Yorumlarınız için teşekkürler. Diyaloglarımızın geneline baktığımızda, çok fazla farklı bir şey söylemiyoruz. Siz kurumsal alandan, ben ise son kullanıcı ayağından bakıyorum.
Kurumsal alanda (örneğin sunucu kurulumları) bir firmanın farklı noktalardan destek alabileceğini ve tek markaya bağlı olmayacağını bilmesi tercih sebebi. Ben de deneyimlerimde bunu gördüm.
Son kullanıcı ise nasıl; her sabah aynı gazeteyi alıyorsa, akşamları belli bir diziyi izliyorsa, Linux açısından da öyle. Bir noktadan destek almak isteyecektir. Donanım üreticileri de uzak oldukları bir konuda yazılım desteğini üzerine almayıp, dediğiniz gibi başka bir firmaya ihale etmeyi tercih ediyor.
Burda iş ikiye ayrılıyor. Firma ya bilinen bir dağıtımı verip, call center'ından taşaron firma elemanlarıyla destek sağlayabilir. Ya da özelleştirilmiş BilmemneOS ile işi tamamen Bilmemne A.Ş.'ye aktarabilir.
Her iki modelde avantaj ve dezavantajları var. Sıralamaya kalksak ayrı bir forum konu başlığı açılması gerekir.
Öncelikle cevap yazmayacağımı belirttiğim halde, neden cevap yazdığımı vurgulayayım. Malesef cevap yazmama niyetim, siz tarafından yanlış anlaşılmış. Demek ki, başka okurlar tarafından da yanlış anlaşılabilir ve/veya yönlendirilebilir.
Gündem konusundaki üzücü ve can sıkıcı durum, markalaşmış bir firmanın inovasyon yapmışcasına haber duyurmasıdır. Tabi ki bu bende bir tepki olarak kızgınlık yaratmıştır ama cevap yazmamam bunla alakalı değildir. Neden, içinde bulunduğum faaliyetlerden dolayı zamanımın dar oluşudur.
Size özelleştirilmiş bir dağıtımın markalaştırılarak, satılması konusunda katılmıyorum. Kendi cephenizden bilişim kullanıcılarını ele aldığınızda, haklı olduğunuz yanılgısına düşebilirsiniz.
Size şunu söyleyebilirim, son kullanıcıların 90%'ı dahi Windows işletim sistemini kendisi kuramıyor (Kaynak: Intel). Türkiyedeki 8%'lik Linux bilişim okur yazarına destek vermeden Linux'u yaygınlaştıramaz ve kullandırtamazsınız (Kaynak: IDC).
Bir marka olmalıki en basit anlamda; AR-GE yaparak TOSSAD raporlarındaki kullanıcı taleplerine eğilebilsin, telefon açtığında destek verebilsin. Şu noktada kaynak kod dağıtılmış, GPL olmuş olmamışı konuşmanın bir anlamı yok.
Size markalaşmanın ciddiyetini daha iyi vurguluycak bir iki örnek vermek de isterim:
1) Armador, Mandriva dağıtımını alıp üzerine AR-GE çalışmalarıyla Windows mimikleştirmesi yaparak Datron, Crea, Pegasus gibi üreticilerin Low-End ürünlerinde Linux kolunu açmıştır. Bu firmalara 12x7 telefon desteği sağlamıştır. Yaklaşık 35.000 kopya dağıtmıştır. Ve bu bir kar modelidir. (Kaynak: Armador, 2006 - 3. Çeyrek)
2) Eczacılar, bir e-devlet uygulamasında MS JScript kullanıdığı için Windows+IE haricinde bir çözüm bulamadığından Windows satın almak zorunda kalmıştır. Bazıları Linux'da alternatif çözümleri markalaşmış firmalardan öğrenerek, Linux'a geçmiştir.
3) Beko Low-End ürünlerinde Pardus kullanmak isteyip, destek alamadığında Windows'a yönelmiştir. Destek veren bir marka olduğunda, ulaşılacak kitleyi bir düşünün.
4) Ne kadar kızsamda Gelecek A.Ş. olmadan, Linux bu kadar duyulabilir miydi?
Ülkemiz zengin bir kaynağa sahip değil. Öyleki bazı bilişim faaliyetleri Bill Gates'in Türkiye ziyaretlerinde planlanmakta. Yarın öbürsü gün askeriye bir çözüm arayışına girdiğinde, sizden benden değil, konusunda uzman bir markadan destek almak isteyecektir.
Alanı dar olan bir pazarda markayı ayakta tutmak ve savunmak, bence bir görevdir. Bu hem ülke sermayesi için, hem de bilişim bağımsızlığı için önemlidir.
Gelecek A.Ş. firmasının, Armador'un ürününü taklit ederek hatta sloganlarını bile aynı kullanarak benzer bir ürün
çıkarması iş ahlakı bakımından son derece uygunsuzdur. Neden mi ?
Düşününki bir firma piyasadaki son kullanıcı beklentileri görerek AR-GE faaliyetlerinde, pazarlama faaliyetlerinde
bulunmuş ve OEM üreticileri ile belli bir noktaya gelerek açık kaynak kodlu bir ürünü bilinir ve satar hale
getirmiş. OEM üreticilerine Microsoft'a alternatif ürün sunmuş. Hem bu firma harcadığı emeğe karşılık para
kazanmaya başlamış, hem de sosyal bir misyonu yerine getirmiş. Bu firma kurbanımız "Armador".
Başka bir firma, çakal kurt, verilen emeği göz ardı ederek bu işte para var mantığıyla çok çok benzer bir ürün
yapmış. Ürünü piyasada tutturan sloganları bile kullanmış. Oh ne ala, minimum efor, maksimum kar.
Şimdi bazılarınız rekabetin doğasında bu var diyecekesiniz di mi? Malesef ülkemizde rekabet anlayışı hep yıkıcı bir
politika üzerine kurulu. "Armador A ürününü yapıyor, ben de A ürününü yapayım. Daha ucuza vereyim." Bakın bu
politika son derece yanlış, çünkü:
1) Siz aynı ürünü yaparak, fiyatı kırmış oluyorsunuz. Karşı firmada fiyatını kırarsa, bu işten kim karlı çıkar: OEM
üretici. Unutmadan belirtim minimum eforu harcayan çakal kurt bu durumdan daha az etkilenir.
2) OEM üreticiler hızlıca fiyatların indiğini görünce, size ve ürüne vereceği değer de azalacaktır. Ürünü
sorgulamaya başlayacaktır.
3) Fiyatı kırdınız, OEM üreticiler sizi seçti. Tebrikler, ülkemizde AR-GE çalışması yapan bir firmayı öldürdünüz.
Artık karşınızda örnek alabileceğiniz bir model de yok.
4) Ama artık piyasadaki tek ürün oldunuz. Hemen sevinmeyin; baştan emek harcamadığınız AR-GE tabanınızdaki
eksiklikler, sizi piyasadan gelen beklentiler ile dibe çökertir. Kim kazandı: Microsoft
Bunu yoğun eleştirileri okuyanlardan, AR-GE çalışmaları yaptıklarına değin itirazlar gelebilir. Arkadaşlar AR-GE
çalışması demek;
1) Mandriva 2006'yı alıp üzerine KBFX kurmak değil,
2) Arka plan resmini Vista yapmak değil,
3) Superkaramba ile can canlı süslemek değil,
4) XGL yüklemek değil,
5) Control Center'ı KControl'ü Türkçeleştirmek hiç değil,
AR-GE demek;
1) Windows XP deki gibi başlat menüsünü sıfırdan yazmaktır,
2) Bilgisayarımı, Ağ Komşularını, Denetim Masasını sıfırdan yazarak Windows'a göre "Kolay Linux" olarak
mimikleştirmektir,
3) XGL'deki Video problemleri çözmektir,
4) Donanım tanıma alt yapısını kuvvetlendirmektir,
5) Sıfırdan bir kurulum sihirbazı yazarak "5 Dakikada" kurmaktır,
6) Müşteri hizmet ayağını oluşturarak "Her zaman güncel" tutmaktır,
vs. vs.
Sonuç olarak rekabet; benzer ürünü yapmak değil, daha iyisi yapmak ve pozitif eleştiri almak demektir. Bakkal
efendinin alacak verecek defterindeki gibi hesap kitap yapmayı bırakıp, marka güvenini korumak gerekir.
Yukardakinin hepimize akıl fikir vermesi dileklerimle,
Ali KIZIL - Chip Dergisi Linux Köşe Yazarı
(Pls: Söz hakkı doğanlar istedikleri kadar karalayıp çizebilirler, cevap vermeyi düşünmüyorum. )
Yardım
Editör markdown formatını desteklemektedir. Detaylı bilgi için bu adresi ziyaret edebilirsiniz.
@kullanici ile birisinden bahsedebilir veya :emoji: ile emoji kullanabilirsiniz.
Gelecek A.Ş.'den Her İhtiyaca Yönelik Kolay Linux ( 31)
Yorumlarınız için teşekkürler. Diyaloglarımızın geneline baktığımızda, çok fazla farklı bir şey söylemiyoruz. Siz kurumsal alandan, ben ise son kullanıcı ayağından bakıyorum.
Kurumsal alanda (örneğin sunucu kurulumları) bir firmanın farklı noktalardan destek alabileceğini ve tek markaya bağlı olmayacağını bilmesi tercih sebebi. Ben de deneyimlerimde bunu gördüm.
Son kullanıcı ise nasıl; her sabah aynı gazeteyi alıyorsa, akşamları belli bir diziyi izliyorsa, Linux açısından da öyle. Bir noktadan destek almak isteyecektir. Donanım üreticileri de uzak oldukları bir konuda yazılım desteğini üzerine almayıp, dediğiniz gibi başka bir firmaya ihale etmeyi tercih ediyor.
Burda iş ikiye ayrılıyor. Firma ya bilinen bir dağıtımı verip, call center'ından taşaron firma elemanlarıyla destek sağlayabilir. Ya da özelleştirilmiş BilmemneOS ile işi tamamen Bilmemne A.Ş.'ye aktarabilir.
Her iki modelde avantaj ve dezavantajları var. Sıralamaya kalksak ayrı bir forum konu başlığı açılması gerekir.