Üstün varlıklar ve diğerleri

0
ganzo66
Sözlerime şu ünlü özdeyişi hatırlatarak başlayacağım, " Herkes eşittir ama bazıları daha eşittir". Buradan yola çıkarak Redogre'nun yazdığı yazı için insanları patron veya çalışan diye ayırmanın yanlış olduğuna inanıyorum ve diyorum ki: "İnsanlar ikiye ayrılır: ÜSTÜN VARLIKLAR VE DİĞERLERİ"
İşte işin aslı burada saklı, bir kişi ki kendinde size istediği gibi davranma hakkini kendinde görüyor, bu ÜSTÜN VARLIKLAR sınıfına girer ve dünyanın geri kalanında DİĞERLERİ yaşar. Bu diğerleri sizin hayatınızın amacı içerisinde kullanıma açık araçlardır ve tüm araçlarda olduğu gibi bozulunca, kullanım süresi dolunca veya istenildiği performansı vermeyince değiştirilir.

Şimdi yukardaki paragrafı bir daha okuyarak ve kendinize karşı dürüst olarak bir karar verin; siz ne zaman bir ÜSTÜN VARLIK oldunuz? Hiç kimseye haksızlık yapmadınız mı, hiç kimseyi kendi amacınız için kullanmadınız mı???? Neyse canım bunda üzülecek bir şey yok. Herkes bunu zamanı geldiğinde yapar. Burada dikkat edilmesi gereken iki konu vardır:

1. Aslında zehir diye bir şey yoktur, her maddeden yeterince aldığında (ki bazılarından bir 1 damla, bazlarından ise 5 litre olabilir) zehir etkisi gösterecektir. Yani Sizlerin karakterlerinizin güçlü yada zayıf olması ÜSTÜN VARLIK etken maddesinin kanınıza karışıp zehir haline gelmesini engeleyebilecektir.
2. Alışkanlık, bir kereden bir şey olmaz ama bir kereden sonrası alışkanlık yapar. Gözünü sevdiğimin Özal'ının yurdumuza soktuğu bu terim aslında çok şeyi açıklar. Güçler kullanıldıkça bağımlılık yapar ve ÜSTÜN VARLIK gücü eğer kullanabiliyorsanız ciddi keyif verici ve alışkanlık yapıcı bir kimyasaldır. DİKKAT!!!!

Neyse çok palavra sıktım galiba sizi gidi DİĞERLERİ :))))

Görüşler

0
urxalit
Şeytanın Avukatı filminin son sözü neydi? Kibir kesinlikle en sevdiğim günahtır... :)

İnsanlar sık sık kibir halini yaşayarak kendilerini üstün tutma olgusunu yaşarlar. Aslında bu hepimizde belli bir ölçüde vardır. En basitinden kendimizi İnsan olarak diğer canlılardan üstün tutarız.

Ama böyle bir egonun doğal/doğru olmadığı da bir gerçek. İleride insanlığın kibir olgusunun yanlış ve sahte olduğunu anlayacağını sanıyorum. Oyun bittiğinde şah ile piyonlar aynı yere gider derler ya...
0
anonim
bu üstün varlık terimi, animal instinct filminde, bugünkü insanları ve atalarını tanımlamak için kullanılan taker lafını çağrıştırdı bende. taker atalarımızın taker çocukları olarak, hepimiz üstün olduğumuza/olmamız gerektiğine inanırız, bizler böyle yetiştirilir, üstün olmak için yaşarız. üstünlüğümüzü, yeri geldiğinde insan dışı varlığa, yeri geldiğinde insan topluluğuna, yeri geldiğinde bireye göstermeye çalışırız. üstün olma isteğinin, arzusunun, hırsının doğal sonucu olarak hep daha çoğunu, daha iyisini isteriz. aslında bizi mutsuz edecek ihtiraslara sahip olup, kontrolden çıkmış tam bir taker olduğumuzda artık geri dönüş yoktur. esas acı olan tüm medeniyetimizin, sahip olduğumuz teknolojilerin, fikirlerin temelinde hep bu çelişkinin olması.



0
anonim
yukarıdaki yazıma ufak bir düzeltme, film adı instinct, animal ı yok, :)
0
FZ
İnsanları yönetmek ve bir şeyler üretmek, para kazanmak vs.

Ben de insanın üstün bir varlık olduğuna inanıyorum. Ama bunu derken aklıma neler geliyor biliyor musunuz?

Mesela:

Wau Holland geliyor.

Mesela:

fazlamesai.net sitesindeki Bir Bilimadamının Dünyanın Gidişatı Üzerine Dedikleri başlıklı yazı geliyor.

Mesela:

Sessiz ve derin bir gülümseme ile boyun eğmeyi ve bu şekilde aslında bütün evrenle bütünleşip onu kontrol edebilmeyi bir öğreti haline getirmiş Lao Tzu geliyor (bkz. Taoculuk).

Mesela:

Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaşı Veli geliyor. Mesela:

Bana karşı harbi, delikanlı tavırlarla yaklaşan, benim saygımı kazanan ve bu yüzden bende sorumluluk duygusu uyandıran insanlar geliyor. Öyle insanlar ki, onlar bir şeyi yapmamı istediklerinde o bir iş olduğu ya da para kazandığım için değil de sırf O insan istediği için, O''na duyduğum saygıdan ötürü işi mükemmel bir şekilde yapmaya çalışıyorum.

Son olarak: (aslında asla son yok :-)

İktidara tapanlar bir gün sağlam bir şekilde dalga geçilmeyi göze alıyorlar >:-)

Ve sondan sonra:

Aslında kimse kimseye zorla boyun eğdiremez. Siz boyun eğdiğinizde karşınızdaki tepenize biner. Bu aslında O''''nun gücü değildir, sizin zayıflığınızın o kişiden gene size yansımış halidir.

Bitti...
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Yerli malı böcek robot hazır

FZ

Türk araştırmacılar, zor arazi koşullarında böceklerdeki gibi yüksek hareket kabiliyeti ve hayatta kalma becerisine sahip altı bacaklı robot "SensoRHex"in tasarım ve üretimini tamamladı. TÜBİTAK desteğiyle ODTܒlü ve Bilkent’li araştırmacılar tarafından Türkiye’de ilk kez üretimi gerçekleştirilen robot, böceklerdeki gibi merdivene tırmanma, seri şekilde zıplama, çok hızlı koşma ve takla atma gibi hareketleri yapabiliyor. Uzmanlar, robotun bu özellikleri ile mayın arama ve afet durumlarında başarıyla kullanılabileceğini belirtiyor.

Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Uluç Saranlı, ODTÜ öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Afşar Saranlı ve Yrd. Doç. Dr. Yiğit Yazıcıoğlu’nun ortaklığında geliştirilen çok bacaklı robot "SensoRHex"in temel tasarımını ve prototip üretimini tamamladıklarını bildirdi.

Kaynak: Radikal

Müjde! Bilişimin arsa derdi çözülüyor...

bm

Biz burada Larry Wall'un davranışından felsefi manalar çıkartmaya, hem Malkoçoğlu rumuzu kullanıp hem beynelmilel seviyede kaliteli yazılar yazarak Türk'ün Türk kalarak sadece batılının sanılan oyunu oynabileceğini göstermeye ve bu nevi pek çok faydalı iş yapmaya çalışırken öbür taraftan birileri devletimizin aklına bilişimle ilgili birşeyler sokuyor. Buradaki habere göre Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun "Uygun yerde bedelsiz arsa tahsis etmeye ve Bakanlar Kurulu kararıyla enerji ve vergi muafiyeti gibi teşvikleri vermeye söz veriyoruz" demiş. Vergi muafiyetini anladım ama arsa ve enerji nereden çıktı? "Bilişim şirketlerinin toplanarak bir sanayi bölgesi kurmaları" teşvik edilecekmiş. Bana mı öyle geliyor yoksa "sanayi bölgeciliği" diye bir rant işi mi var Türkiye'de?

Internet yavaş, pahalı ve kesiliyor; ilginç donanım buraya getirilmiyor, iyi teknik kitap bulamıyoruz filan diye şikayet edildiğini duydum ama doğru dürüst iş yaptığını düşündüğüm bilişimcilerden "ah ah keşke bütün şirketler yanyana olsa" diye bir şey hiç duymadım. Pardon düzeltiyorum, hiçbir bilişimciden duymadım bunu. "Ne güzel ofis bilmemne maliyeti olmadan evimizden çalışabiliyoruz" yahut "net sağolsun bir sürü bilgili insanla dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar etkileşebiliyoruz" diyen çok bilişimci tanıyorum tabii. Bunun sebebi galiba benimle konuşan bilişimcilerle devletimizin aklına bu fikirleri sokan bilişimcilerin farklı olmaları.

Sizin aklınız eriyor mu "ithal veya yerli bilişim profesöründen gelir vergisi almayacağım", "telekom işini dehal halledeceğim", "bilişimde şirketleşmek artık 5 dakika", "Türk gençleri evde oturup annelerine çay yaptırıken ABD'nın yüksek katma değerli bilişim sektörününde yer almalı" gibi şeyler demek varken, "arsa tahsis edeceğim", "teşviği insana değil bölgeye vereceğim, siz bölgeye gelin", yani bir yerde efektif olarak "Türkler Türkler'le yakın durup hep Türkler'le konuşsunlar ki Türkiye dışında hiçbir yerde doğru olmayan doğrular üretelim" denmesine? Kimler bu insanların aklına bunları sokuyorlar Allah aşkına? Ben mi çok huysuz veya cahilim yoksa hakikaten ters bir perspektif mi bu?

Türkiye İnternetinin Babası ve LKD'nin Başkanı Mustafa Akgül rahatsızlandı.

zahter

LKD dernek listesinde gecen habere gore :
"Dernegimizin baskani Mustafa Akgul dun bir rahatsizligi nedeniyle
hastaneye yatti. Bugun yapilan anjiyosunda, kalbe giden damarlarindan birinde tikaniklik oldugu belirlendi. Onumuzdeki gunlerde bir by-pass
ameliyati gecirmesi bekleniyor."

>

100 km.den Daha Uzun Mesafeler İçin Pratik Kuantum Şifreleme

FZ

İngiltere´de çalışan bilimadamları 100 km.den daha uzun bir fiber optik hat üzerinden göndermek istedikleri veriyi kuantum şifreleme yöntemi ile gizleyerek göndermeyi başardılar.

Cambridge´deki `Toshiba Research Europe´ merkezi araştırmacıları bu başarılı denemeden yola çıkarak kısa sürede ticari sistemlerin geliştirilebileceğini belirttiler.

İnsan Gözü Ne Kadar Yanılabilir?

FZ

Başka bir deyişle durmakta olan şekilleri ciddi ciddi hareket ediyor, dönüyor gibi görebilir mi? Ya da düzgün kareleri dalgalanıyor gibi görebilir mi? Görsel algı ne menem bir şeydir? Olmayan bir şeyi zihnimiz nasıl yaratır?

Abartıyorsun diyenler Akiyoshi Kitaoka´nın son eserlerine bakıp dumura uğrayabilirler.