Beleş, Arapca bila ve eşya sözcüklerinin birleşmesi ile oluşmuş bileşik bir sözcük. Sundance'ın iddia ettiği gibi leşten türememiş. Eşya, şeyler anlamına geliyor. Bila ise Türkçe'de tam karşılığı olmayan, yokluk ifade eden bir ön ek. Sundance'ın nefret duyduğu sözcüğün sözcük karşılığı "şeylersiz", sözlük karşılığı ise "hiçbir karşılık olmaksızın". FM'ye üyeliğin ücret vs.ye tabi olmadığını söyleyen Sundance. 'ücret vs. olmadan' ın tek sömzcüklük karşılığı beleş. Özellikle bedava kullanmadım, çünkü bedava ile beleş arasında önemli bir fark var. Örneğin Yahoo'dan BEDAVAYA aldığınız e-posta hesabını belli periyotlarla kullanmazsanız hesabınız iptal edilir. O hesabı alırken bila bedel alırsınız, ama belli şartlara uyarak. FM'ye üye olurken kişilerden ne ücret talep edilir, ne de her hangi bir şart öne sürülür. Sundance'ın tarifinden benim anladığım bu. Yani FM'ye üyelik bila-bedel ve bila-şarttır, yani bila-eşyadır, ki bila-eşyanın günümüz Türkçe'sinde söyleniş şekli de BELEŞ'tir. En yakındaki sözlüğe bakarsanız görebilirsiniz.
Tartışmanın başını hatırlayın,
*
Hiçbir bağlayıcılığı, üyelik aidatı vs. olmayan arada sırada yazdığı bir yerden niye üyeliğini iptal eder biri ?
*
İşte tartışmaya açtığınız şey. üyelik aidatı olmayan yer. Yani bedavaya üye olunan yer. bunu ilk dile getiren, üyeliğin ücretsiz oluşunu artılar arasına ekleyen sizsiniz. Bu bir.
Beleş sözünün TDK sözlüğündeki karşılığı şöyle:
*
Karşılıksız, emeksiz, parasız elde edilen.
*
Aynen sizin FM'ye üye olmanın kazandırdığı ARTILAR arasına eklediğiniz (üyelik aidatı vs. olmayan) şeyin tek kelimelik karşılığı. Bu iki.
Gardiyanlık tam da şu anda yaptığınız şey. Bir şekilde üye olun, nasıl olursanız artık, bir daha da sakın ola ki üyelikten ayrılmayın. Yoksa arkanızdan (tam şu anda yaptığınız gibi) olmadık laflar ederim. İlk post ettiğiniz teranenin özeti budur. Kısıtladığınız şey, üyelikten ayrılmak. Bunu da bizzat kendiniz ifade ettiniz zaten. Bu üç.
Özgür yazılım felsefesinin temelinde demokrasi ve kişilerin özgür seçim hakları vardır. Sizin FM'ye üyelik girişi vardır, çıkışı yoktur demeniz, bu iki kavramı da askıya alıyor. Benim itiraz edişim ve eleştiri getirişimin nedeni bu. Özgür irade ile içine girilebilen, ama özgür irade ile dışarı çıkılamayan şeylere örnek olarak aklıma gelen ilk şey KAPAN dır. Eğer FM bir çeşit kapan ise, şu tavrınızda hiç bir sorun yok. Kendi içinde gayet tutarlı bir davranış biçimidir. Yok, eğer FM iddia ettiğiniz gibi katılımcıların paylaşımı üzerine kurulu ise, bu işte bir terslik var. Ya tanımınız yanlış, ya davranışınız. Asıl saçmalık ta burada zaten.
Bu noktada, şunu açıkça belirtmek isterim. fazlamesai forumlarında epey süredir elimden gelen katkıyı yaparım. İsteyen gidip bakar. Foruma üye olduktan sonra bir de siteye üye olunması gerektiğini farkedişim uzun sürdü, ki bu tamamen benim eşekliğim. Üye olduğum günden beri toplam katkım pek azdır. Üye olmaktaki amacım yalnız ve yalnızca bazı haberlere yorum yapmaktır. Haber peşinde dolanacak zamanım yok, olsaydı kendi projemi devam ettirirdim. FM'yi bir hizmet noktası olarak değerlendirmiyorum. Burada en az ölçüde bile olsa bir dayanışma olduğunu düşünüyorum. Eğer siz kendinizi "dayanılan" olarak görüyorsanız, ben size "dayananlardan" biri değilim. Benim "dayananlardan" biri olduğuma kanaat getirdi iseniz -ki bu açıkça belli oluyor- mühür sizde, hüküm sizde. Neyse gereği yapınız kardeşim. Benim bekaam için FM elzem olmadığı gibi, FM'nin varlığının temel direği de ben değilim. Tavrımdan hoşnut değilseniz silersiniz beni, yorgan gider, kavga biter.
İnsan beleşe üye olsa bile, üye olduğu yerden beklediğini alamıyorsa ayrılabilir. Özgürce girilip içeride mahsur kalınan yerin adı kapandır benim bildiğim. Eğer FM'nin böyle kapansı bir yapısı varsa ben de ayrılmayı düşenebilirim. Eğer ayrılmak mümkün olmuyorsa, ki yukarıdaki yoruma göre olmamalı, firar etmeyi düşünürüm. Trip attığını düşündüğünüz bireyin gerçekten trip attığını biliyorsanız, yani 2 kişi arasındaki bir kavga sonucunda ben sana küstüm oldu ise, bunu burada böylece ifşa etmeniz yanlış. Yok, mevzubahis şahıs sizce bilinmeyen nedenlerle ayrılmak istiyor ise, bu şekilde eleştirmeniz yanlış. Ne yani, siz mi gardiyansınız, yoksa FM mi mapusane?
YTÜ Elektronik ve Haberleşmede lisansütünde hocası ABD'de olan bir ders var. 3 yıldır gayet güzel gidiyor. O dersi alanlardan şikayet eden olmadı. Kendi hesabıma konuşmak gerekirse yapay sinir sistemlerini ben o dersle öğrendim. Aynı konuda aldığım 3-4 dersten en iyisi o idi. Uzaktan mühendislik eğitimi verilebiliyorsa her türlü eğitim de verilir derim.
11 sayfalık dokümanı okuduktan sonra oradaki yanlışları da görmüşsünüzdür. Sayın hocalarım daha en başta bilim ile teknolojinin tanımlarını birbirine katıyor. Bilim, doğayı anlama çabalarının toplamına denir. Tabii, belli kurallar çerçevesinde. Arge ise teknoloji ile ilgilidir. Bilim yapılmıyor, çünkü arge yok demek (bence) mantıklı değil. Bilim ve arge farklı şeylerdir. Bu arada iyi bilim-kötü bilim ayrımı da yapıyor sayın hocalar, ve fakat bu ayrımı hangi kıstaslara göre yaptıkları net değil. Bilimin amacı para kazanmak değildir. Bilimin ne zaman (parasal) yarar sağlayacağı da kesin değildir. Bir örnek, Faraday'ın değişken elektrik alanın içindeki tel çerçeveden elektrik elde edilebileceğini göstermesi ile(bilim), Tomas Edison'un dinamolar yardımıyla elektrik üretip memleketi ışığa boğması(teknoloji) arasında uzun bir zaman dilimi var. Aynı şekilde Faraday'ın elektromotor kuvveti tanımlaması ile Westinghouse'un elektrik motorunu icat etmesi arasında da uzun bir zaman var. Sayın hocaların mantığı ile o tarihte Faraday'a "ulan Mişel, abuk subuk işleri bırak. Kim n'apsın elektromotor kuvveti" denmesi gerekirdi. Benzer şekilde dalgacık dönüşümü denen hikayenin keşfedilmesi 19. yüzyılın son yarısında, dalgacık dönüşümünün ne işe yarayacağının anlaşılması ise 100 yıl sonra taa 60'lı yıllardadır. Dalgacık dönüşümünün ilk başarılı ticari uygulaması ise JPEG'dir. Bilim ve teknoloji farklı şeylerdir. Ülkemizde üretilmeyen bilim değil, teknolojidir. Öncelikle bunun farkedilmesi lazım. Bilimsel ilerleme olmadan teknolojik ilerleme olabileceği gibi, teknolojik ilerlemeye neden olmayan (ama önemli) bilimsel çalışmalar da olabilir. Bilim ve teknolojinin koşut işlemesi ile hem bilimin, hem de teknolojinin daha hızlı ilerlediği reddedilmeyecek bir gerçektir, bizim memlekette eksik olanlardan biri de budur. Ama bu, ayrı bir konudur. Sayın hocalar belki de bu durumu irdelemek istemişler, ama kanımca kurdukları mantık dizisinde hatalar var.
O anket hatırladığım kadarıyla ciddi bir anket olarak değil, bir anket denemesi olarak konmuştu. Ama bürokrasinin yamuk çarkları arasında unutuldu, gitti. Anket en azından 2 yıldır orada duruyor. Arayüzün tasarımcıları öğrenci idi, mezun olup gittiler. Arayüzü güncellemek te kimsenin aklına gelmedi. Adminin e-postası webmaint@yildiz.edu.tr, tepkilerinizi buraya yollarsanız -bir ihtimal tabi, hazreti bürokrasi izin verirse- anket kaldırılabilir.
Birileri bir şeyleri yanlış anlıyor... ( 40)