

Türkiye Araştırmalar Merkezi Direktörü Faruk Şen, Almanya'nın ve diğer AB ülkelerinin önümüzdeki süreçte yeniden göçmen almaya başlayacaklarını bildirdi. Şen, "Ancak alınacak göçmenler öncelikle AB'ye aday diğer 12 ülke arasından temin edilecek" dedi. Şen, bu nedenle, Türkiye'nin bir an önce Ankara Anlaşması ve Ortaklık Konseyi kararlarında vurgulanan Serbest Dolaşım hakkını talep etmesini istedi.

Ressam Tanıyan Yazılım

FZ

Yazılım sayesinde bir tablonun sahte olup olmadığı da anlaşılabilecek.

Yakından bakıp, hangi ressama ait olduğunu bir türlü anlaşılamayan tabloların Picasso'nun mu, yoksa Dali'nin mi fırçasından çıktığını anlamak daha kolay.

En azından bunun için, bilgisayarda yazılım bulan İsrailli bir bilimadamı böyle diyor. Yazılımı, İsrail'deki Haifa Üniversitesi'nde çalışan Prof. Daniel Karen geliştirdi.

Peki bilgisayar yazılımı nasıl çalışıyor?

Nvidia CUDA

Tarık

Dünyanın en tanınmış iki büyük ekran kartı yonga üreticisinden biri olan Nvidia, CPU üzerine oldukça fazla hesaplama yükü bindiren grafiksel fizik hesaplamaları gibi grafik işleme yüklerini GPU(Graphics Processing Unit) üzerine aktaracak ve GPU programlamasının C programlama dili ile yapılabilmesine olanarak verecek CUDA isimli yeni teknolojiyi duyurdu.