Neden Yazmıyoruz?

0
conan
Yine araştırıyorum, yine bakınıyorum. Bir iki döküman okumam lazım. Ama her sey İngilizce, Fransızca, Almanca, Japonca, Çinceeeeee YEEETEEERR... Neden anadilimde teknik döküman bulmakta zorlanıyorum? Biz neden yazmıyoruz? Bizim neden mini mini pdf'lerimiz, ps'lerimiz, html bundle'larımız yok? Mesela .NET üzerinde bu kadar konuşup da, bu konuşmalardan çıkardıklarımızı neden bir paperda toplayamıyoruz? Veya neden gördüğüm her Türkçe döküman birşeyleri ayarlamak üzerine sadece? Neden bir şeyleri araştırıp, bir sonuca varıp, bunu Türkçe yayınlayan insan sayısı bu kadar az?

Bana biraz yazmaya üşeniyoruz gibi geliyor. Bir şekilde toplu bir üşengeçliğe girmişiz sanki. Eğitim sistemimizde de bu sorun var. Bir şeyleri araştırıp sonuçlarını bir yazılı ödeve döken sistemimiz yok. Tamam, bazı okullar, bazı öğretmenler, öğrenciler bunun dışında ama ne yazık ki genel sistem öyle degil. Hep ana fikri bulun, okuyup özetini çıkarın, şu algoritmayı programa dökün, vs... Kimse kusura bakmasın ama bence okuyup özetini yazmak ile örneğin apache ayarları dökümanı yazmak arasında fazla bir fark yok. Apache ayarlarını Türkçe dökumandan okumak tabii ki güzel bir duygu, ve de bu dökümanı yaratmak çok önemli bir ilerleme bence, ama ne yazık ki yeterli değil. Ben isterdim ki bana öğretenler en azından şunu araştır, şu konudaki olasılıkları gözden geçir ve en iyi uygulanabileceği ortaya çıkar ve bunu bir rapor olarak bana sun şeklinde ödevler verselerdi.

Fazlamesai'yi ilk gördüğümde suratımdaki 32 diş ifadesini görmeniz lazımdı. Çünkü cidden konuşmayı/okumayı becerebilen 3, 5, 10, 100, 688 insanın bir ortamda buluşmuş olmasını ne kadar istiyordum bilemezsiniz. Şimdi bence bunun da bir adım ötesine geçmeliyiz. Şimdiye kadar konuşuyorduk. Bundan sonra YAZACAĞIZ! Bilimsel, geyiksel, küresel, şekilsel, egosal, tatminsel makaleler yayınlayacağız. İyi yazacağız, kötü yazacağız! Okuyucu zaten buna karar verecek. Kötüleri sırtlayıp iyileştireceğiz. İyileri mükemmelleştireceğiz. Şu anda yazma konusunda bir açık var ve onu kapayacağız. Bizden başkasının bunu yapabileceğini de düşünmüyorum. Siz düşünüyor musunuz?

Görüşler

0
m1a2

Meşhur dostum, Ciğerparem!
Benden istediğin hem zor hem yararsız. Bütün zamanımı burada geçirdiğim halde, ne evleri saydım ne de yaşayanların sayısını araştırdım. Kimin katır yüküyle ne kaçırdığıyla, kimin neyi gizli saklı idare ettiğiyle hiç ilgilenmedim. Hepsinden öte, şehrin tarihine gelince, İslâmın kılıcı buralara gelmeden önce gâvurun ne haltlar yediğini, ne işler karıştırdığını ancak Allah bilir. Bunları araştırmanın bize bir yararı olmaz. Ruhum, canım! Sizi ilgilendirmeyen işlere karışmayınız. Sefa geldiniz, selâmetle gidiniz!

Evet... Zamanın birinde bir Türk görevlinin bir İngilizin nüfus istatistikleri, iş raporları ve tarih konusunda istediği rapor`a cevaben yazdığı mektup oluyor bu (Kaynak:Tübitak yayınları; `Modern Araştırmacı`; J. Barzun, H. F. Graff). Şimdi bu alıntıyı işte bak biz böyleydik ve böyle olmaya devam edeceğiz ön kabulüyle yazmadığımı samimiyetimle bilmeni isterim. Fakat meşhur dostum, ciğerparem biz muhabbeti severiz. Yani şifahi bir topluluğuz. Kelâm önce geliyor, yazı sonra ;)
Çok güzel bir mevzu attın ortaya. Ne kadar yazsak -konuşsak :)- az bu konuda. Konunun önemine binaen göstermem gerektiğini hissettiğim ani refleks kapsamında al benden küçük ve acil bir girizgâh. Devamını arkadaşlar getirsin. Muhabbetin seyrine göre çalarız sazımızı.
0
anonim
Tembel millet olduğumuz çok doğru ama başka büyük sorunlarımızda var. En büyük sorunlarımızdan biri yabancı dilde eğitim meselesi. Yabancı dilde eğitim bizim düşünmemezi,üretmemizi engellemek için kullanılan bir silah. Köleleştiriliyoruz. Şimdi ve ilerde yabancı dilde eğitim devam ederse kendi çocuklarımızla bile anlaşmayacak hale geliceğiz.
0
cayfer
Sevgili Anonim,

Ben egitimimin tamamini Ingilizce olarak tamamladim ve su anda birlikte calistigim insanlarin onemli bir cogunlugu bu sansi elde edememis kisiler.

Bu sayfalarda dolastigim icin tahmin edeceginiz gibi bilgisayar sektorunde calisiyorum. Bu mesai arkadaslarimin buyuk cogunlugu mesleklerinde gelismek icin baskalarina muhtac durumda. Cok gayretli olanlar benim 15-20 dakikada okudugum dokumanlarla 2-3 gun ugrasmak zorunda kaliyorlar. Cunku konuyla ilgili yabanci dil birikimleri yok.

Isinizle ilgili yabanci dilde bir dokumani okuyabilmek icin o meslek koluyla ilgili terimleri bilmek zorundasiniz. Ornegin ben cok iyi duzeyde ingilizde bilmeme ragmen The Economist dergisini anlamiyorum. Ayni nedenle mesleki ingilizce egitimi almadan bir ekonomist de o dergisi anlayamacaktir.

Yabanci dil egitimi sonradan olmuyor. Istediginiz kadar olacagini iddia edin, olmuyor.

Son zamanlarda cok populer olan ve Oktay Sinanoglu tarafindan baslatilan tartismalari uzulerek izliyorum. Hakli oldugu noktalar var elbette ama kolelestirilmek, kulturu yok etmek falan yalnizca paranoya. Eger siz uretmek istiyorsaniz size engel olan yok. Oktay bey''''in yazdigi turkce ders kitaplarini arastirirken http://moisson-doree.uchicago.edu/~sarice/rice-papers.html adresinde 616 tane yayininin listesini buldum. Olaganustu bir basari ama aralarinda <b>HIC</b> Turkce esere rastlamadim. Sanirim amerikalilar Oktay beyi tehdit ederek turkce yayin yapmasini engellediler.

Herkes karanliga kufrediyor ama bir mum yakan yok. Herkes tum dunyanin turklere dusman olduguna ve bizi mahvetmek icin calistigina o kadar emin ki kendi kendimizi mahvetmeye calistigimizi goremiyoruz.

Ornegin siz, bildiginiz-ogrendiginiz neleri sizden daha genc/deneyimsiz olanlara ogrettiniz? Hangi UNIX/LINUX dokumanlarini yazdiniz ya da cevirdiniz ve daha onemlisi baskalariyla paylastiniz?

Gelecek AS ve Gorkem Cetin bey yillardir LINUX''''u herseysiyle turkcelestirmek, yayginlastirmak icin didinir durur ama yalnizca bu isten kazanc elde etmekle suclanirlar. Yaptiklarinin iyi olmadigi soylenir durur devamli ama daha iyinin ne oldugunu kimse yapip gostermez.

Bilgisayar dunyasiyla ilginizin ne oldugunu bilmiyorum ama bu sayfalarda aktif oldugunuza gore bu islerin icindesiniz demektir. <b>Var misiniz ilkokul ogrencileri icin bir bilgisayar egitimi kitabi yazmaya.</b> Ya da lise ogrencileri icin.... 6 aylik bir is alt tarafi. Ve bu kitabi internet uzerinde yayinlamaya.... Var misiniz Egitim Gonulluleri vakfi semsiyesinde yapilan calismalar icin haftada 3-4 saat ayirip genclere birseyler ogretmeye. Cunku bizi "kolelestirenler" oyle yapiyor. bildikleri herseyi yayinlayip insanlarina ve "kolelerine" sunuyorlar.

Kovanin disindan basip icindekilere "siz kolesiniz" diye bagirmak kolay. Marifet kovaya atlayip herkesin disari cikabilmesi icin calismak.

Sevgiler ve saygilar

0
anonim
oktay sinanoğlu ndan bahsetmişsin. ne güzel. adamın kitaplarını okumuşsundur muhtemelen. ama anlamadığın kesin.adam diyorki bu yabancı dille eğitim meselesini (yani ingilizce öğretmek için ingilize eğitim yapılması gerektiğini) dünyada hiçbir millet akıl edememiş sadece bizim devlet büyüklerimiz ve birkaç tane sömürge ülkesi akıl edebilmiş. vay anasını. ne kadar dehşet bir zekaya sahiplermişde haberimiz yokmuş.bu bir.

ikincisi türk hoca türk öğrenciye yarım ingilizce matematik fizik kimya biyoloji sosyoloji tarih edebiyat anlatacak.yahu bunları türkçesini zor anlıyoruz bide ingilizcesini mi anlayacaz.böyle bir garabet dünyanın neresinde var bilkentli arkadaşım bana bir söylermisin lütfen.
0
anonim
Herseyden once tartisma/sohbet duzeyinde anlasalim...

Anlastigimizi farzederek devam ediyorum:

Ben ne edebiyati, ne tarihi ingilizce okumadim. Kimsenin de okudugunu gormedim. Ama mesleginiz sosyoloji ise baska dillerdeki sosyoloji belgelerini de okuyabilmek icin o konuda en yaygin dil hangisiyse onu bilmek zorundasiniz, ustelik kendi sosyolojik terimlerini bilmek zorundasiniz. Tabii birseyler yapmak ve ogrenmek istiyorsaniz... Bunun da tek yolu egitiminizin bir yerlerinde sosyolji derslerini o konuda gecerli dil hangisiyse o dilde okumak zorundasiniz.

Uzun yillardir (gercekten uzun yillardan soz ediyorum: 27 yildir bilgisayar isinin fiilen icindeyim) turkce dusunmek ya da turkce anlasmakta sorun yasamadim. Ayrica 2 oglumla anlasmakta da sorun yasamadim. Ama Cin'den Misir'a kadar onlarca milletten insanla meslegimle ilgili konulari tartisabildim. Bu sohbet ve tartismalar hem bana hem karsimdakilere yalnizca fayda sagladi. Bu arada can sIkIntIsIndan tavani seyreden meslektaslarim icin de ancak uzulebildim.

Sorumu tekrarliyorum... Var misiniz turkce (cevrim-ici veya disi) kitap yazmaya... Ben editorlugunuzu yapmaya gonulluyum.

Kendi meslegim icin konusuyorum: Yazilim isinde gelismis ulkeler disinda en basarili ulkeler hangileri? Kac tane Ukraynali, Kazakistanli ve Rus var? (Bunlar egitimlerini Rusca yapan insanlar) Kac tane Hintli, Pakistanli var?

Neden Mandrake Ingilizce yayimlaniyor? Neden SUSE ingilizce yayinlaniyor? Ingilizce bilmeyince Java'yi nasil ogreneceksiniz ve ogreteceksiniz. do while yerine ne diyeceksiniz? Ya derleyici/yorumlayici gelistirin ya da do while deyin? Hayatimda hic macht bei Aufrechterhaltung diye bir deyim gormedim.

Hic iki almani ya da fransizi bilgisayar konusunda konusurken dinlediniz mi? Ben dinledim!

Oktay beyin yazdiklarini daha da onemlisi soylediklerini anlayabilecek kadar yetenegim oldugunu dusunuyorum. Tabi siz de uygun gorurseniz!

Ama ne yazdiklarinda ne de soylediklerinde neden bir tanecik olsun mum yakmadigina iliskin tek bir cumleye rastlayamadim. Umarim siz yakarsiniz.

Turkcesini zor anladiginiz konulara gelince... Uzgunum ama korkarim ğ konuda yapacak fazla bir sey yok. Belki yanlis konu, belki yanlis ogretmen belki de yanlis ogrenci...

Sevgiler ve SAYGILAR Bilkent'siz arkadasim.

Ugur
0
anonim
soruma cevap alamadım. her neyse... zaten sizin fikrinizde olanlar bu soruyu hep geçiştirirler.

>Ben ne edebiyati, ne tarihi ingilizce okumadim. Kimsenin de okudugunu gormedim.

pek yakında göreceksin muhtemelen kemal pürüz ve onun gibiler devletin köşe başlarını tutmuşken.

>Ama mesleginiz sosyoloji ise baska dillerdeki sosyoloji belgelerini de okuyabilmek icin o konuda en yaygin dil hangisiyse onu bilmek zorundasiniz, ustelik kendi sosyolojik terimlerini bilmek zorundasiniz.

ben başka bir dil bilinmesin mi dedim veya oktay s. böyle birşey mi demiş. o bilimde hangi millet ileri ise araştırmalarını kendi dilinde yapar ve yayınlar. elbetteki o dili ve teknik terimlerini öğrenirsin.

>Tabii birseyler yapmak ve ogrenmek istiyorsaniz... Bunun da TEK YOLU egitiminizin bir yerlerinde sosyolji derslerini o konuda gecerli dil hangisiyse o dilde okumak zorundasiniz.

vah vah. demek almanya, fransa ve japonya birşeyler yapmak ve öğrenmek istemiyorlar.

bir an için haklı olduğunu düşünelim.o zaman memleketteki bütün matematik dersleri fransızca,veya bütün genetik dersleri ibranice verilmek zorunda.

>Uzun yillardir (gercekten uzun yillardan soz ediyorum: 27 yildir bilgisayar isinin fiilen icindeyim) turkce dusunmek ya da turkce anlasmakta sorun yasamadim.

teşhis doğru. tedavi yanlış. tedavi nin ne olduğunu az sonra söyleyecem.

>Ayrica 2 oglumla anlasmakta da sorun yasamadim. Ama Cin'den Misir'a kadar onlarca milletten insanla meslegimle ilgili konulari tartisabildim. Bu sohbet ve tartismalar hem bana hem karsimdakilere yalnizca fayda sagladi. Bu arada can sIkIntIsIndan tavani seyreden meslektaslarim icin de ancak uzulebildim.

muhterem arkadaşım,olayları niye birbirine karıştırıyorsun. bilim dili ve iletişim dili. bunlar farklı şeyler.arapça ile 2 kere 2 nin 4 olduğunu ispatlayabiliyorsan,arapça ile bilim yapılabilir demektir. ha sen istiyorsunki bütün dünya benim bulduğum şeylerden istifade etsin o zaman zamanın iletişim dilini kullanırsın. bu daha evvel arapçaydı,ondan sonra fransızcaydı, ondan sonra almancaydı,ondan sonra ingilizce. bunlar değişir durur. değişmeyen sana ait olan dildir.

>Kendi meslegim icin konusuyorum: Yazilim isinde gelismis ulkeler disinda en basarili ulkeler hangileri? Kac tane Ukraynali, Kazakistanli ve Rus var? (Bunlar egitimlerini Rusca yapan insanlar) Kac tane Hintli, Pakistanli var?

almanlar,fransızlar,japonlar. bunlar insan değil mi. milleti yanlış bilgilendirme.

>Neden Mandrake Ingilizce yayimlaniyor? Neden SUSE ingilizce yayinlaniyor?

olayın eğitimle ne alakası var. adamlar ticaret yapıyor. ve üretikleri ürünü ihrac etmek istiyorlar. pek tabiki ürünleri satmak istedikleri memleketin dilinde bir dağıtım hazırlamaları gayet normal. yani o dağıtımların türkçeleride var. rahat ol.

>Ingilizce bilmeyince Java''yi nasil ogreneceksiniz ve ogreteceksiniz. do while yerine ne diyeceksiniz? Ya derleyici/yorumlayici gelistirin ya da do while deyin? Hayatimda hic macht bei Aufrechterhaltung diye bir deyim gormedim.

gene aynı edebiyat. sanki kendi dili ile eğitimi savunanlar,yabancı dilin öğrenilmesine karşı.

>Hic iki almani ya da fransizi bilgisayar konusunda konusurken dinlediniz mi? Ben dinledim!

gene olayları karıştırıyorsun. bu arkadaşlar eğitimlerini kendi ana dilleriyle,iletişimi ZAMANIN iletişim diliyle yapıyorlar. gayet normal.

>Sorumu tekrarliyorum... Var misiniz turkce (cevrim-ici veya disi) kitap yazmaya... Ben editorlugunuzu yapmaya gonulluyum.

peki nasıl bir türkçe ile yazacaz bu kitabı. teknik terimleri nasıl çevirecez türkçeye. belli bir sözlük varmı herkesin kabul ettiği veya yasalarla korunmuş(yani teknik terimleri başka şekillerde çevirip yayınlamak yasak). işte sorun burda muhterem tam burada. bir teknik terimi herkes türkçeye çevirmeye kalkar,bir terimin dört tane karşılığı olursa işte kimse kimsenin dediğinden birşey anlamaz ve herkes aslını kullanmaya devam eder mecburen. malesef bunun gibi ehemmiyetli bir mesele ile ilgilenecek kurum yok veya olanları kimse takmıyor. bu iş için bir kurul kurulmalı ve her bilim dalından bilim adamları yeni teknik terimlerin derhal karşılığını bulmalı,bunları internet üzerinden yayınlamalı ve bu sözlükler yasal olarak korunmalı yani çevirmenler kafalarına göre çeviri yapamamalı ve bu sözlüklere riayet etmelidirler. o zaman herkes herkesin dediğini anlar ve ingilizce karşılıklarını öğrenmek çok daha rahat olur.

>Oktay beyin yazdiklarini daha da onemlisi soylediklerini anlayabilecek kadar yetenegim oldugunu dusunuyorum. Tabi siz de uygun gorurseniz!

özür dilerim.

>Ama ne yazdiklarinda ne de soylediklerinde neden bir tanecik olsun mum yakmadigina iliskin tek bir cumleye rastlayamadim.

oktay beyi savunmak benim işim değil,varsa kafınıza takılan bir durum kendisine sorun.

>Umarim siz yakarsiniz.

niyetimiz var tabi,boş durmayacaz.

>Turkcesini zor anladiginiz konulara gelince... Uzgunum ama korkarim ğ konuda yapacak fazla bir sey yok. Belki yanlis konu, belki yanlis ogretmen belki de yanlis ogrenci...

bu cümleyi nasıl kullanabildin hayret ediyorum. hakaretin bu kadar ağırı olamaz heralde.halbuki yazdığın unix kitabını bir solukta okumuştum.o kitabın ingizcesini hayal ediyorum ve kaç solukta okuyacağımı tahmin etmeye çalışıyorum.yazık gerçekten çok yazık...
0
cayfer
SIZE 2 sorum olacakti ama vazgectim. yazmaya baslayinca bir yarari olmadigini gordum cunku israrla karanliga kufretmeye devam ediyorsunuz.

Biliyorsunuz MS bir cok kitabini profesyonel cevirmenlere cevirtti. Ortaya cikan neye benzedi? O kitaplardan kimse yararlanamiyor. Ama Turkce...

Bir teknik terimi onermek ve kabul gormesini saglamak icin ille kanun mu gerekiyor? Bu anlayis ayni trafikte bilerek hata yapan birini uyardiginizda aldiginiz tipik sen polis misin, ne karisiyorsun yanitini andiriyor. Bilgisayar sozcugunu kullanirken hangi kanun maddesine dayaniyorsunuz?

Terimler sozlugu yoksa (ki var) yaparsiniz... Yetmiyorsa gelistirirsiniz... Ben sozluk yok diye havlu atmadim. Oturdum yazdim. Bir solukta okuyabildiginize ve Turkce olduguna gore demek ki sozluk sorunu halledilmis.

Sosyolojiyi bir kenara birakip kendi meslegimize bakalim: Bilgisayar Muhendisligi egitimi verilen universitelerde Isletim Sistemleri, Sayisal Elektronik, Veri Tabanlari, Veri Yapilari, Derleyici Tasarimi, Yapay Zeka gibi derslerde ogretim elemanlari ne malzeme kullanacak? Veritabanlari dersinde MS'in ya da Pusula'nin Access kitabi; programlama dilleri dersinde de VB kitabini okutacaksin ya da bir baska ulkenin dilince yazilmis akli basinda bir ders kitabi kullanacaksin. Diyelim Tanenbaum, Donovan,
Dijkstra gibi ustadlarin ingilizce kitaplarini okutmayi sectiniz. Eeee.. Ogrenciye anlamadigin yerleri git ingiliz dili ve edebiyatindaki asistanlara sor mu diyeceksiniz?

Sizin oneriniz devletin bir terim karsiliklari sozlugu olusturup teblig(!) etmesini beklemek ve ondan sonra hizla bunlari anlayacak insanlari bulup cevirtmek ya da bastan yazmak.

Benim onerim ise birilerine simdiden o kitaplari anlayacaklari dili, o kitapla birlikte ogretmek ve bu insanlarin ogrendiklerini arkadan gelen nesillere aktarmalarini saglamak. Sonra bir gun bakmissiniz asli Turkce olan dokumanlar Japoncaya cevrilmeye baslamis.

BU bir hayal degil! Universiteyi bitirmeme yakin (1977 falan) Japonlar MEB kanaliyle bir Yuk.Lis. bursu veriyordu. Ilgilendim ve o sirada rastlanti olarak tanistigim bir japona sizin orda ingilizce egitim yapan universite var mi diye sordum. Vardi dedi adam. ama artik yok diye ekledi. Gerek kalmamis artik.

Marifet yabanci dilde egitim yapilmasini onlemek degil! Buna gerek kalmamasini saglamak.

Iste bu yuzden yirtina yirtina mum yakmaktan soz ediyorum ama ne yazik ki aldigim yanitlar hep mumun neden yakilamayacagini anlatiyor. Bir deneyin ne olur! Belki yanar!
0
sundance
Oktay Sinanoglu`nun soz konusu kitabını (Hedef Turkiye) su anda okuyorum. Hani bazı hezeyanlarını aşırı bulmakla beraber, bu kitabın dahi bir anlamda mum yakmak oldugunu dusunuyorum (keza Naom Chomsky`nin bir çok kitabı) zira sırf bilgilendirmek, harekete gecirmek bile bence bir şey.
Öte yandan soylediginizde kesinlikle haklısınız, yabancı dilde eğitim amaç değil araç olarak algılandığığ zaman, elbet bir gün gereksiz olacak, doğal sonuç olarak. Ama Türkiye`de şu anda amaç olarak algılanmakta.
Burdaki (affınıza sığınarak) hıyarlık ise, ortada orta ve yüksek öğretime yönelik, temel bilimleri Türkçe olarak adam gibi anlatacak sayılı hoca bulunmasına karşılık, zorla İngilizce anlatılması.
Var işte ITU`de birsürü ders sahte-ingilizce. Dersin tanımında Ingilizce yazıyor, hoca türkçe anlatıyor, öğrenciler türkçe cevap veriyor.
Öte yandan bunu becerebilen üniversitelerin durumu da vahim. ODTU`yu ele alalım. Gidin istediğiniz Mimarlık fakültesinde istediğiniz öğrenciye, piyasadaki istediğiniz mimara sorun, size ODTU mezunu mimarların neden piyasada doğru düzgün iş yapamadıklarını anlatsınlar. Türkiye`de mimar yetiştiriyorsunuz, tamamen ingilizce eğitimle, temel yapı bileşenlerinin bile türkçesini öğretmeden. Sonra da salıyorsunuz o adamı piyasaya, şantiyelere. Hadi bakalım varsa bir yolu bu adam şantiyedeki usta başılarla, işçilerle anlaşsın bir şekilde. İşte dramın tepe yaptığı nokta bu.
Ingilizce eğitim, fetiş olmaktan çıkıp araç olarak görülürse elbet işe de yarar. Ama zaten sokaklara bakınca 60-90 milyar değerinde ARAÇları trafikte görünce, bu ülkede neyin araç, neyin amaç olduğunu insan elbette biraz şaşırıyor ;)
0
anonim
>SIZE 2 sorum olacakti ama vazgectim. yazmaya baslayinca bir yarari olmadigini gordum cunku israrla karanliga kufretmeye devam ediyorsunuz.

yahu muhterem ben niye karanlığa küfredeyimki sen fikirlerini söyledin, bende bunlara iştirak etmediğimi belirttim ve kendi fikirlerimi söyledim. sorularını çekinmeden sorabilirsin,kaldıki ben gayet açık fikirli bir insanım,endişelenmene gerek yok. beni ikna et senin safına geçeyim.

>Biliyorsunuz MS bir cok kitabini profesyonel cevirmenlere cevirtti. Ortaya cikan neye benzedi? O kitaplardan kimse yararlanamiyor. Ama Turkce...

>Terimler sozlugu yoksa (ki var) yaparsiniz... Yetmiyorsa gelistirirsiniz... Ben sozluk yok diye havlu atmadim. Oturdum yazdim. Bir solukta okuyabildiginize ve Turkce olduguna gore demek ki sozluk sorunu halledilmis.

demek ki halledilMEmiş. bazı kitaplar anlaşılıyor bazıları anlaşılamıyorsa ortada bir sorun var demektir. sorun yok deme.

benimde havlu atmaya niyetim yok zaten.

>Bir teknik terimi onermek ve kabul gormesini saglamak icin ille kanun mu gerekiyor? Bu anlayis ayni trafikte bilerek hata yapan birini uyardiginizda aldiginiz tipik sen polis misin, ne karisiyorsun yanitini andiriyor. Bilgisayar sozcugunu kullanirken hangi kanun maddesine dayaniyorsunuz?

gerekMİyor aslında. ben ortada bir kargaşa olduğunu ve bunun önüne geçmek için aklıma gelen yolu söyledim. varsa daha iyi bir yol siz söyleyin.

>Sosyolojiyi bir kenara birakip kendi meslegimize bakalim: Bilgisayar Muhendisligi egitimi verilen universitelerde Isletim Sistemleri, Sayisal Elektronik, Veri Tabanlari, Veri Yapilari, Derleyici Tasarimi, Yapay Zeka gibi derslerde ogretim elemanlari ne malzeme kullanacak? Veritabanlari dersinde MS'in ya da Pusula'nin Access kitabi; programlama dilleri dersinde de VB kitabini okutacaksin ya da bir baska ulkenin dilince yazilmis akli basinda bir ders kitabi kullanacaksin. Diyelim Tanenbaum, Donovan,
Dijkstra gibi ustadlarin ingilizce kitaplarini okutmayi sectiniz. Eeee.. Ogrenciye anlamadigin yerleri git ingiliz dili ve edebiyatindaki asistanlara sor mu diyeceksiniz?

arkadaşım bak gene aynı yere takıldın. biz bu bilgisayar müh. öğrencilerine ingilizce öğretecez. ayrıca teknik ingilizce diye bir ders koyacaz (teknik resim gibi:) ordada meslekle alakalı ne kadar teknik terim varsa hepsini öğretecez ayrıca ingilizce kaynakları nasıl okumaları gerektiğinide öğretecez. anlaştıkmı.

>Sosyolojiyi bir kenara birakip kendi meslegimize bakalim: Bilgisayar Muhendisligi egitimi verilen universitelerde Isletim Sistemleri, Sayisal Elektronik, Veri Tabanlari, Veri Yapilari, Derleyici Tasarimi, Yapay Zeka gibi derslerde ogretim elemanlari ne malzeme kullanacak?

nihayet aklıma yatan bir söz söyledin.

>Veritabanlari dersinde MS'in ya da Pusula'nin Access kitabi; programlama dilleri dersinde de VB kitabini okutacaksin ya da bir baska ulkenin dilince yazilmis akli basinda bir ders kitabi kullanacaksin. Diyelim Tanenbaum, Donovan,
Dijkstra gibi ustadlarin ingilizce kitaplarini okutmayi sectiniz. Eeee..

güzide memleketimizde dünya edebiyatına ait eski yeni ne kadar klasik kitap varsa anında türkçe çevrilir ama nedense bilimle alakalı kitaplar ingilizce olarak bırakılır. niye acaba. hep kendime sorar dururum. kendimden aldığım cevaplardan biri şudur. bu eserler türkeçeye layıkıyla çevrilemez,nihayetinde kendi yazıldığı dildeki lezzeti veremeyeceği için ingilizce olarak bırakılır. sonra düşündüm, ama edebi eserler daha fazla lezzetinden kaybeder. nihayetinde şiir değil bu, teknik bir kitabı çeviriyorsun. haliyle verdiğim cevap geçerliliğini yitirmişti. işte o zaman ister istemez mantıklı bir cevap bulamayınca komplo teorileri üretmeye başladım kendi kendime.

>Sizin oneriniz devletin bir terim karsiliklari sozlugu olusturup teblig(!) etmesini beklemek ve ondan sonra hizla bunlari anlayacak insanlari bulup cevirtmek ya da bastan yazmak.

bilgisayar bilimi ile alakalı kaliteli kitaplar daha türkçeye çevrilmediği(yok denecek kadar az olduğu için yok varsaydım) için mesele yok. sizinde belittiğiniz gibi üstadların kitaplarından mahrumuz. windowz,word,exel,irc,icq,chat,kolay internet vs. kitapları bilgisayar bilimi kitabından sayMAdığınızı varsayıyorum. zaten bu tip kitaplar bilgisayar müh. eğitimi almayanlar için yazılıyor.

benimki sadece bir öneri. herkes fikrini söyler daha iyi bir fikir bulur onu uygularız. bu arada kimseyi beklemeyede niyetim yok.

>Benim onerim ise birilerine simdiden o kitaplari anlayacaklari dili, o kitapla birlikte ogretmek ve bu insanlarin ogrendiklerini arkadan gelen nesillere aktarmalarini saglamak. Sonra bir gun bakmissiniz asli Turkce olan dokumanlar Japoncaya cevrilmeye baslamis.

benimde önerim,daha evvel bahsettiğim kurumun memleketi bilim alanındaki teknik terim kargaşasından kurtarması ve ayrıca gene aynı kurumun devletin maddi ve manevi desteği ile her bilim dalındaki kitapların türkçeye anında kazandırılması için çalışmalı. bir zamanlar MEB in yaptığı gibi. arkadaşım kalın kalın çeviri elektrik ve elektronik kitapları gösterince,bunları MEB mi bastırmış diye hayrete düşmüştüm.

sundance in dedikleri doğruysa demektirki,bu kitaplari anlayacaklari dili, o kitapla birlikte ogrenen ve ogrendiklerini arkadan gelen nesillere aktarmaları saglanan sadece bilkentliler oluyor demektir. bu ağır görevi kaldırabiliyormusunuz veya ilerde mi kaldıracaksınız. hangisi daha kolay,benim söylediğimmi sizinkimi.

>BU bir hayal degil! Universiteyi bitirmeme yakin (1977 falan) Japonlar MEB kanaliyle bir Yuk.Lis. bursu veriyordu. Ilgilendim ve o sirada rastlanti olarak tanistigim bir japona sizin orda ingilizce egitim yapan universite var mi diye sordum. Vardi dedi adam. ama artik yok diye ekledi. Gerek kalmamis artik.

>Marifet yabanci dilde egitim yapilmasini onlemek degil! Buna gerek kalmamasini saglamak.

japonya hakkında belgelerle konuşsan daha iyi olur.

daha evvel dediğim gibi teşhis doğru,tedavi yanlış. yabancı dille eğitime gerek yok zaten. bunun başka çözümleri vardır,dünyada kabul gören.

>Iste bu yuzden yirtina yirtina mum yakmaktan soz ediyorum ama ne yazik ki aldigim yanitlar hep mumun neden yakilamayacagini anlatiyor. Bir deneyin ne olur! Belki yanar!

ne yapalım muhterem,1949 yılında ABD ile imzalanan gizli bir antlaşma ile elektirikler kesildi. mecburen mum yakacaz, başka yolumuz yok.
0
FZ
Yıllar öncesinde karşılaştığım ve aklımdan bir türlü çıkmayan bir örnek var, müsaadenizle aktarayım:

Babamın işi gereği Yugoslavya ve Macaristan'ı dolaşıyorduk. O zamanki Yugoslavya'nın başkenti olan Belgrad'daki büyük kitapçılara gitmiştik (o zamanlar ben ortasonda idim ve bilgisayarla ilgilenmeye yeni başlamıştım, öncelikli olarak Sinclair Spectrum programlama ile ilgili kitaplar ilgimi çekiyordu) ve ben bilgisayar kitaplarına bakıyordum. Dükkanlardaki kitapların çoğu ingilizce idi. Babam dedi ki, boşver şimdi, yani isimlerini not al, Macaristan'a gittiğimizde, Budapeşte'de satın alırız.

Her neyse, birkaç gün sonra Budapeşte'ye vardık. Ben tabii gene kitapçılara saldırdım ama o da ne! Evet, yani aynı kitaplar orada da vardı, hatta daha fazlası vardı, Spectrum, Commodore, Amiga, PC ile ilgili, bilgisayar bilimleri ile ilgili yüzlerce kitap, dizi dizi kategorize edilmiş falan, aman allahım cennet sanki, ama lokal cennet! :) Kitapların hepsi de MACARCA idi! Ben gözlerime inanamıştım! Bir iki kitap Almanca ve geriye kalanların hepsi MACARCA! Yahu dedim kendi kendime Macaristan nüfusu ne ve bu nüfusun kaçta kaçı mesela Sinclair Spectrum 48K programlama ile uğraşır ki bu adamlar oturmuşlar hem orjinal kitap çıkarmışlar hem de bir sürü kitabı tercüme etmişler, bu adamlar manyak mı? Yani ingilizce ya da almanca dururken neden macarca? Kafam allak bullak olmuştu...

Bu örneğin üzerinden yaklaşık 12 sene geçti ama bir türlü aklımdan çıkmıyor. Macarlar akıllı mıydı, aptal mıydı? Türkçe yazıp anlatmaya çalışanlar akıllı mıydı aptal mıydı? Bir sürü temel referansı Türkçe'ye çevirmeyip de git ingilizce öğren kardeşim şimdi kim uğraşacak bunları tercüme etmekle ya da orjinal adam gibi kitap yazmakla diyenler, böyle demeseler dahi sessiz sedasız kalarak bu politikayı destekleyenler akıllı mı aptal mı? Benim kafam hala karışık...
0
cayfer
Benzeri bir manzarayi ben de Tayvan''da gormustum.

Iste ne zamandir anlatmaya calistigim da bu... Bu tip birikimler kendi kendine olusmaz.

Bize de olsun! diye yazmak, soylemek, bagirmak bir ise yaramaz. Yapmak lazim!

LINUX dunyasindan ornek vereyim... 5 yil once 5-10 tane daha Gorkem Cetin gibi davranan insanimiz olsaydi bugun farkli bir noktada olurduk. Macarlara imrenmek yerine, devletten beklemek yerine, Muhendislik ders kitaplarinin M.E.B tarafindan hazirlanmasini beklemek gibi zaten ilke olarak yanlis olan hayaller yerine bugun bildiklerinizi yazmaya baslayin ve bunlari paylasin. Hemen bugun baslayin...

Neyi iyi biliyorsaniz onu yazin. Bugun yeni bir sey mi ogrendiniz? Yeni bir is mi basardiniz? Yazin! Terim karsiliklari sozlugunu falan bosverin ama yazdiginiz Turkce olsun. TBD''nin sozlugunu kullanabilirsiniz; yetmedigi yerde kendiniz uretebilirsiniz. Partition table''i save etmek falan demektense bölüm tanıtım tablosunu kaydetmek deyin. Anlasilir nasilsa.

Yazdiklarinizi veya cevirdiklerinizi yayinlamak icin cirpinanlar var. Kisa uygulama-egitim notlarini yayinlamak icin FazlaMesai.net dan daha iyisini dusunebiliyor musunuz?

Yazdiklariniz bir kitap olabilecekse yiginla yayinevi basacak kitap ariyor. Hic yayinci tanimiyorsaniz Pusula''yi (www.pusula.com) deneyin. Emin olun cok verimli ve bilgili bir calisma ekibi bulacaksiniz.

Iste Macarlarin yaptigi da bu.. daha fazlasi degil. Niye bizde yok? demektense bak bizde bu var diye bir yayininizi gosterin. Hata yapmaktan korkmayin. Hata yapma korkusuyla hicbir sey yapmamak olabilecek en kotu seydir. Birinci yazdiginiz begenilmeyebilir ya da bir ise yaramayabilir. Korkmayin. ikincisi ve sonrakiler cok daha iyi olacaktir.

Kolay gelsin :)
0
FZ
Yukarıdaki mesaj için teşekkürler, aklıma IBM şirketinden Thomas J. Watson Jr.ın şu sözü geldi: Başarılı olmak istiyorsanız hata yapma oranınızı iki katına çıkarın ;-)
0
anonim
yukarıdaki yorumunuzun genelinde ADAMSENDE ci zihniyete temas etmişsiniz. bu konuyu biraz açmak istiyorum.

bu tip zihniyete sahip adamları iki açıdan incelemek lazım. birincisi, devlet kafasına göre politika üretip uygulasın, benim hiç işim,tepkim,alakam olmaz diyenler. ikincisi, vatana millete yardımcı olmak babından kılını bile kıpırdatmayan, devletin işi bu beni ne ilgilendirir diyenler.

elbetteki siyasileri yönlendirmek önemli bir iştir. bu konuda çalışan önemli hocalarımız var. beni ne ilgilendirir dememiş, devlete yol yordam göstermeye çalışıyor. üniversitelerdeki değerli hocalarımız memleket meseleleri ile alakadar ve basın yoluyla fikirlerini anlatmaya çalışıyorlar.

siyasilerin çoğu siyasal bilimler fakültesi mezunları. adamlar bilgisayardan,bilişim den anlamayabilir haliyle. bu adamlara yol göstermek, yanlışlarını söylemek,doğrularını alkışlamak elbetteki bilgisayarlarla alakadar kamuoyunun işidir. mesela , bir MS temsilcisi siyasilerin aklını çeldi ve bütün bilişim altyapısını
MS teknolojileri üzerine kurdu. haliyle memleket ikide bir göçer,kriz geçirir hale gelir. belki sözlerimizi kimse dinlemez ama hiç değilse bu işin manevi mesuliyetinden kurtulmuş oluruz. sessiz kalarak desteklemiş olmayız.

bende ADAMSENDE cilik yapMAyarak, acizane kendi fikirlerimi belirttim. bu benim vatan millet namına hiçbirşey yapmayacağım anlamına gelmez. tabi sizin yazdığınız kitaplar var, ben birşeyler yaptım diyebiliyorsunuz. ben henüz kitap yazmadığım için otomatik olarak yukarıda belirttiğim ikinci gurup ADAMSENDE cilere denk düşmüş oldum. sizi temin ederim, ben öyle biri değilim :)

şimdi esas konumuz olan YAZMA meselesine gelelim. buradada YAZIlacak olanlarla, YAZACAKları
sınıflandırmak istiyorum. evvela YAZACAKları ele alalım. memlekette bilgisayar ilgili yazı yazabilecek üç sınıf adam vardır(istisnalar hariç). birinci gurup, fen ve mühendislik fakültelerinde okuyan veya yeni mezun olanlar. ikincisi, bilişim sektöründe çalışan tecrübeli adamlar. üçüncüsü, üniversitelerdeki hocalarımız. şimdide YAZIlacak olanlara bir bakalım. bunlarıda iki guruba ayırabiliriz. birincisi,Kisa uygulama-egitim notlarıdırki(yani bilgisayarda bir işin nasıl yapılacağını anlatır ve teknik detayına fazla girmez) linuxdoc.org dakilerde bu guruba girer. ikincisi, bilgisayar bilimi ve mühendisliği ile alakalı derin konulardırki bunlarda işletim sistemleri, derleyici tasarımı, ağ, veritabanı, bilgisayar grafikleri,veri yapıları ve algoritmalar gibi ağır konular.

şimdi YAZACAKlarla YAZIlacakları eşleştirmenizi istiyorum. hangi yazıları kimler yazabilir.
birinci guruptaki YAZIlacakları, birinci ve ikinci guruptaki adamlar rahatlıkla yazabilir.
linuxdoc.org dakilerin çok daha iyisini yazabiliriz ama YAZMIYORUZ. niye yazMIyoruz? niçin yazMIyoruz? bunun siyasi,ekonomik,piskolojik bir sürü sebebi olabilir. ama ben birşeyler yazmaya niyetliyim. hele bu Neden Yazmıyoruz? haberinden sonra :)

birşeyler yazanlarda var tabi. mesela,FAZLAMESAİ tayfası linux hakkında bir yazı yazacaklar,bizde en sonunda eli yüzü düzgün bir dağıtıma kavuşmuş olacaz.

ikinci guruptaki yazıları ise akademik kariyer yapmış adamlar yazabilir veya onlar yazmalıki diğerlerine bu iş düşmesin,millet yanlış bilgilenmesin. hocalarımızdan fazla birşey bekleyeMİyorum çünkü kaç paraya ne iş yaptıkları malum. kaldıki birşeyler yazmak isteyenlerinde nasıl türkçe kullanacakları konusunda kafaları karışık. bunu yazdıkları kitapların önsözlerinde gayet rahatlıkla anlayabiliyoruz.

>Benzeri bir manzarayi ben de Tayvan da gormustum.

tayvan daki kitapların hepsini tayvanlılar mı yazmış. hiçmi çeviri yokmuş. conan arkadaşımız sormuş Neden Yazmıyoruz? diye, bende soruyorum bu kitaplar Niye Çevrilmiyor Türkçeye?. kimse çevirmiyorsa bunları devletin bizzat çevirmesi gerekli değil mi. böyle ehemmiyeti bir konu nasıl ihmal edilir.

>Iste ne zamandir anlatmaya calistigim da bu... Bu tip birikimler kendi kendine olusmaz.

nasıl oluşur peki. nasıl oluşmuş bu tayvandaki birikim. gitmişken onuda öğrenseydiniz.
kendi anadilini bir kenara atarak,yabanci dille eğitim yaparak, konu ile alakalı hiçbir
kitabı tayvancaya! çevirMEyerekmi.

>Bize de olsun! diye yazmak, soylemek, bagirmak bir ise yaramaz. Yapmak lazim!

haklısınız. bugün itibariyle yapabileceklerime bir göz atıyorum ve elde ettiğim sonuclar. birincisi, sesimi yükselterek fikirlerimi söylemek,işe yarasada yaraMAsada. ikincisi, linuxdoc.org daki gibi belgeler yazabilirim. ama bir unix çekirdeğinin nasıl tasarlanması ve yazılması gerektiği hakkında bir kitabı kesinlikle yazamam. bu konu hakında ne bilgim var nede deneyimim. bu tip ağır meseleler hakında kitap yazmak sizin gibi hocalarımıza daha çok yakışmazmı.

>LINUX dunyasindan ornek vereyim... 5 yil once 5-10 tane daha Gorkem Cetin gibi davranan
insanimiz olsaydi bugun farkli bir noktada olurduk.

Gorkem Cetin ve onun gibi 5-10 tane daha adam ancak yukarda belirttiğim birinci grup YAZIlacakları yazabilirler. ikinci guruptaki YAZIlacaklara bilgileri yetebilirmi?. daha henüz yetmiyor anlaşılan çünkü ortada bahsettiğim ağır konular hakkında kitap yok(görkem bey sayesinde linuxla tanıştım.ilk linuxumuda onun kitabı eşliğinde kurmuştum. yani yukardaki lafımı yanlış anlamasın şayet takılıyorsa buralara).

açıkçası çokda farklı bir yerde olmazdık. bilgisayar bilimi ve mühendisliği ile alakalı kitapların türkçesini görmediğimiz sürecede OLMAYACAĞIZ.

>Macarlara imrenmek yerine

imrenmemek mümkünmü muhterem.

>devletten beklemek yerine

işte bu sözün birinci gurup ADAMSENDE ciliğe giriyor dolaylı yoldan. madem hiçbirşey beklemeyecez bu devletten o zaman lağv edelim gitsin. yığınlada vergi alıyor zaten. temelli kurtulmuş oluruz! devletler milletlerine hizmet için vardır, baskı altına alıp sömürmek için değil. devleti soyan soyana , satan satana. şimdiye kadar ayakta durduğu mucize zaten. imf yardımı bir kesse kimse maaş alamayacak, ondan sonra herkes sokağa, oluruz arjantin gibi. imf arjantine göstermediği lutfu bize gösteriyor her ne hikmetse...

>Muhendislik ders kitaplarinin M.E.B tarafindan hazirlanmasini beklemek gibi zaten ilke olarak yanlis olan hayaller yerine

benim başka yedek hayallerim de var,şayet bu tutmazsa bir kitabevi kurup,çevirmenlere parayı bastırıp yabancı dillerde ne kadar kaynak varsa hepsini türkçe çevirtmek. nasıl güzelmi. şak diye bir sürü kaynak türkçe.

>bugun bildiklerinizi yazmaya baslayin ve bunlari paylasin. Hemen bugun baslayin...

tekrar ediyorum öğrencilerin,çalışanların yazdıklarıyla Tayvan gibi olamayız. memleketi sömüren şerefsizlerden kurtulmadığımız sürece,adam gibi EKONOMİ EĞİTİM ve BİLİM politikalarını uygulamadığımız sürece hiçbir zaman düzlüğe çıkaMAyız.

>Neyi iyi biliyorsaniz onu yazin. Bugun yeni bir sey mi ogrendiniz? Yeni bir is mi basardiniz? Yazin! Terim karsiliklari sozlugunu falan bosverin ama yazdiginiz Turkce olsun. TBD nin sozlugunu kullanabilirsiniz; yetmedigi yerde kendiniz uretebilirsiniz. Partition table i save etmek falan demektense bölüm tanıtım tablosunu kaydetmek deyin. Anlasilir nasilsa.

yazalım. ama ben ve benim gibilerin yazdıkları hep birinci gurup YAZIlacaklara girer. esas önemli ve değerli kaynaklar ikinci gurup kaynaklardır. daha evvelde belirttiğim gibi bu kitapları yazmak hocalarımıza yakışır. yazmıyorlarsa ortada bir sorun var demektir. belki para,belki vakit ,orasını bilemem.

>Yazdiklarinizi veya cevirdiklerinizi yayinlamak icin cirpinanlar var. Kisa uygulama-egitim notlarini yayinlamak icin FazlaMesai.net dan daha iyisini dusunebiliyor musunuz?

>Yazdiklariniz bir kitap olabilecekse yiginla yayinevi basacak kitap ariyor. Hic yayinci tanimiyorsaniz Pusula yi (www.pusula.com) deneyin. Emin olun cok verimli ve bilgili bir calisma ekibi bulacaksiniz.

değerli hocam, şu CTP-203 ve CTP-204 derslerini hangi kaynağı takip ederek anlatıyorsunuz. çok merak ettim gerçekten. şunları bir türkçeye çevirsenizde memleket evlatlarıda RAHAT RAHAT(tek solukta) istifade etse.

>Iste Macarlarin yaptigi da bu.. daha fazlasi degil.

helal olsun. demek onlarda ingilizce eğitim yapmışlar ve hiçbir kitabı macarcaya çevirmemişler. pes doğrusu.

>Niye bizde yok? demektense bak bizde bu var diye bir yayininizi gosterin.

ağlamayan bebeğe emzik yok hocam. biz ADAMSENDE ci değiliz. ne birinci cinsten ne ikinci.

>Hata yapmaktan korkmayin. Hata yapma korkusuyla hicbir sey yapmamak olabilecek en kotu seydir. Birinci yazdiginiz begenilmeyebilir ya da bir ise yaramayabilir. Korkmayin. ikincisi ve sonrakiler cok daha iyi olacaktir.

bu tavsiyeniz gerçekten çok değerli.
0
conan
>Ama ne yazdiklarinda ne de soylediklerinde neden
>bir tanecik olsun mum yakmadigina iliskin tek
>bir cumleye rastlayamadim. Umarim siz yakarsiniz.

Uzerime alindim bir an... Mum yakmaya calismiyorsam neden sizce ben boyle bir yazi yazdim? (Acikcasi ben mum yakmaya calismiyorum aslinda... Ben elektrigi yayginlastirmaya calisiyorum ;)
0
anonim
Iihh... Elektirigin yararlarini anlatmak elektrigi yayginlastirmak icin yeterli degildir. Once kucuk de olsa bir elektrik uretim tesisi kurmak gerekir.
Bunun icin de cok calismak lazim. Geceleri de calismak gerekiyor o nedenle de mum yanmasi gerekiyor. Bak gavurun ne guzel elektrigi var demek yeterli degil!


0
conan
Heyoooooo ben ilk defa UNIX komutlarini, vs... sizin kitabinizdan ogrenmistim :))) Yani ben de UNIX`den korkardim bi zamanlar hehehe. Simdi kralini tanimiyorum hihihi :) (bkz Cem Yilmaz)

Ne guzel yaw :) Tesekkurler bu guzel kitap icin.

0
m1a2
Aaa, kitabin pdf olarak konulmasi sürpriz oldu benim için de... Linux konusunda ozenle hazirlanmis telif bir kaynak arayanlar için birebir :) Ugur bey`e bir tesekkur borcumuz var. Hele bu sekilde pdf`ini koymasi minnettarligimizi daha da arttiriyor :)) Bu kitaplarin degerini bilmeliyiz. Allah sayilarini arttirsin demekten baska bir dilegimiz olamaz.
0
cayfer
Gule gule kullanin.

Can Ugur Ayfer
0
anonim
Yabanci dille egitim amac degil arac demissiniz. Fakat cok tehlikeli bir yolda ilerliyorsunuz. Iki ayri gurup cikartiyorsunuz ortaya. Isini hep Ingilizce yapmis gurup otekiyle anlasamayacaktir. Sinif farki resmen. Asagidaki yazilarimda bu konulardan bahsetmeye calistim.

http://www.bilisimcumhuriyeti.com/index.php?islem=hg&id=1716

http://www.bilisimcumhuriyeti.com/index.php?islem=hg&id=1749

Bir sistemi ovmeden once, ideal seklini degil pratikte uygulanabilirligini dusunmek lazim. Yabanci dille egitime hoca ve ogrenci hazirsa, isleyebilir...belki. Gene de dahi potansiyelinize erismenizde yeterli olamaz. Kendimden biliyorum. Temel bilimlere yetenegim olsa da bugun yaptigimiz bilgisayarcilik, cidden bu isi cocuklar bile yapar. O kadar basit bir sektordeyiz aslinda..

Her neyse, pratiklik derken, dusunun, BUTUN ulke duzeyine Ingilizce dille egitimi KURAL yaparsaniz, islemeyecegini gorursunuz. Nitekim islemedi. Anadolu Liselerine hoca bulamadilar. Bulduklari da Tarzanca Ingilizce ile matematik ogretmeye calistilar.

Bir nesli resmen boyle kaybettiler.

Insallah fikirlerinizi bir daha gozden gecirirsiniz, nitekim ben etkilerini icinden gordugum bu sisteme cok kizginim, ve bir sonraki cevapta patlayabilirim.

Not: Regular Expression Turkcesi ''Duzenli Ifade''. Bence kulaga harika geliyor.

-B







0
anonim
Isin komigi sudur ki insanlar boyle bir eylemi yapan adama genel olarak salak gozuyle bakarlar. Bu tip insanlar, yazanlar, bilgiyi paylasmaya ugrasanlar vs. vs. insanlarin asil beklentisi saygi gormektir, geri besleme almaktir. Ama biz bu adamlara salak muamelesi yapariz , oha olm simdi adama gidip birde cevap mı kim kasicek simdi sabah sabah deriz, o da gider ingilizce yazar, bu boyledir.
0
FZ
Sabahleyin geldim, hemen bir e-mail kontrolü ve ardından hemen bir fazlamesai.net kontrolü.

Yaman yazmışsın conan, güzel yazmışsın conan, ne diyeyim ben sana conan, şimdilik serbest çağrışım modundan aklımdan geçenleri yazayım, sonra belki daha ciddi ve yapıcı bir şeyler çıkar:

1) Dr. Dobb''s Journal diye profesyonel programcılara yönelik bir dergi vardır, ABD''de 26 yıldır çıkar ve tüm dünyada satılır ve aylık satış rakamı 100.000 (!) civarıdır, bir bak bakalım bu dergiden canım Türkiye''me kaç kopya gelir? Bunlardan kaç tanesi satılır? Bunun sebepleri acaba nedir? Mesela bu çok önemli derginin Türkiye''deki satış fiyatının 15$ olması bir etken midir acaba?

2) Bu ülkede ev kullanıcısına yönelik bilgisayar dergileri çıkar, iyidir hoştur güzeldir, donanım karşılaştırmaları, shareware freeware programlar falan. Bu ülkede abonelik yolu ile dağıtılan ve yöneticilere hitap eden bilgisayar dergileri çıkar bu da iyidir, güzeldir hoştur. Peki bu ülkede bu iki tarz derginin dışında, profesyonel yazılım geliştirmeye yönelik dergiler çıkar mı? Yukarıda örneği verilmiş olan DDJ gibi? Ya da ona benzer bir şey? Hayır! Neden acaba? Çıkaracak adam mı yoktur? Ya da çıkarmak mümkündür de satacak adam mı yoktur? Var ise kaç tanedir? Yaman sorular bunlar.

3) Bu ülkede Scientific American adlı önemli popüler bilim dergisinin Türkçe edisyonu çıkmıştır mesela. O dergi ki dünyada Rusça edisyonu da çıkar, Çince edisyonu da. İşte bu güzelim dergi, gayet kaliteli bir format ve içerikle çıkmış ve fakat ancak 6 ay dayanabilmiştir (1993 yılı idi yanılmıyorsam). 7. sayısı çıkamamış, iflas etmiştir. Türkiye''den bir yazı manzarası da aha işte budur mesela.

4) Şimdiye kadar karamsar bir hava çizdim, bunun farkındayım ancak bu bir şeyler yapılamayacağı, girişimde bulunulmayacağı anlamına gelmez. Biz bunu yapabilir miyiz? Bence bu yanlış soru! Yapabilir miyiz değil! Gerekirse roket yapıp, uydu yapıp Mars''a da göndeririz, zaman ve kaynak meselesidir sadece. Evet, biz orjinal fikir ve yazı üretebiliriz. Orjinal makale yazabilir, alternatif fikirleri, derinlemesine analizleri güzel bir formatta bilgi işlem sektöründeki insanlara sunabiliriz! Bunu en az ABD''liler, Avrupalılar kadar iyi ve bence daha da iyi yapabiliriz. Yayın ömründe 1 yılı geride bırakmış olan fazlamesai.net camiası, bunun yapılması için gerekli insan malzemesinin, hem de en kalitelisinin mevcut olduğunu, hevesli olduğunu gözler önüne sermiştir.

Bununla birlikte sanırım şu anda gerekli tek şey, sundance arkadaşımızın zaman zaman bahsettiği bir ilk kıvılcım (!), başlangıç enerjisi, ilk itki. Gerisi gelecektir diye düşünüyorum.
0
anonim
4. maddeye itinaden sunu soylemek isterim ki, internet gibi bir ortamda, zaman ve kaynak yoksunlugundan soz etmek biraz yanlis olur. Yazi yazmak ile dergi cikarmak farkli seyler, bir web sitesi kurmak icin harcanan para (ki bedava ve fazla mesai gibi yerleri goz onunde tutarsak) yok denicek kadar azdir. (internet baglantisi icin odenen para goz onunde tutulursa illa,yazilarin offline yazilmasi gibi bir sistem de yuk getirmiycektir maddi acidan)
0
anonim
Scientific American Turkce'nin kapatilmasi hakkinda soylenecek tek sey sudur bence her toplum hakketigi sekilde yasar, budur.
DDJ icin ise sunu soyleyebilirim, uskudardaki eminonu iskelesi onundeki dergicilerin birisi o dergiyi 5.000.000TL ye satiyordu, hala uyanmadiysa ve hala satiyorsa oradan aliniz.
0
FZ
Dergiyi doğrudan ABD'de satın alırsan 6$-7$ civarı bir para vermen gerekiyor, nasıl 5 milyona satar o adam? Kast ettiğin 5-6 ay öncesinin sayıları mı?
0
anonim
Alinti
------------
Gerekirse roket yapıp, uydu yapıp Mars''a da göndeririz, zaman ve kaynak meselesidir sadece.
------------
Ah keske dediginiz kadar basit olsa idi. Ancak zaman ve kaynak meselesinden cok is dusunce yapisi, birlikte calisabilme yetisi, caliskanlik ve benzeri seylere baglidir. Roket yapmayi deneyene kadar is genelde basit gozukur :).
Bir ilk kivilcimdan bahsediyorsunuz ancak bir atin yanında kivilicim caktiginizda kosmak yerine sizi de tepebilecegini nazikce hatırlatmama izin verin lutfen
0
FZ
Gerekirse roket yapıp Mars'a ya da her neresi ise oraya gönderebiliriz. Zaman ve kaynak meselesi. ABD'liler yaptı ise, Ruslar (Azerilerle birlikte ;-) yaptı ise, Fransızlar yaptı ise biz de yaparız. Tekrar ediyorum zaman ve kaynak meselesidir. Bu basit olduğu anlamına gelmez, zaman ve kaynak belirlendikten sonra binlerce karmaşık problemin çözülmesi ve manyak koordineli bir proje yönetimi gerekir ama yukarıda saydığım uluslar yaptı ise biz de yapabiliriz. Hayır yapamazsınız diyebilecek birini de tanımıyorum ve eğer varsa kendini tanıtsın çünkü gerekçelerini çok merak ediyorum.

İlk kıvılcımla kast edilen bir atı ürkütecek bir parlaklık değil, bir motorun ilk hareketine yol açan, onu ateşleyen ilk ateştir.
0
anonim
Bende tekrar etmek isterim ki bu bir zaman ve kaynak meselesinden ziyade bir kafa yapisi meselesidir. Bunu 9 senedir universitede son 3 yilini arastirma yaparak gecirmis, akademik ortamin yapisini, calisma sartlarini, dedikodularini vs. vs. iyi bilen birisi olarak ve 17 agustos depreminde, depremden sonrasında sizin proje yonetimini benim kaynak kullanimi dedigimiz seyin ne kadar manyak yapildigini (ya da yapilmakta oldugunu) goren herhangi bir turk vatandasi olarak soyluyorum. Haa bu arada minik bir not mesela yazin degilde deprem farzi misal kisin olsa 2 C sicaklikta iki cocukla nerede barinacagini bilen var mi? Bilen varsa duymak beni hakikatten sevindirir. Bunun sadece basit ve sadece bir ornek oldugunu umarim takdir ederseniz ve ozetle diyorum ki hayir yapamazsiniz, koordinasyon mantiginiz, koordinasyondan ne anladiginiz buna musait degil. Bunlar degisirse (nasil olacaksa) tabi niye olmasin. Degismedigi surece elin adamina uydu attirip ovunuruz.
0
skoylu
Hocam, size oncelikle sonuna kadar katiliyorum. Evet yole, fakat boyle gelip boyle gitsin mi diyecegiz ?

Konya'da Akademik Bilisimde Koc sistem stand acmis. Kelli felli bir erkek arkadas ve suslu puslu iki bayan arkadas oturmuslar basina. Standda 3 tane brosur var. 1. Sun bilmem ne serisi. 2. CISCO bilmem ne egitimleri 3. Koc-sistem brosuru. Koc sistemin brosurune baktim. En basta yaldizli bir yazi: 'Misyonumuz ve vizyonumuz' kapattim derhal.. Bilhassa teker teker sordum arkadaslara:

Koc sistemin, Sun'in kuyrugunu takip etmekten baska bir vizyonu, CISCO'nun ayakislerini yapmaktan baska bir misyonu varmi diyerek ? Elbette cevap gelmedi. Sarisin bayan, konuyu farkli yerlere tasimaya calisti. Bende 'Yahu, niye kendiniz bir router uretmiyorsunuz ?' diye sordum. O ara, iki muhendislik ogrencisi geldi. Su yok, bu yok vs. anlatmaya basladi. Bende, hobi olsun diye yaptigim router'i anlattim. Onlar atiyorum sandilar. Oturduk bir makinenin basina, daldik developer.intel.com'a. Ardindan, realtek.com.tw'ye... Cocuklara, bakin CPU sunu soyle yapiyormus. Ethernet kartlari boyle birtiminge sahipmis vs. vs. adim adim gosterdim. Ardindan yazilim mi lazim ? Baktik Linux-arm'a orada hazir routing yapabilen bir embedded linux var. Cocuklar ikna oldular ve bitirme odevi olarak bir router yapmayi kafalarina koydular. Ama Koc-sistem konferans boyunca bana 'KOC-SISTEM'in vizyonunu ve misyonunu izah edemedi bir turlu.

Getirmek istedigim nokta surasi. Insanlara eger yollari gosterirsek, o yollardan gitmeye azimli pek cok insana ulasabiliyoruz. Bilhassa bu cok onemli. Kodamanlardan, devletten filan hayir yok. Ama oyle diyerek oturmanin da anlami yok. Kendimiz kendi capimizda calisip, arastirip bir seyler yapacagiz. Ornek olacagiz. Yol gostercegiz. Bu ulkede, bu dunyada bizim. Bu yoldan yilmak yok bence. Bende 1970 GEDIZ depreminin enkazindan cikmisim. Bende cadir bulamadigi icin sokakta islanan bir bebekmisim. 30 yil sonra ayni manzara. Sanirim Demirel basbakan, Ecevit Muhalefet lideriymis o zamanlar. Bugun ikiside hala oralarda ama, degisen bir sey yok. Bu siyasi mantaliteden bir sey cikmaz, kesin ispat edilmis. Kalabalik halk kitleleride hala onlarin ardinda. Onlar da bildiklerini yapsinlar. Size Linux gercegini anlatayim:

Linux, bir isletim sistemi yazalim. Guzel bir sey olsun mantalitesinin eseridir. MS'a gicikliktan, ORACLE'a sinirden filan yazilma degildir. Linux camiasi aslinda tek bir seyi hedefler: Guzel bir OS yazmak. Bugun, pazarin %99'unun MS'nin tekelinde olmasi filan onlari hic ilgilendirmez. Belki RedHAT'i, IBM'i, Mandrake'yi filan ilgilendirir ama, Linus, Alan vs. buna bakmaz. Eger dunyanin %100'u Linux kullaniyor olsa, bu onlar icin bir basari degildir. Cunku amac, iyi bir sey yapmaktir.

Iste GPL felsefesinin en begendigim tarafi. Biz elimizden geleni yapalim. Ornek olalim. Guzel seyler yapalim. Seminer verelim. Belki 1 kisi gelir dinler ama 1 kisi, 1 kisidir. Artik niceliklere degil niteliklere onem verelim. Belki boyle yaparak atacagimiz tohumlar yarinlarda guzel fidanlar verir. Gonul isterki darbe yapalim. Universiteleri, tedrisati, KIT'leri filan adam edelim ama, bu hem demokrasi ruhumuza uymuyor, hem gucumuz yetmiyor. Hz ISA ve 12 Havari meselesi malumdur. O 12 Havari bugunku Hristiyan toplumu getirdi mesela.

Ben umutluyum. Yilmayacagim. Bu konuda elimden geleni yapacagim. Elimden gelen IT sektoru icin bir seyler olabilir. Bende buna gayret ediyorum..

Herkese yer var bu tarafta, herkesi beklerim..
0
FZ
Yıllar önce bir akrabam anlatmıştı, Demirdöküm'de çalışan 3 arkadaşı varmış. 3 tane pırıl, pırıl, cin gibi, canavar gibi zeki, parlak mühendis genç. Oturmuşlar çok daha ufak tefek, verimli, güvenli bir şofben (ya da benzeri bir şey, şimdi detayları tam hatırlamıyorum) tasarlamışlar, yönetime planı, projeyi gösterip 'e hadi daha ne duruyoz, üretime geçelim, malı götürelim' demişler. Bu genç arkadaşlar bu yaratıcılıklarının ve çalışkanlıklarının somut karşılığını bekleyedursunlar, yönetim bunlara 'aferim, süpersiniz, harikasınız' çekip projeyi, planı almış rafa kaldırmış. Durumun farkına bir müddet sonra varan mühendisler de uyuz olup istifa etmişler.


Sahi Demirdöküm Koç Grubu'na mı aitti? Ya da bu çok mu fark eder? Bilmem ki, canım Türkiye'm, sen nelere kadirsin.


Şimdi aklıma geldi, Kurtuluş Savaşı esnasında ölen insan sayısını bir kenara yazsak, hemen ardından da trafik kazaları + doğal afetlerde can veren vatandaşlarımızın sayısını bir kenara yazsak ortaya nasıl bir manzara çıkar acaba? Gülsek mi ağlasak mı? Yoksa acı acı gülümseyip çalışmaya çabalamaya devam mı etsek inadına?
0
anonim
Haa kaptirinca kivilcim meselesini unuttum :)
motoru atesleyen ilk atesin benzin deposunu da ucuran ilk atesten fiziksel olarak hicbir farki olmadigini biliyor muydunuz?
Bu arada tabi ki fazlamesai.net guzel bir olusum, benzerleri de var hem elektronik hem de reel manada ama grafigin bir iki yerde pik vermesi fonksiyonun egimin pozitif oldugunu gostermez.
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Minicom : Pazarlama stratejisi mi? MIT'i anlayamamak mı?

darkhunter

e-kolay AMD teknolojisini kullanan bir "bilgisayarımsı"yı internet üzerinden satışa çıkardı.

Aylık 20-30 YTL'yi 24 ay boyunca ödeyerek sahip olabileceğiniz bu şey, AMD Geode GX işlemcili ve Windows CE işletim sistemi kullanıyor. İlk görüşte "minik pc kasası" piyasasına atfen tasarlandığını sanmama rağmen, ucuza mal edilmesi (!) ve işletim sisteminin PalmOS yada SymbianOS tarzı fabrika ayarlarına geri dönülerek temizlenebilmesi gibi özelliklerinin var olması bu düşüncemi çürüttü...

Yargı Sisteminde Sayısallaşma Adımları

FZ

Adalet Bakanlığı, yargı sisteminin daha hızlı, güvenilir ve "sayısal" şekilde işlemesi için UYAP'ı (Ulusal Yargı Ağı Projesi) yavaş yavaş devreye sokuyor.

Yargı sisteminin daha kesintisiz ve kolay işlemesi için devreye sokulan sistemlerden biri de avukatların kullanması için hazırlanmış e-takip sistemi. Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca kamuya sunulan e-takip programı Java ile geliştirilmiş ve girilen verileri XML tabanlı bir metin dosyasında saklıyor. Program, 512 MB'lık Pentium IV işlemcili bir PC'de bir miktar hantal çalışmakla birlikte iş görür vaziyette. Yine de, hukukçu arkadaşlarımızdan aldığımız duyumlara göre pek çok hukuk bürosunun işlerinde yavaşlamalar ve aksamalar olduğu söyleniyor.

UYAP ile ilgili verilen bilgilerden birkaç dikkat çekici alıntı:

Vapurlarımızı Vermiyoruz!

FZ

İstanbul, sürekli inşaat halinde olan, sürekli bir yerleri yıkılıp yeniden yapılan şehir. Forever Under Construction. Bir türlü tarihine, geleneksel değerlerine sahip çıkamayan, hazine değerindeki kalıntılarını süsleyip, koruyup dünyaya tanıtmak dururken onların üzerine beton döküp otopark kuran, butik açan açgözlü insanların şehri...

Şimdi de sıra vapurlara gelmiş görünüyor. İstanbul dediğimizde akla gelen silüetin, manzaranın temel öğelerinden, güzelliklerinden biri iptal edilmeye çalışılıyor. Tabii bunu kabullenemeyen İstanbullular da buna direniyor ve Vapurumu Vermiyorum diyor. Siteyi ziyaret edip söz konusu protestoya imzanızla ve mesajınızla katılmanız mümkün.

TT Net sayesinde Sourceforge'a girememekteyiz!

sundance

Çağ atlamaktan bitap düşmüş, bizi bir şekilde aya ulaştıracağına inancımızın tam olduğu TT Net, bu sefer kullanıcılarını bilgilendirmeden kullandığı proxy sunucusu yüzünden Sourceforge tarafından bloke edildi !

Bir program indirmek için (kablonetten) Sourceforge'a girmeye çalıştığımda "The IP address you are coming from: 195.175.37.39 ... has been blocked by SourceForge.net due to heavy volume." uyarısı ile karşılaştım.
Kontrol ettiğimde gördüm ki sözkonusu IP'nin benle hiçbir ilgisi yok, kendileri muhtemelen TTNet'in proxysi oluyorlar (bu arada ters çözümleme de yapmayan bir IP) ve dolayısıyla bütün TTNet trafiği tek bir IP'den geliyormuş gibi yapınca ve bunların içinde de SF'u ziyaret edenlerin sayısı fazla olunca SF'da bizi bloklamış. Blok birkaç saat içinde kalkacak fakat aynı davranış devam ederse bu sefer e-mail atılmadığı sürece kaldırılmayacak.

Ben söyliyim, bu gidişle ay bize gelmezse, bizim aya gideceğimiz yok haberiniz olsun.

WordPress Blogları Mahkeme Tarafından Engelleniyor

charissma

Henüz sebebi konusunda bir netlik yok ama görünüşe göre Türk Mahkemeleri, ücretsiz kişisel web günlüğü edinebileceğimiz wordpress.com ve ona bağlı blogları engelliyor. Siteye ve bloglara erişmek isteyen TTNet kullanıcıları şu mesajın yazdığı bir sayfaya yönlendiriliyorlar: