Ulubat Gölü kıyısındaki 20 dönümlük araziyi cennete çeviren ve ömrünü doğa korumacılığına adayan Mustafa Bilgiç, “uzun yıllardır bütün enerjisi ve birikimini, kuş ve ağaçların bakımına harcadığını” söyledi.
Oluşturduğu “cennet”te 50’yi aşkın kuş türü bulunduğunu, ancak “bunların arasında kendisi için ayrı bir yeri olan tavus kuşlarını çok sevdiğini ifade eden Bilgiç, şu anda da ‘gelin gibi’ beyaz tavus kuşu üretmenin mutluluğunu yaşadığını” kaydetti.
Bilgiç, arazisini ziyaret edenlerin beyaz tavus kuşlarını gördüklerinde şaşkınlıklarını gizleyemediklerini dile getirerek, bundan sonraki hedefinin, beyaz tüylerin üzerine yeşil veya mavi benekler koyabilmek olduğunu bildirdi.
Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ, beyaz renkli tavus kuşu üretiminin, uzun ve zahmetli bir çalışma sonucunda mümkün olabileceğini söyledi. Renkli genleri resesif olan kuşların beyaz olduğunu anlatan Prof. Dr. Aytuğ, “Genellikle mavi veya yeşil renklerin hakim olduğu tavus kuşları, zahmetli ve uzun süren bir çalışmanın ardından beyaz olarak elde edilebiliyor. Bunun yanı sıra yine mavi veya yeşil renk üzerine, beyaz benekler de konulabiliyor. Bu kadar zahmet ve bilgi isteyen bir işi, ortaokul mezunu bir kişinin başarması ilginç” dedi.
Hollanda ineklerini herkes bilir, ağırlığı Türkiye'deki inek türlerinin 2 katından fazladır. Türkiye böyle çalışmalar yapmayarak tarım ve hayvancılığını 50 yıldır öldürmeye çalışıyor. Tarımı yaşayamadan geçtik, sanayiyi de yaşamadan hizmet sektörüne geçmeye çalışıyoruz. Birşey üretmeden neyi kimden alıp kime satacaksak..
Aynı şey de muhasebe yazılımları ile sınırlı yazılım sektörümüz için de geçerli. Bilgi toplumu, e-devlet vs ama kim ne üretiyor? Üretmediğimiz, dışarıdan aldığımız şeyleri kime satıp ne kazanacağız?