Kurtarılmış Bölge: Internet

0
FZ
Şöyle başlıyor yazı: İktidarların bedenleri uysallaştırmasını öngören modernitenin hedefi arzuyu söndürmek. Ancak merkezi otorite ve denetimin erişemediği kurtarılmış bölge internet, bu oluşuma meydan okuyor.

Ve şöyle devam ediyor:Geçenlerde bir vesileyle internette gezinirken ansızın önümde bir pencere açıldı. ('Yeni Türkçeye göre, 'sörf' yaparken, önümde bir 'cookie', 'pop up' etti demeliydim.) Öğleden sonrasının işleri arasında bunalmışken bunun bir porno sitesi olduğunu gördüm. (Sonradan konuştuğum arkadaşlarım bu ansızın belirme işinin bir sistem olduğunu söylediler.) Sitenin adı ilgimi çekince dayanamayıp açtım.

Gördüklerim karşısında gözlerimin yuvalarından fırladığını belirtmeliyim. Site, 'milf' denilen (anlamını yazamam, Muzır Kurulu'na gazeteyi kapattıramam) bir kadın 'türü'yle (deyimi bağışlayınız) ilgiliydi. Bu kadınlar, çocuklu olmak şartıyla, 40 yaşının üstündekilerdi. Bu kadınların cinsel ilişki sırasında çekilmiş resimleri vardı sitede ve bu iş akla hayale gelebilecek her türden fanteziyi içerecek biçimde devam ediyordu.
Sabancı Üniversitesi´nde `görsel ideoloji ve kültür´ dersi veren Hasan Bülent Kahraman´ın yazısının devamını Radikal Gazetesi´nde okuyabilirsiniz.

Görüşler

0
malkocoglu
Arzu engellemek ile modern dusunce arasindaki baglanti biraz kopuk bence... Arzulari sinirlamaya calisan esasinda dinlerdir. Esas "modern" dunyanini 'kapitalist' duzeni arzularimizi surekli oksar. Etli ekmek ye (burger), sekerli su ic (kola), en iyi arabayi al ve nirvanaya varacaksin soylemi, genelde modernlesmeye atfedilir. Talep yaratmak icin reklamcilarin surekli kullandigi fonlar da seks icerir.

Goruntu: Arabaya bakan, ilgi gosteren, begenen bir guzel hanim
Bilincaltina gonderilen mesaj: Arabayi al kizi gotur.

Sonucta porno'da bir arzu ticaretidir...

0
FZ
Modern dünya aynı zamanda klinikleri ve hapishaneleri de beraberinde getirmiştir. Kriterler inceden inceye bireylere şırıngalanır ve artık insanlar kendi kendilerinin polisidir, iktidar `distributed´ olarak çalışmaya başlamıştır. `Normal´ olmadığını düşünen insanlar kliniklere koşarlar `normal´ hale gelmek için yani iktidar tarafından (açık açık değil çok flu ve dağıtık bir şekilde, toplumun özüne işlenen bir şekilde) belirlenmiş normlara uymak için çaba sarf ederler ve bu eylemlerinde `samimidirler´.

Modern hapishanelerin (eski dönemin zindanlarını kast etmiyorum) doğuşu ile kapitalizmin kurumsallaşması çok farklı dönemlere mi denk gelmektedir?

Zannımca dinler artık kültürel bir öğeden başka bir şey değiller (bireylerin bireysel fanatik olmaları psikolojik, toplu eylemleri ise sosyolojik koşullar bağlamında ele alınabilir).

Yazılı yasalara karşı savaşmak kolay peki ya yazılı olmayanlara karşı ne yapacağız?

Bu arada bir bilgi, daha geçenlerde Türk mahkemeleri Marquis de Sade´ın meşhur bir eserinin yasaklanmasına ve toplatılmasına karar verdi. Sene 2003. Sade hazzın doruklarında gezinen ruhları tasvir eden bir yazardı. Şimdi bizim mahkemeler modern mi, post modern mi, kapitalizme mi hizmet ediyorlar, yoksa ortaçağa mı? Önemli bir soru, analiz edilmesi gerekir.

Arzuları sınırlandırmak lafından ziyade belki de arzuları şekillendirmek lafı doğru olacaktır. Yani ben ancak iktidarın belirlediği sınırlar ya da alanlar dahilinde salabilirim arzularımı dolu dizgin. Pahalı arabalar peşinde koşmam ya da aşırı şekilde hamburger, kola falan tüketmem bir tehlike yaratmıyorsa ki yaratmıyor o zaman sorun yok. Bunun için hırsızlık yapsam dahi evet ayıplanırım ve hapse atılırım belki ama en nihayetinde `adi´ bir suçlu olurum insanların gözünde ve o kadar da `tehlikeli´ kabul edilmem. Ancak çizilen sınırların, belirlenen alanların birazcık dışına dahi adım atsam tahminim odur ki en hafifinden `yok sayılmak´ ile cezalandırılırım, bunu `tecrit´, `izolasyon´ olarak da okuyabiliriz.

Şimdilik aklımdan geçenler bunlar...
0
malkocoglu
Turkiye'de cok karmasik akimlarin birbirinin uzerine dustugu dogru... "Dayatmaya bagli modernlesme", ya da "tepeden inme sekilci Batilasma" belli olcude milletimize yardimci olsa da, bir yandan da buyuk bir karmasa yaratmistir. Cunku kutuplar ve sinirlar, acaip yerlerde cizilebiliyor. Radikal yazarinin yaptigi gibi.. Tabularimiz, ve yasalarimiz da bu garipligi yansitiyor...

Mesela, iddia ediyorum ki, Amerikali John Rockefeller gibi bir milyarder, Turkiye'de yasasa idi, muhakkak hapishaneye atilirdi. Cunku Rockefeller, "arzuya karsi gelme" akiminin azili takipcilerinden biriydi, ve bu akima buyuk paralar ile destekte bulunmustu. (Bu akim gavurca temparance movement olarak bilinir). Rockefeller ayni zamanda Baptist klisesine de uyeydi. ve cok dindar birisiydi. Oyle tiyatroya, partilere falan gitmezdi, ve cocuklarinin da boyle yerlere gitmesini yasaklamisti... (bkz. Titan)

Hamburger ve Kola tuketilmesi, zarar vermedigi icin tabi ki serbesttir. Burada tek eklemeyi, bireysel alanda yapacagim. Kola, Burger hayatta kalmak ve sevdigimiz bir tati almak icin ise sorun yok. FAKAT hamburger, kola hayatin diregi (pivot) haline gelmis ise, o zaman is cok kotudur. Cunku sadece tuketici haline indirgenmis adam, tefekkur edemez. Hayatini dusunemez, ve zaten dusunmek istemez. (bkz Ahmet Davutoglu "Kuresel Bunalim")


0
malkocoglu
Ilgi olursa, Rokefeller hakkinda bir yazi:

http://www.bilisimcumhuriyeti.com/index.php?islem=hg&id=1913

0
Evil_Empire
'Yeni Türkçeye göre, 'sörf' yaparken, önümde bir 'cookie', 'pop up' etti ??? böyle bir kullanım var mı?
0
yalcink01
insanın başına ne geliyorsa meraktan geliyor :-)
milf kelimesini araştırınca ortaya çıkan siteler yazarın beyan ettiği gibi çokda "gözleri yerinden fırlatacak" yerler değil. hadi anlamınıda yazalı bari: mothers I love to fuck.

eğer bir insan internette dolaşırken bu tür bir site ile karşılaşıyor ve dumura uğruyorsa; o insanın internet, arzular, cinsellik/pornogarfi,iktidar ve öğretilmiş vatandaşlık gibi kavramlar hakkında-mevkisi IQ'su veya duygusal zekası ve entellektüel bilgi birikimi ne olursa olsun- söz etmeye ve interneti yorumlamaya hakkı var mıdır? evet vardır: herkes fikrini beyan etme özgürlüğüne sahiptir. ve hayır bu adamın söylediklerinin ciddiye alınacak bir tarafı yoktur.

hangi akla hizmet, arzuları sadece ve sadece cinsellik boyutu ile irdeleyip, bütün interneti pornografi ile yorumlayıp sonuçta devlet-vatandaş ikilemini yargılayabilirisiniz? evet haberde ,internette pornografiden başka şeylerde olduğu da belirtiliyor ama nedense bunlar açıklanmıyor. yoksa " sex always sell" mantığı mı bu makaleyi yazdırıyor?

bu milf'in çok kişinin merakı olduğu sonucu nasıl ortaya çıkıyor?

bir üniversite'de ders veren -üstelikte kültür hakkında ders veren - birisinin interneti bu kadar basite indirğemesini nasıl karşılamak gerekir? işte bende bu noktada dumura uğramış durumdayım. acaba neden Çin'in internet üzerine uyguladığı baskıları kırmak için uğraşan ve yasaklanan site ve serverları Çin'e ulaştırmak için çabalayan "arzu dolu" gerçek bireyler bu makaleye konu edilmedi? ya da internet üzerinden tekelleşmeye karşı savaş açan ve sahip olduğu bilgileri sırf içindeki "arzuları" tatmin etmek için paylaşan on binlerce hackerı bu yazıya konu etseydik dikakt çekemiyecek diye mi korktuk? yoksa yazarın bunlardan haberi yokta interneti sadece e-posta , internet gazeteciliği ve pornografiden ibaret sanan biri mi?

"Cinsellik en büyük sorun
Bunun sadece cinsellik üstünden olması belki üzücü gelebilir. Bir kere, dediğim gibi, öyle değil. İkincisi, garipsememek gerek; insanlığın en büyük sorunu cinsellikle."

ve hala bunun sadece cinsellik üzerinden olduğunu iddia ediyor, sonra öyle olmadığı ile ilğili bir cümle ve devamında yine sadece cinsellik. oldukça akademik bir çalışma olmuş nitekim.

anlaşılan internet üzerine arada bir bir kaç cümle döşemek ve bol miktarda sex hakkında konuşmak makale yazarlığı için gerekli kriterlerden birisi olmaya başladı.

saygılarımla,

Yalçın KOLUKISA
ne söylese boş olan adam


NOT: şu arzu, modern toplum,devlet/öğretilmiş vatandaşlık gibi konuları internet ile bağlamaya ve bunu sadece pornografi üzerinden yapmaya çalışmasını yok sayarsak, oldukça akıcı ve eğitsel bir makale olduğunu da kabul ederim. akılcı, akıcı, sağlam temelli bir yazı ama bunu sırf internet/pornografi bağlamında yapmak çok basit ve ticari bir kaygı gibi görünmekte. umarım bu makale , bir denemenin sadec bir parçasıdır ve umarım yazar interneti sadece pornografik cennet bağlamında arzuların giderildiği bir yer olarak bilmiyordur. umarım ben hatalı çıkarım da canım ülkemdeki eğitim sistemine sövmek zorunda kalmam.
0
FZ
Hasan Bülent Kahraman´ın `basit ve ticari olsun´ kaygısı güttüğünü hiç mi hiç zannetmiyorum (birkaç yıldır yazılarını okuduğum aklıbaşında bir akademisyen).

Senin yorumuna gelince, bence `arzu´yu bir miktar küçümsemişşin. Ve yani öyle bir yazmışsın ki: `Yahu hocam Internet´teki cinselliği bırak da güzel güzel program geliştirenleri, ilim irfan modunda takılanları yaz´ der gibi. Yani görmezden gelinsin bu durumlar öyle mi? Tü kaka değil mi? Internet cinsellikten ibaret değil öyle değil mi?

Valla ben buna katılmıyorum, ona bakarsan ben de derim ki: Yahu hoca, bak Internet üzerinden onbinlerce fizikçi, matematikçi ne güzel bilgi paylaşımı yapıyorlar, makalelerine erişiyorlar, ne kadar güzel insanlar var, sen gitmiş abuk sabuk cinsel fantazi siteleri ile uğraşıyorsun.

Ancak biliyoruz ki en yoğun Internet trafiğini oluşturan ne kaynak kodlara ulaşmaya çalışanlar, ne de diğer ilim irfan modunda takılanlar. Trafiği ağırlıklı olarak oluşturan, cinselliklerini doyurmaya çalışan insan yığınlarının oluşturduğu ağ trafiği. Bir akademisyenin bunu incelemesinde şaşılacak bir yan yok. Tanıdığım bir sosyoloji hocasının deyişi ile: Günümüzde TV seyredip dizileri, programları vs. eleştirel olarak incelemeyen sosyolog sosyoloji yapamaz. İnsanların tepkileri, neler etrafında kümelendikleri önemlidir.

Bence yazıda eleştirilebilecek tek nokta Kahraman´ın şaşkınlığı. Bence de görsel kültür ve ideoloji üstüne gençlere ders veren ve onları düşünmeye zorlayan bir hocanın Internet ve cinsellik konusu ile çok daha önce ilgilenmiş olması gerekirdi çünkü şu anda en yoğun ve etkileşimli cinsellik Playb.y ya da Penth.use dergileri üzerinden, bunların TV kanallarından falan değil Internet üzerinden dönüyor. Bunun sebebi de açık değil mi: Dergileri KONTROL EDERSİNİZ, TV´leri KONTROL EDERSİNİZ! Peki Internet´i sansürlemeye kalkışan bir RTÜK´ün başarı ihtimali nedir? Sanırım ne demek istediğimi anlıyorsunuz. İktidar henüz bu bölgeye pek bulaşamıyor, bu yüzden Kahraman´ın yazısının başlığı `Internet: Kurtarılmış Bölge´.

Son bir teknik eleştiri (kendisi burayı okuyor mudur bilemem :) : Pop-up eden cookie değil pencere ya da modern Türkçe ile `window´dur :)
0
yalcink01
Dünden beri makalenin orjinalini en az 10-15 kere yazıyı okudum. Kendi yazdığım mesajı da sekiz on kez okudum. Acaba ben yanılıyor olabilir miyim? İşin ticari kısmında inat etmiyecem ama basitliği su götürmez.

Evet internet üzerindeki en yogun trafik pornografi üzerinedir. Ama bu demek değildir ki interneti porno sektörü yarattı ve onlar yürütüyor. Hepimizin bildiği gibi internet askeri kökenli ve akademik ilgi sayesinde genişlemiş bir ortamdır. Eğer sokaktaki sex ve oyundan başka bir şey düşünmeyen insanların sözüm ona internete girmesini bir "olay" olarak yorumluyorsanız-ben bunu internete bağlanmak diye kabul etmem. Yön tuşları ve mouse kullanarak internete bağlanılmaz. Ancak oyun oynanır ve resim setredilir- ona sözüm yok. İnternet o sanal insancıkların dünyasıdır diyebiliriz.

Internetteki cinselliği bırakta bilimsel takılanları izle demedim. İnterneti bu "sevimli gariplerden" ibaret sanma dedim ve iki örnek verdim. O cümleyi kuracak kadar sosyolojiden uzak ve "hıyar" :-) değilim. Neyin ne oldugunun ve hayatın dikensiz gül bahcesi olmadıgının farkındayım. Benim eleştirim interneti sadece pornografi alanı gibi görüp bu yönde eleştiri yapması ve "arzu" yu buna endekslemesi.

Ve aksine "arzu" yu küçümsemiyorum. Onun nelere kadir oldugunu biliyorum :-)). buna emin olabilirsiniz.

Ve son paragraftaki eleştiriniz aslında benim biraz sert biçimde yapmış oldugum eleştirin ana fikridir. Şaşkınlıktan ne dediğini tam olarak bilemez bir hale gelmiş , bizim hoca. Yani sizin de belirtiginiz gibi Televole izlemeyen bir sosyolog, sosyoloji yorumu yapamaz. Yapar ise bu makale gibi bir harabet ortaya çıkar. Zaten bizim entellektüel kesmin en büyük hatasıda budur: oturdukları yerden devrim yaratmaya kalkmak.

Şu pop-up saçmalığına gelince. O kelimeleri kullanması bile bu yazıyı kulaktan dolma ve temelsiz fikirler üzerine inşa ettiğinin bir belirtisi sayılır. Ha, yok basit bir hata diyorsanız, bilemiyeceğim yani. :-)

Toparlamak gerekirse:
hocanın akademik kariyerine veya fikirlerine bir itirazım yok. İşini bilmese Sabancı ona boş yere para vermez. Ama ilk defa(?) gördüğünü iddia ettiği bir konuda böylesine yorumlarda bulunması garip. Ve sonuçta ortaya bir garabet çıkması kaçınılmaz. Siz nasıl bir akademisyensiniz ki; ilk defa gördügünüz ve daha önceden bilgi sahibi olmadıgınız bir konuda makale yazıyorsunuz? Esas "arzu" yu küçümsemek budur. Ve ayıptır. Dünyayı bu güne getiren, bilimin ilerlemesini sağlayan o muhteşem istek ötesi saplantıyı tanımlayan duyguyu "arzuyu" bu kadar basit bir konuya malzeme etmezdim. Sahipliğin ötesinde sapkınlığı bile tanımlayan, Eski Yunan'da koskoca Sokrat'ı bile genç oglanların arkasından koşturan o dayanılmaz arzuları mı ben küçümsüyorum? Ve lütfen bu arzuyu küçümsediğim fikrine nereden kapıldığınız açıklar mısınız? Aksine çok önem verdiğim bir şeydir.

Ve son cümle: EVET internet kurtarılmış bölgedir ve sonsuza kadar kurtarılmış kalacaktır. Çinliler isterlerse kıçlarını yırtsın. Bin kere duvar örseler de bin kere yıkılacaktır.

Saygılarımla,

Yalçın KOLUKISA
"özgürlük öyle bir seldir ki, dünyanın en büyük barajları bile önünde duramaz" diyen adam
0
FZ
Öncelikle detaylı yorumun ve eleştirilerin için çok teşekkür etmek istiyorum. Bunun için vakit ayırma nezaketini göstermiş olman bir kez daha FM camiasının kalitesine olan güvenimin farazi bir duygu olmadığını gösteriyor.

Demişsin ki:

Dünyayı bu güne getiren, bilimin ilerlemesini sağlayan o muhteşem istek ötesi saplantıyı tanımlayan duyguyu "arzuyu" bu kadar basit bir konuya malzeme etmezdim. Sahipliğin ötesinde sapkınlığı bile tanımlayan, Eski Yunan'da koskoca Sokrat'ı bile genç oglanların arkasından koşturan o dayanılmaz arzuları mı ben küçümsüyorum? Ve lütfen bu arzuyu küçümsediğim fikrine nereden kapıldığınız açıklar mısınız? Aksine çok önem verdiğim bir şeydir.

Bu kadar basit bir konu? Neresi basit? Basit olduğunu neye dayanarak iddia ediyorsun? Cinsellik mi basit? Ya da bastırılmış cinsellğin, cezalandırılma korkusu bulunmadığında ortaya çıkan envai tezahürü mü? Bilim deyip duruyorsun ancak bana burada bilime biraz fazla vurgu yapıyormuşsun gibi geliyor, azınlıktan bahsediyorsun. Kaldı ki o azınlığın cinsel pratikleri, dünyayı algılayışları ve bunun yaptıkları işi nasıl şekillendirdiği de apayrı bir konu. Eğer Sokrates´in genç, güzel, cillop gibi oğlanların peşinden koştuğunu biliyorsan bunu çok basit, sıradan, banal mi buluyorsun ki bahsedilmesini gereksiz bir vakit kaybı ya da aşırı basitleştirme olarak görüyorsun? Kendi adıma diyorum ki cinsellik bir yanı ile sıradan bir konudur, ona gelene kadar dünyamızda çok daha önemli meseleler vardır ama diğer bir yandan da bir insanla ya da insan toplulukları ile ilgili en önemli konudur CİNSELLİK çünkü cinsellik sadece cinselliği etkilemez, cinsellik hoşumuza gitsin ya da gitmesin, farkında olalım ya da olmayalım, bastıralım ya da bastırmayalım hayatımızın cinsellik dışındaki milyar tane alanına da etki eder hem de çok derinden ve güçlü şekilde. Büyük dini geleneklerin bu konuyu bu kadar kafaya takmış olmaları bu konunun hiç de basit olmadığını gösteriyor. Internet burada sadece ve sadece bir `ortam´dır (medium). Ancak henüz iktidarın tırpanlayamadığı bir alan olması itibari ile cinsellik konusu üzerinde çalışma ve araştırma yapmak için çok verimli topraklar sunmaktadır araştırmacılara. Tabii bu ilelebet süreceği anlamına gelmez, iktidar bir yolunu bulup çok ciddi kontroller de uygulayabilir. O zaman nasıl bir manzara ile karşılaşırız bilmiyorum.
0
yalcink01
Basit olan cinsellik değildir. Basit olan bu makalede, daha önceden bahsi geçen konuları açıklamak için , sadece cinselliğin ele alınmış olmasıdır. Ayrıca Sokrates'i hiç bir şart altında basit bulmam, her ne kadar niye oğlanların peşinde koşuyor anlamasam da, escinselliği yargılayıp yorumlamamda. Bu konu tamamen kişisel özgürlük alanına girer ve eleştirmek benim haddime düşmez. Doğrudur seks pek çom şeye kadirdir. Rivayete göre Baltacı, Katharina bacımın bir öpüşüne(?) bütün Rus ordusunu bağışlamış ama kendi kellesini kaybetmiştir. Yani bu ne demek? Katharina cinselliği sayesinde koca Rus ordusunu ve Rusyayı kurtardı demek. En azından rivayetin doğru olduğunu kabul ederek bu sonuca ulaşabiliriz. Din konusunda hiç bir şey söylemiyeceğim, bu konuyu tartışmanın hiç bir yararı olmadığına inanıyorum. Maalesef, bu hususta bu güne kadar da hiç yanılmadım.(din konusunda).

Seks basit değildir ama seks yazıları oldukça basit olabilmekteler.

Şu bizim azınlığın seks hayatını bilemem ama dünyayı daha iyi bir yer yapmaya çalıştıklarını iddia eder ve müsait bir zamanda uzun bir tartışma yapmak isterim. Bilime vurguya gelince; bundan daha normal ne olabilir ki? Evrenin kendisi bilimin bir parçası değil midir? Seks bile bilimsel gerçeklere göre şekillenen ve sonuçlanan bir olgu değil midir? En azından pozisyonların fizik bilimine göre açıklamaları bile bulunmaktadır :-)

İnterneti, her hangi bir şekilde kontrol altına almanın her hangi bir yolu olmadığını düşünüyorum. Tabi ki bu fiziksel olmaktan ziyade felsefi bir düşünce tarzıdır. Kesersiniz bütün telefon hatlarını, kapatırsınız uyduları internet tarih olur(?) ama benim şahsi kanaatim bu durumda bile interneti ayakta tutacak onun ruhunu taşımaya devam edecek bir oluşum veya çevrenin çok kısa bir sürede oluşturulabileceğidir.

Evrim'in önünde durmak mümkün değildir. Ve evrim bireyselleşmeden bütünleşmeye doğru akan uzun yolun başına geldi. Bence geri dönüş yok. Tabular ve yasaklar artık pek bir işe yaramıyor.

Sizinle tartışmak oldukça zevkli. Vakit ayırıp yazdığınız için teşekkür ederim. Şu Çinlilerin duvarlarını aşmaya çalışan grupla ilgili bir şey daha ekleyeyim. Maalesef benim o grup ile doğrudan bir bağım yok. Henüz o işlerin altından kalkacak kadar olgunlaşamadım. Yazdıklarımı tekrar okuyunca,sanki o grubun içinde olupta onlar ile gurur duydugum anlamı çıkıyor gibime geldi. İçlerinde değilim ama hala onlar ile gurur duyuyorum.

Saygılarımla,

Yalçın KOLUKISA
"Bazı şeyler yasal olmayabilir ama bu onların hukuki olmadıklarını anlamına gelmez." demiş olan adam
0
Werdem
Merhaba,

"EVET internet kurtarılmış bölgedir ve sonsuza kadar kurtarılmış kalacaktır. Çinliler isterlerse kıçlarını yırtsın. Bin kere duvar örseler de bin kere yıkılacaktır."

Belki ana konudan biraz uzaklaştıracak ama bu konu üzerinde durulması gereken önemli bir konu diye düşünüyorum. 11 Eylül sonrası kopsepti ve sonrasındaki yasalar-yasaklardan hepimizin haberi vardır. Yanlış hatırlamıyorsam 11 Eylül sonrası M. Serdar Kuzuluoğlu (Radikal) yazılarından birinde okumuştum. Yazıya göre ABD, ülkedeki hosting firmalarına "yasadışı" site yayınlamayı yasaklayan bir anlaşma dayatıyordu. Buna göre belirlenen sitelerin ABD üzerinden yayınlanması yasaklanıyordu. Yine aynı yazıya göre şimdilik kapsamı istenildiğini gibi "full çekmemişti". Ama gelecek açısından kaygı verici bir durum diye nitelendiriyordu yazar. Aynı yazıda "saygın" antivirüs şirketlerine ABD tarafından geliştirilecek warm veya virüslerin antivirüs programlarına takılmamasını sağlayacak düzenekler eklenmesinden bahsediliyor, ve bazı firmaların bu teklifi kabul ettiği belirtiliyordu.

Sanırım yine Radikal Sanal Alem sayfasından okuduğum bir habere göre de İngilizler oluşturdukları (yanlış hatırlamıyorsam 80 uzman polis çalışıyordu) bir ekiple "sakıncalı" siteleri "hackleme" işini yapacaklarmış.

Örnekler çoğaltılabilir... Keza yine başka bir boyuttan FM'de yayınlanan http://fazlamesai.org/fm/modules.php?name=News&file=article&sid=1479
"Sizi rahatsız eden kavramları Google ile değiştirin" yazısı da bu bağlamda düşünülebilir.

Irak savaşı sırasında El-Arabiya ve adını şu anda bir türlü hatırlayamadığım meşhur ara televizyonunun başına gelenler...

Bizdeki RTÜK yasası...

Uzatmadan soruma gelmek istiyorum. İnternetin kurtarılmış bir bölge olduğu, hiçbir zaman da denetim altına alınamayacağı büyük bir iddia değil mi? Belki yukarıdaki örnekler bunu çürütebilecek durumda değil. Ama yönelim olarak böyle şeylerin varoluşu bile internetin geleceği hatta bugünü açısından oldukça riskli değil mi? Hala birileri elindeki yasal-yasal olmayan olanaklarla istediklerini yapabilecek güçteler internette de. O yüzden "internet özgürdür", "kurtarılmış bölgedir" denilirken nasıl bir özgürlükten bahsedildiğini pek anlayamıyorum.

Pornografi konusundaki görüşüme gelince. İstenilirse bu trafiğin rahatlıkla denetim altına alınılabileceğini düşünüyorum nedense. Yani bunlar internet üzerindeki "özgürlük"ten faydalanıp ellerini kollarını sallayarak bu işi yapmıyorlar değil mi? Neyse burdan konu konuyu açacak o yüzden fazla bir şey söylemeyim.
0
yalcink01
Bu cümledeki amaç fiziksel olarak internet değil, internetin getirmiş olduğu soyut özgürlük fikri idi. Elbette bir şekilde interneti kapatabilirsiniz. Ama insanların fişini çekemezsiniz. Özgürlük isteğini frenleyemezsiniz. İnternet olmaz ise bir ABUZERNET kurar yolumuza ordan devam ederler(iz). Kasetmek istediğim buydu. Ve evet aşırı iddialı bir cümle olarak kullanmışım. Bu otoriter kontrol mekanizmalarına vermiş olduğu tepki bazen anlatmak istediğimin önüne geçiyor. Kusura bakmayın.

Ayrıca bu internet polisi bana pek mantıklı bir yaklaşım gibi gelmiyor. Siz uğraşır bir 1-2 saat içinde bir siteyi çökertirsiniz. Site yöneticisi akıllı biri ise yedeklerinden sitenin en son haline yakın bir şeklini aynı adreste veya başka bir adreste tekrar kurar. Bütün ücretsiz web adresi veren yerleri ve paralı satış yapan yerleri kontrol edebilme de fikri bana pek mantıklı gelmiyor. Belki ben yanılıyorum ama site kapatmak adam vurmaya benzemiyor. Bu adam haydut der vurursunuz, sorun bir bağlamda çözülmüş olur ama bu site yasal değil kapatalım deyip siteyi çökertmek sorunu pek çözmüyor.

Aslında bu kurtarılımış bölge lafını biraz felsefi anlamda soyut olarak kullanıyorum. Ben, beni ben yapan ideallerim ve iedolojilerim ve saplantılarım ve inançlarım ve ıvırım zıvırım ile kendim, bu sanal alemde özgür olarak hissedip, o şekilde yaşıyorum. Eğer otorite bu alanı kontrol altına almak isterse-ki eninde sonunda devletler bu alanları kontrol etmek isteyecek- buna sessiz kalmayacak insanlar mutlaka bulunur. tarih boyunca bu böyle oldu ve bence yine böyle olacaktır.

Evet televizyonalrı kapattılar, baskı yaptılar , zorbalık gösterdiler ama bu sistemi çok fazla sürdüremezler ve yaptıkalrı baskı çokda işe yaramadı. Bu gün "ak" dediklarinin "kara" olduğunu yine bu televizyonlardan öğrendik. BBC-Blair olayına bakacak olursak , devlet TVsi devletin başkanını "yalancılık" ile suçluyor. İşte ÖZGÜRLÜK bu. Belki de siz haklısınız. Sanırım bu konu üzerine daha derin ve empatik bir şekilde düşünmek gerekiyor.

Saygılarımla,

Yalçın KOLUKISA
internet ve özgürlük üzerine tefekküre dalmaya giden adam
0
SHiBuMi
Valla dediklerine aynen katılıyorum. Adamın alanı "görsel ideoloji ve kültür", derslerinde pornografiye de değinen birisi, ve bir porno siteye girdiğindeki tepkisi "gözlerinin yuvalarından fırlaması". Onu geçtim MILF'in teması çocuklu anneler bir süslemeden ibaret, adamın yaptığı parayı bastırıp konulu porno film çekmek, gidip de çocuklu kadın aradığı falan yok. Bu amcaya mazallah bir gün sado mazo sitelerden biri 'cookie'sini 'popup' ettirirse - başarısız bir ukalalık denemesi - o güzel gözlerini nerelerden toplayacak, yazık.

Sürekli kısıtlayıcı ve totaliter olarak sistem suçlanır. Halbuki bütün bu kısıtlamalara ve totalitarizme ihtiyacı olan ve talep eden birebir insanın kendisidir. Etrafta bir hayalet gibi insanların özgür olmak istedikleri ancak kendileri dışında birtakım güçler sebebiyle bunu gerçekleştiremedikleri yanılgısı dolanıp durur. Toplumda deliler dışında özgür olmayı seçmiş bireyler bilmiyorum ben. Onların da ödedikleri bedel ortada iken "deli olmadan özgür olmayı" kim ister ki?

Özgürlük seçimlerle elde edilemez. Özgürlük kola içmek/içmemek, pahalı araba istemek/istememek ayrımlarıyla elde edilemez. Özgürlük sizin eylemlerinizden farklı bir "oluş"tur, yaptığınız eylemin ne olduğunu belirlemez, esas etkisi nasıl yaptığınız üzerinde olur.
Görüş belirtmek için giriş yapın...

İlgili Yazılar

Savaş Hazırlıkları ve İnternet

anonim

ABD son hızla asker yığına devam ederken içerideki paranoya da büyüyor. Ülke içinde her türlü önlemi alıyorlar. Bunun son örneği Savunma bakanı Donad Rumsfeld´in .mil uzantılı web siteleri için yayınladığı mesaj.

Mesajın tamamı www.fas.org/sgp/news/2003/01/dodweb.html adresinde. Ama benim özellikle dikkatimi çeken bir kısmı internetin gücünün en büyük ispatlarından biri olarak gördüğüm için buraya almak istiyorum.

Metinde şöyle diyor:
AN AL QAEDA TRAINING MANUAL RECOVERED IN AFGHANISTAN STATES: "USING PUBLIC SOURCES OPENLY AND WITHOUT RESORTING TO ILLEGAL MEANS, IT IS POSSIBLE TO GATHER AT LEAST 80% OF INFORMATION ABOUT THE ENEMY."

Telekomda Serbestleşme Hakkında

anonim

Telekomda Serbestleşme Hakkında İnternet Kurulu Üyeleri ve Bilişim Sivil Toplum Kuruluşları Platformu Ortak Bildirgesi - 1 Ocak 2004

Türkiye Kamuoyuna,

Türkiye İnterneti bu yıl 10 yaşını doldurdu. 1 Ocak 2004'te Türk Telekom'un tekeli kalkmaktadır.

Bizler, İnternet Kurulu Üyeleri ve Sivil Toplum Kuruluşları olarak bu vesile ile kamuoyuna aşağıdaki açıklamayı yapıyoruz:

Aradığınız şey ne kadar popüler?

FZ

Lisp'in ortalama arama miktarı 4.000.000 civarında seyrediyor. C/C++ programming ise 40.000.000'a yaklaşıyor. Perl'e gelince zaman zaman 80.000.000'a çıkmakla birlikte ortalaması 60.000.000'da seyrediyor. Java programlama dilinin aranma popülaritesi ise 200 ile 100 milyon arasında değişiyor son 1-2 haftadır.

Yeni bilgi kaynağınız

sundance

Bir ülke hakkında güncel olarak bazı istatistiki bilgilere ulaşmak mı istiyorsunuz? Alman vatandaşlarının yaş ortalamasını ya da Uganda'daki rejim partisinin eğilimi hakkında bilgiye mi ihtiyacınız var?

Bu ihtiyaçlarınıza kolayca ve güvenilir! cevaplar bulmanız çok kolay. Yine mi Google diyenler yanıldı, bu sefer CIA hem de yıllardır.

Çeviri yerelleştirmenin neresinde?

loker

Guardian gazetesi ya da bianet bağımsız haber ajansını takip edenler, George Monbiot'un Orhan Pamuk davasını içeren yazısını ya da çevirisini okumuşlardır.