Aranan CTO bulundu!
(İsteyenler için TLDR paragrafı yazının en altında ;)
Zaman zaman yeni insanlarla tanışıyorum, özellikle de sektörden kişilerle. Birçoğu başarılı, değer görmüş startupların yöneticileriyle etkinliklerde, arkadaş yemeklerinde biraraya geliyoruz. Bu kişilerin çoğu klasik kurumlarda çok da görmeye alışık olmadığımız, açık fikirli, vizyoner ve genç/yaşlı gözleri pırıl pırıl parlayan insanlar.
Bu sohbetlerde meslekten dolayı konu bir şekilde dönüp dolaşıp “bir CIO/CTO nasıl olmalı?” konusuna geliyor. Birçoğu aylarca yurtdışında bulunmuş, yabancı meslektaşlarını yakınen takip eden bu kişilerin bu konuda oldukça büyük birikimleri dahası çok da güzel pratik fikirleri var. Başta “CTO imkan yaratan/hızlandıran olmalı” olmak üzere çoğu çok güzel fikirler. Fakat dikkatimi çeken önemli bir şey bu “parlak” fikirler konuşulup bittikten sonra, hepsinin son noktayı “**yeri geldiğinde geliştiriciye/sistem yöneticisine ‘kay kenara ben hallederim’ **diyebilmeli” diye koyması.
33 yıldır bilgisayarla uğraşan, son beş yılı da “ITden sorumlu kişi”(artık siz ona ne derseniz ;) olarak geçirmiş biri olarak, bu laf beni her duyduğumda şaşırtıyor. “Acaba neden ısrarla bunu istiyorlar?” diyorum.
Bu konuda bazı fikirlerim var mesela... yeteri kadar bütçe ayırmadıklarından dolayı ellerinde iyi uygulama geliştirmeci/mimar olmadığını biliyor ve bu yüzden de “bari kalecimiz iyi olsun” diye yaklaşıyor olabilirler(ne kadar iyi bir strateji siz takdir edin). Veya, “iyi bir CTO ne yapar/günlerini nasıl geçirir” konusunda akıllarına ilk bu geliyor bir indikatör olarak. Çünkü bunu yapmadan CTO’nun sürece/ekibi ne kadar hakim olduğunu ölçebilecekleri bir kriter bilmiyorlar. Ya da son zamanlarda çok sevdiğim bir CTO arkadaşımın söylediği gibi “Abi ekip kod yazamayan CTO’a saygı duymuyor” bir argüman olabilir.
Bana göre bu diğerlerinden çok daha yerinde bir argüman. Gerçekten ben de bunun doğru olduğu bir çok durumla karşı karşıya geldim. Fakat... göründüğü kadar da basit değil galiba.
Mesela öncelikle tespiti biraz düzeltmekte fayda var. Kişisel tecrübem bunun doğrusunun “Yazılımcı/sistemci kendi işini bilen/anlayan mümkünse bizzat yapabilen CTO’a daha çok saygı duyar” olacak. Bu haliyle kimsenin itiraz edemeyeceği bir tespit bu. Zira özellikle benim kuşağım X, 90larda o kadar IT’i dergilerden öğrenmiş, “kimse IBM aldığı için işten atılmaz” kafasında, e-mail atmak dışında bilgisayarı kullanmayan, mümkünse bilgisayarsız bir yaşam hayal eden IT yöneticilerinden o kadar çok çektik ki yaptığımız işi, kullandığımız yeni teknolojileri anlayan nadir abilerimizi/ablalarımızı gördüğümüzde inanamazdık. Sonuç olarak her sektör, her iş de böyle değil mi? Herkes yaptığı işin anlamlı olmasını, çevredekilerce anlaşılmasını ve değer görmesini istemez mi?
Dolayısıyla bu illa ki güzel bir şey, özellikle de yeni başladığınız bir yerde ciddi bir enerji/sahiplenme getirir, kabul görmenizi kolaylaştırır. “Vaaay adama bak kaç yaşına gelmiş hala yazıyor” derler, “Ben onun yerinde olsaydım MAC aldırtırdım, adam evde bile Linux kullanıyormuş ;) ”
İtiraf edeyim ben de bunun şehvetine az kapılmadım, sistem adminlere ext4 filesystemde tune2fs’le filesystem checki kaldırmayı, medya serverın fstabın noatime yazdırıp performansı %2 arttırmayı, ssd disk trim etmeyi gösterdiğim oldu. Ama bunları yaparken de çok iyi biliyordum bu enerjinin “sugar high/şeker yüklemesi” olduğunu. Bir insanın bir ekip arkadaşına duyduğu kalıcı saygının teknik uygulamadan çok daha öte bir şey olduğunu ve ancak zamanla oluşabileceğini/hakedilebileceğini. Dedim ya ben de kolaya kaçtım, ben de yaptım :)
Fakat “CTO’a saygı duymak (eğer önemliyse bile)” bu kadar basit bir şey değil (maalesef)
Öncelikle meşhur uygulama geliştiriciye “çekil kenara ben yazacam” diyecek arkadaşı ele alırsak bunun ne kadar hayali bir yaklaşım olduğunu daha iyi görebiliriz.
Günümüzün çok katmanlı dünyasında sizin altı dil bilen, hergün kod yazan mimarınız bile “junior frontendci” dediğiniz adamın günlük yaptığı bazı işleri yapamaz. O kısma şöyle bir bakmıştır, o frameworke, o javascript numarasına hakim değildir odur budur. Dolayısıyla o koda giren CTO’nun da, bir iki yıl önce kepçenin başına geçen Ulaştırma bakanı gibi büyük bir facia yaratmanın eşiğine gelmesi “hadi bu da size kapak olsun” modunda yazıp vermesinden çok daha olası bir senaryo.
Fakat maalesef bu durumun pek de farkında değiliz. Aslında içten içe farkındayız da bunu itiraf edemiyoruz. Aslında CEO da CTO’da (kötü olanları) aynı şeyi istiyorlar, IT’nin IT’de saklı kalmasını.
Ne demek IT’nin IT’de kalması?
IT’nin destek fonksiyonu olması demek.
IT’nin şeffaf değil opak olması, yapacağı işi ne kadar zamanda yapacağını paylaşmaması demek.
IT’nin şirketin geri kalanına karşı kör olması, pasif agresif “siz şımarık çocuklar gibi iş isterken, ben burada nelerle uğraşıyorum haberiniz var mı?” demesi demek.
Şirketin geri kalanının da IT’e “domuzdan ne kopartırsak kardır” gözüyle bakması, her fırsatta fütursuzca ve çok da düşünmeden sadece pipeline da yer kapabilmek için arsız bir şekilde talepte bulunması demek.
Şirket orta ve uzun vadede stratejik hedeflerine koşarken bunlarla ilgili IT’den taleplerde bulunulduğunda IT’nin “ama bizim framework bunu desteklemiyor” demesi.
Ya da aniden çıkan bir rekabet ihtiyacının karşılanması için talep geldiğinde “ama bunu niye önceden haber vermiyorsunuz yaaaa” demek.
Nihai olarak da CEO şirketten ayrıldığında COO, CFO, CMO hatta CHR kapışmasında bir C daha az olması demek :)
Halbuki bir CIO/CTO’nun ne yapması lazım? Bilmediği işleri öğrenmesi lazım! Diğer bölümlerle olan ilişkileri geliştirmesi lazım. IT’den çıkıp, müşteri ile temas eden noktalarda daha çok bulunması, burada gördüklerini IT’e tercüme etmesi lazım.
Eee, CTO IT dışında mı çalışacak tamamen. Hayır, ama konfor alanı dışında çıkmadan gelişim olmadığını da çok iyi biliyoruz. Tabi ki CTO’nun IT içinde yapacağı şeyler de var.
Herşeyden önce birincil görevi “IT’nin içerde ya da dışarda gereksiz çatışmalara girmeden, huzurlu bir şekile çalışacağı ortamı sağlamak”. Bunu yapamayan CTO ne yaparsa yapsın ortamın toksitesini arttırmaktan ileri hiçbir zaman gidemez.
İkincil kritik görevi “ekibe anlamlı, yapmaya değer işler sağlamak, mümkün olduğunda anlamsız işten (angarya okunur) uzak tutmak.”
Yine bir başka kritik görev şirketin kısa/orta/uzun vadeli İŞ HEDEFLERİ’ni çok iyi bilmek ve bunlarla uyumlu bir IT stratejisi geliştirmek, üç ay sonrası için gerekecek ekibi oluşturmak, ölçeklenebilir yapıyı, sürdürülebilir ve doğru teknolojileri tesbit edip bunları hayata geçirmek.
Bir dördüncüsü bütün ekip arkadaşları için yetkinlikleriyle uyumlu ve şirketin de faydasına olacak kariyer fırsatları yaratmak.
Bir başka çok önemli (ve nerdeyse hiç dile gelmeyen) görev ise “kendi yerine geçecek kişiyi yetiştirmek”.
Bundan birkaç yıl önce bir arkadaş bir sohbette “Bu şirketin en iyi problem çözücüsü benim, çalıştığım her şirkette de böyle oldu. O yüzden problemleri çözemediklerinde çok da yüklenmiyorum çocuklara” dediğinde dehşete düştüm. Ona göre tam da bizim yöneticilerin istediği ideal CTO buydu. Halbuki bu lafları duyduğumda benim aklıma gelen tek şey “Valla ben kendimden iyi bir tane adam almadım bizim IT’e, çünkü yönetimin önünde söylediklerimi yanlışlamalarından... aslında günün sonunda yerimi kaybetmekten korkuyorum” oldu. Adam kendi yerine geçebilecek herkesi sakatlamaya çalışırken ona “yerine geçebilecek adamı yetiştir”deseniz... kalbine iner mazallah.
Eğer toparlarsak yukarda saydığım bu “görevleri” IT’i anlamayan, ne yapıldığını bilmeyen bir CTO da yapamaz.
Ve bunları yapan CTO kesinlikle saygı görür, hem de öyle “vay be adama bak iki dakkada yazdı kodu” türünden değil, “bizim bir Harun abi vardı... ben hayatımda öyle yönetici, o kadar iyi çalışma ortamı görmedim, hala görüşürüz, hala akıl danışırım, tavsiyelerini dinlerim” türünden yıllar sonra da geçerli olacak bir saygı görür.
Eee, peki o zaman yazılımcı/sistemci neye saygı duymaz?
Bir kere yazılımcı, “altındakliler”den bahseden CTO’a saygı duymaz,
Yazılımcı her başarılı işte kendi yapmış gibi lanse eden ama her başarısız işte de ekibi öne süren CTO’a saygı duymaz.
Yazılımcı şirketin orta ve uzun vadeli hedeflerinden Pazarlama, HR, Finans haberdarken, IT’nin haberdar olmasını sağlamayan (bazen kendisi bile haberdar olmayan) CTO’a saygı duymaz.
Yazılımcı her projede “biz istiyoruz bu iş olacak gerekirse IT önümüzdeki 3 ay haftasonu da çalışsın” diyenlerin karşısında gerektiği gibi durmayan CTO’a saygı duymaz.
Şirketin CFO’su, CMO’su bir sonraki CEO olmak için her fırsatı değerlendirmeye çalışırken, bu noktayı hayal bile edemeyen CTO’ya saygı duymaz.
Doğru düzgün orkestrasyon yapamayıp, talebi sağlıklı bir şekilde yönetemeyen, krizlerden krize koşan, içerde “abi ölüyoruz, bi nefes alacak zamanımız yok” dedirtirken dışarda da “Abi ben çok anlamıyorum ama bizim IT’de biraz beceriksiz galiba. Yahu her proje gecikir mi? İki projeden birini buglar yüzünden yayından alıp iki hafta sonra yayına geri girer mi?” dedirten CTO’a saygı duymaz.
Fakat en çok da şirket çapında alınan tatsız bir karara karşı yeteri kadar durmayıp sonra da ekibe sevimli gözükmek için “arkadaşlar, kusura bakmayın üst yönetim böyle bir karar aldı” diyerek kendisinin yönetimin bir parçası olmadığını itiraf eden CTO’a saygı duymaz!
Niye biliyor musunuz? Çünkü CTO kod yazmadığında yine o şirkette kod yazacak, hem de kralını yazacak onlarca adam var (yoksa evet bu da CTO eksiğidir). Ama yukarda saydığım şeyleri CTO yapmadı mı yapacak kimse yok!
TLDR: Bir CTO’nun temel sorumluluğu ekibe şirketin hedefleriyle uyumlu “yapmaya değer” işleri ve bunları da hayata geçirebileceği huzurlu ortamı sağlamaktır. IT olarak yaptığınız bütün işleri alt alta toplar ve daha sonra bu yetkinliğinizle çarparsınız.
Keyifli yazi olmus, eline saglik! Bana gecen ay okudugum "The Path to the Top: Insights from Career Histories of Top CIOs" baslikli makaleyi hatirlatti: