Dna

İş Dünyasında Otizm: Mümkün mü?

3
butch

Ülkemizde yıllardır beklenen Otizm Eylem Planı 3 aralık tarihinde açıklandı. Planın genelinin, Yaygın Gelişimsel Bozukluk ama özellikle otizmli bireylerin eğitim ve sosyal hayatına yönelik devlet politikalarının batı standartlarına yaklaşması ve toplumun bilinçlendirilmesine yönelik çalışmaları içerdiği söylenebilir.

Plan olumlu, ancak her yıl değişen eğitim politikaları sebebiyle, "normal" gelişim gösteren bireylerin bile ne kadar verimli eğitim aldığı tartışılan ülkemizde, engelliler için ideal eğitim şartlarının kısa vadede oluşmasını beklemek hayal olur.

Engelli bireylerin, topluma karışamamaları, yasalara rağmen iş olanaklarının kısıtlı olması ülkemizin önemli bir sorunu. Ama otizmli bireylerin iletişim ve kısıtlı ilgi kaynaklı sorunlarının yanında, her birinin kendine özgü anlaşılması güç karmaşık yapılarından kaynaklanan oldukça büyük başka sorunları da var. Çoğu için toplum içinde var olmalarının tek yolu, hayat boyu yoğun bir özel eğitim programı. İdeal şartlarda hafta 40 saat olması beklenen bu özel eğitimlerin (haftada 2-3 kadarı devlet tarafından karşılanıyor) maliyetlerinin oldukça yüksek olduğunu tahmin edersiniz.

Otizmlilerin önemli bir kısmının normal eğitim kurumlarında eğitim alma hak ve zorunlulukları bulunuyor. Buna rağmen ülkemizde otizmli bireylerin özel eğitim kurumlarına, diğer müşterilerin memnuniyeti endişesiyle hiçbir şekilde kabul edilmediklerini belirtelim. Devlet okuluna gidenlerin 8. sınıftan sonra (tabi eğitimlerine bu noktaya kadar devam edebilirlerse) ağırlıklı olarak meslek liselerine yönlendirildiklerini de biliyoruz. Bu noktadan sonra ise bu yönlendirme kumarının olumlu sonuçlanması, ailenin ve vizyon sahibi öğretmenlerin çabalarına bağlı olarak değişiyor.

Şimdi bu yazının asıl konusu olan, eylem planında da "OSB (Otizm Spektrum Bozukluğu) olan bireylerin istihdamlarının sağlanması ve çalışma hayatı ile ilgili düzenlemelerin yapılması" başlığı altında yer verilen, çalışma hayatına yönelik özel durumu anlamaya, başka bir yönüyle ele almaya çalışalım.

Otizmli bir bireyin devlet ve toplum tarafından, sadece ekonomik sebepler için bile, neden sahiplenilmesi gerektiğine dair bir veri paylaşarak başlayalım. Bu bireylerin ömürleri boyunca ayda 40 saat düzeyinde eğitim almalarının bedeli toplam, Amerika için, birkaç milyon dolara mal oluyor (Var olan şartlarda ülkemizdeki böyle bir desteğin karşılığı yarım milyon lira bile değil). Miktarı tartışmalı olmakla beraber, bir bireyin eğitimini tamamladıktan sonra çalışma hayatına katılması ise, yine Amerika için, ülke ekonomisinde yılda milyon dolara yakın bir bir katkı anlamına geliyor. Yani piyasa diliyle, hem devlet hem özel sektör için yatırıma uygun bir alan.

Otizm geni gen havuzundan çıkarılsa ne olurdu? Bir mağaranın içinde ortalıkta duran, konuşup sosyalleşen ve hiçbirşey yapmayan bir sürü insan.

Bu söz, dünyanın en tanınan otizmli bireylerinden Temple Grandin'a ait.

Bu bireylerin hemen hepsinin - çoğu kısıtlı ilgi alanından kaynaklanan - özel yetenekleri, azınlıkta olan bir kısmının ise dahi nitelikleri var. Sadece, takıntı, kuralcılık, problemleri herkesten farklı ele alabilme yetenekleri bile normal insanlarda keşke olsa dediğimiz iş dünyası ihtiyaçları oluyor çoğu zaman. Temel ihtiyacın, bu yetenekleri piyasa ihtiyacı ile eşleştirebilecek bir arayüz olduğunu düşünüyorum. Bunun devlet eliyle yapılmasını hayal etmek serbest ama bunu başarabilmiş bir ülke henüz yok bildiğim kadarıyla.

Geçtiğimiz yıllarda özellikle bilişim sektörünün bu tür ihtiyaç ve arayışlarının olduğu çokça koşuldu (1,2). Büyük bilişim şirketlerinin bunu kurumsallaştırmaları, insan kaynakları birimlerinin gündemlerine almalarının kendileri açısından kazançlı sonuçları olacaktır. İnsan kaynakları şirketlerinin gündemine girmesi ise çok büyük bir adım olur.

Yapabildikleri ve yapmayı seçtikleri her konuda, o alana yön verenlerin arasında bu insanları her zaman göreceğiz (1, 2). Varlıklarını kabul edip aramıza almamız hem bugün hem de geleceğimiz için faydalı olacaktır.

Kapak görseli için

Görüşler

0
Zakkum

Şu ve şuna bakılmasını tavsiye ederim. Otistik veya değil aslında herkesin öğrenme yöntemi son derece kendine özgüdür. Neredeyse tüm eğitim sistemleri bu nedenle başarısızlığa mahkumdur diyebiliriz. Çocuğun kendi arzulayacağı yolda yürümesine en fazla yardımcı olacak eğitim yöntemini zoraki nedenlerle 'iyi eğitim' olarak tanımlıyoruz. Herkes kendine şu basit soruyu sorabilir; ben bildiğim ve kavradığım şeyleri en çok nerede veya nasıl öğrendim? Bu soruya verilecek cevaplar aslında gösterecektir ki bildiğimiz çoğu şeyi kendi kendimize öğrenmişizdir ve öğrenme ile bir 'mekan' (örneğin okul) arasında da kuvvetli bir ilişki söz konusu değildir. Otistik çocukların maruz kaldıkları genel eğitim sistemi onlara diğer çocuklara oranla daha çok zarar verir veya çok daha az yarar sağlar. Bu nedenle otistik çocukların farklı ele alınmaları gerekir ama bir temel yaklaşım değişmez, her otistik bireyin öğrenme yöntemi farklı olmak zorundadır. Kişiye özel eğitim tarih boyunca pek çok kez denenmiş ve oldukça da verimli sonuçlar doğurmuştur ama ‘modern’ dünyanın kalabalıkları ile başa çıkmada yönetim sistemlerinin pek de yanaştığı bir model olmamıştır.

Otistik çocukların yalnızca bazılarının yüksek yetenekler gösterebildiği görüşü hakim olsa da bu büyük olasılıkla bizim otistik çocuklara uyguladığımız öğretme yöntemlerinin yetersizliğinden kaynaklanır. Yine de giderek daha yaygın hale gelen, otizm veya asperger sendromlu bireylerin tanımlanmasında yapılan ‘farklı bakışa sahip birey’ vurgusu önemli bir gelişmedir. Açmak gerekir ise; otizm ve şizofreni farklı gelişim bozuklukları olarak tanımlansa da, her geçen gün ikisi arasında genetik benzerlikler ortaya çıkmakta. Bu iki ‘bozukluk’ veya ‘beyin gelişiminde farklılık gösterme’ durumunun diyelim, türümüzün Neandertal ile evrimsel olarak ayrılmasında sonra ortaya çıktığı öngörülmektedir. Yaklaşık bir 300.000 yıl önce (kesin bir tarih değil) gerçekleşen bu ayrılık insanın yoluna ayrı devam ettiği ve giderek yüksek bilişsel yetenekler ortaya koyduğu bir dönemin başlangıcını temsil eder. Özetle bazı bilim insanları otizm ve şizofreni gibi ‘farklılıkları’ insanın insan olma sürecinde geliştirdiği yüksek bilişsel yeteneklerin bir yan etkisi olarak görmektedirler. Bu görüş otizm ve şizofreni ile ilgili genlerin Neandertal ve diğer gelişmiş primatlar ile karşılaştırılması sonucunda oluşturuldu. Neandertal ve diğer gelişmiş primatlarda bu ‘farklılıklara’ neden olan veya ilişkili genlerin olmadığı saptanmış. Dolayısıyla yüksek bilişsel yeteneklerin gerektirdiği yaratıcılık ve farklı açılardan bakabilme kabiliyeti gibi özelliklerin belli düzeylerde otizm ve şizofreni ile ilişkisi bulunmaktadır. Bu konuda ünlü otistik Temple Grandin’in şu kitabını önermek isterim.

Her çocuk hele ki otizmli bir çocuk keşfedilmeyi bekleyen bir kıta gibidir, yeter ki nasıl keşfedeceğimizi bilelim.

Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

2017: Bir yatırım cenneti olarak Türkiye

butch

Bundan birkaç yıl önce, birlikte çeşitli işler yaptığımız bir müşterime bilmem kaçıncı defa yine dolar ile teklif gönderince "Neden dolar ile teklif gönderiyorsun?" diye sormuştu. Şimdi çok pişmanım ama o zaman "Haklısın, artık TL ile gönderirim" demiştim. O gün bu gündür de TL ile çalışmaya devam ediyoruz. Şimdi dikkatli baktığımda 2001 krizinden sonra sektörün ağırlıklı...